Türk futbolunda birçok oyuncu ve antrenör yetiştiren Beşiktaş Futbol Akademisi Gençlik Gelişim Teknik Sorumlusu Mehmet Ekşi, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin genç oyuncu gelişimine verdiği desteğin öneminin altını çizdi. Daha önce TFF'de uzun yıllar antrenör eğitmenliği de yapan Mehmet Ekşi, Double Pass iş birliğiyle yürütülen Akademi Projesi'yle ilgili "Bu kadar değerli bir girişimi ben ilk defa görüyorum. Tabii bunu el birliğiyle daha yukarılara çekmek lazım. Bir insan değerli bir fikir ortaya attığı zaman ona destek vermek lazım" dedi
Röportaj: Volkan Küçük
-Beşiktaş'ın genç futbolcu yetiştirme felsefesinden bahseder misiniz?
Şöyle başlayayım, ben daha önce de bir 10 yıl Beşiktaş Akademi'de bulundum. Daha önce de Serpil Hamdi Tüzün'ün yardımcılığını yaptım. Ayrıca Serpil Hoca ile A Takımda da birlikteydik Beşiktaş'ın. Dolayısıyla buradan Beşiktaş'ın akademiyle ilgili kodlarına ben de dahil oldum. Bir 10 yıl Beşiktaş'ta yine aynı görevde bulundum; Akademi Direktörlüğü. Sonra ara verdim, bir 10 yıl Türkiye Futbol Federasyonu'nda antrenör eğitmenliği yaptım. Akademilerle ilgili akademi sorumluluğu yaptım. Baktım sona yaklaşıyorum, bu tecrübelerimi Beşiktaşlı gençlere vereyim diye tekrar Beşiktaş'a döndüm. Şimdi de burada uzun yıllar edindiğim tecrübelerimi Türk gençlerine vermeye başladım. Bundan sonra da inşallah daha iyi günler göreceğiz akademilerle ilgili.
-Kulüp olarak genç oyuncu gelişimine bakışınız nasıl?
Şimdi tabii biz 40 yıldır futbolun içindeyiz. En üst kademelerde oynadık, en alt kademelerde bulunduk. Ben, Türkiye'nin her liginde teknik direktörlük yaptım. Avrupa'nın birçok kentinde akademilerle ilgili incelemelerde bulundum. Futbol Federasyonu'na girdikten sonra da Futbol Federasyonu'nun, UEFA ile birlikte düzenlemiş olduğu çalışma programlarına katıldım, en az 20 ülkede. Doğrusu gençlerle ilgili büyük tecrübelere, deneyimlere sahibim. Dolayısıyla biz Beşiktaş olarak zaten söylüyoruz; Serpil Hamdi Tüzün hocamızdan itibaren öz kaynak düzeninden geliyoruz. Sonra akademiyi kullanmaya başladık. Dolayısıyla bu felsefeyi, bizim felsefemiz belli zaten, Serpil hocadan gelen felsefemiz var; iyi insan, iyi öğrenci, iyi futbolcu… Biz buna Futbol Federasyonu'nda iyi vatandaşı da kattık. Bu felsefeden, 'Şerefi'nle oyna, Hakkı'nla kazanı' öğreniyoruz biz Türk çocuklarına, buradaki çocuklarımıza. Önce onu öğretiyoruz. Önce insan olmayı öğretiyoruz. Daha sonra olabiliyorsa futbolcu oluyor. Burada tabii futbolcu üretiyoruz ama önce insan üretiyoruz. Daha sonra biz futbolcu üretiyoruz, sonraki kriterlerimiz bunlar. Tabii biz Beşiktaş olarak dünya devleriyle savaşıyoruz. Beşiktaş'a kaliteli, komple futbolcu üretmek zorundayız. Ama çağdaş olanaklara, çağdaş koşullara sahip olmadan artık bugünün futbolunu oyunculara öğretmek çok kolay değil.
"Double Pass çok vazgeçilmez bir şey, bunu mutlaka sürdürmek lazım"
-TFF ve Double Pass iş birliğinde yürütülen Akademi Projesi hakkında neler söylemek istersiniz?
Tabii eskiden bilgiye çok fazla ulaşamıyorduk. Daha önceleri internet falan da yoktu. Şimdi artık herkes bilgiye ulaşabiliyor. Mesela bizim JIRA ile ilgili büyük övgülerimiz oldu. Bilgiye çok az ulaşıyorken daha sonra yavaş yavaş geliştik ama JIRA geldikten sonra Türkiye'deki eğitmenlerin bir kişilik kazandığını gördük. Herkese bir özgüven geldi. JIRA'yı biliyorsunuz 54 ülkenin eğitim aldığı bir proje, program. O tarihlerde kim vardı hatırlamıyorum ama onlara da teşekkür etmek lazım. Dolayısıyla ben JIRA programlarının da eğitmenliğini yaptığım için orada ne kadar değerli olduklarını gördüm. Tabii o büyük futbol içinde, antrenörler için yapılmış bir şeydi. Şimdi o deneyimlerden çıkarak bu Double Pass grubunun gençler için, Türkiye'deki akademiler için ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gördüm. Tabii ben çok tecrübeli bir hocayım, antrenörüm, eğitmenim, bütün dünyayı neredeyse gezdim fakat her bölümün kendine ait çok değerli gelişimleri var. İşte JIRA'nın ayrı bir gelişimi vardı, çok değerliydi. Şimdi ben Double Pass eğitimlerine katıldım, 1 yıldır. Akademi direktörlerine bir eğitim verildi. Bu arada bizim diğer genç hocalarımız da başka bir eğitim aldılar. Yani bu neredeyse vazgeçilmez bir program diye bakıyorum ben. Bu konuda da yetkililere teşekkür etmeliyim; hem Belçika'daki şirket yetkililerine hem de Türkiye Futbol Federasyonu'na. Gerçekten gençler adına teşekkür ediyorum. Çünkü çok değerli bir program. İnşallah ileride ben yönetim kurulumuza da söyleyeceğim; Double Pass ile bir iş birliği yapma adına. Orada neler yapıyorlar? Kendi şahsımla ilgili söylemeyeyim ama Türkiye'de de artık gerçekten çok değerli antrenörler var. Ama şimdi futbol inanılmaz bir hızla değişiyor. Bizim buralardan oralara yetişmemiz mümkün değil. Dünyanın her tarafında futbol dehaları var. Futbolla ilgili gelişmiş ülkeler var. Bizim oraları, dünyayı gezmemiz mümkün değil. Her tarafı kontrol etmemiz mümkün değil. Ama bizim adımıza Double Pass yapıyor, gidiyor dünyadaki bütün gelişimleri alıyor ve geliyor burada bizimle, kendi ülkemizdeki gelişimlerle ilgili hep birlikte tartışıyoruz, ortaya bir ürün çıkarıyoruz. Bu bence çok değerli bir şey. Çok vazgeçilmez bir şey. Bunu mutlaka sürdürmek lazım.
"Bir insan değerli bir fikir ortaya attığı zaman ona destek vermek lazım"
-TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi'nin genç oyuncu gelişimine verdiği önemi nasıl yorumlarsınız?
Otorite çok değerli. Otoritenin olmadığı bir yerde, bir yerlere gitmek mümkün değil. Otoriteyi uygulamak da ayrı bir problem tabii ki. Bu nedenle bir işe başlamış olmak, bir yere adım atmak çok önemli, çok değerli. Bu nedenle akademilerle ilgili bir girişimi, ben bu kadar değerli bir girişimi ilk defa görüyorum. Tabii bunu daha yukarılara çekmek lazım. El birliğiyle. Şöyle bir şey söylemeliyim; bir insan değerli bir fikir ortaya attığı zaman ona destek vermek lazım. Aşağıdan çektiğin zaman hiçbir şey olmaz. Biz maalesef bunu biraz az yapıyoruz. Değerleri yukarı taşımayı daha az yapıyoruz. İnşallah daha iyi yapacağız bundan sonra.
-Futbol Gelişim Projesi hakkında ne düşünüyorsunuz?
Şu anda İstanbul'da yaşıyoruz. İstanbul'un ücra köşelerinden oyuncular geliyor bize. Gelmesi, gitmesi bir yana ama çocuk ne doğru dürüst antrenmanlara katılabiliyor, ne doğru dürüst okula gidebiliyor. Bu gerçekten çok büyük bir problem. Öncelikle böyle bir işe el attıkları için büyüklerimize, Futbol Federasyonuna, Spor Bakanlığımıza gerçekten saygı duyuyorum. Birisi Milli Eğitim, milli değerimiz, diğeri de milli futbolumuz, o da milli değerimiz. Ee bu ikisini birlikte yürütebilmek, tabii büyüklerimiz bunu daha iyi biliyorlar ama biz işin pratik tarafına baktığımız zaman aklıma şöyle bir şey geliyor mesela; Beşiktaş'ta şu anda bizim genç oyuncularımız var. Her yaşta genç oyuncularımız var. Beşiktaş semtinde şuralarda bir yerlerde bir spor okulu yapabiliriz. Spor sınıfları yapabiliriz. Bu bence problem olmamalı.
-Genç milli takımlara bir mesajınız var mı?
Türkiye Futbol Federasyonu ile genç milli takımları çalıştıran antrenörlerin neredeyse hepsinin hocasıyım. Diplomalarını ben verdim. Hepsi de çok değerli kişiler gerçekten. Tebrik ediyorum yöneticileri; çok değerli kişiler seçtiler. Şimdi biz tabii ne diyoruz; Beşiktaş'ta biz sonuçları kaldırdık. Sonuç istemiyoruz. Biz sadece iyi bir profil yetiştirmek istiyoruz. Sonuçları işin içine kattığın zaman her şey karışıyor birbirine. Genç milli takımlarımızda da buna çok dikkat etmeliyiz. Sonuçlardan çok oyuncu yetiştirmeyle ilgili yani işte bir tane oyuncu var, çok yetenekli ama yetersiz… Diğer tarafta daha güçlü, kuvvetli, sonuç için daha iyi oyuncu var. Ama o olmayacak, bu olacak. Belki öyle bir tercihlerde de biraz daha öne çeksek daha iyi olur diye düşünüyorum. Ama şu anda milli takımlarla ilgili hocalarla ilgili çok değerli diyaloglarımız var. Hepsini çok seviyoruz. Hepsi hem kendi dalında bilgi, kültür, yeteneğe sahip çocuklar. Beşiktaş olarak da onlarla çok değerli ilişkilerimiz var.
'EURO 2024'te final oynayacağımızı içimden geçiriyorum'
-A Milli Takımımız'dan EURO 2024'te neler bekliyorsunuz?
Şu son dönemde gördüğüm A Milli Takım'ın final oynayacağını içimden geçiriyorum. Niye olmasın? Zaman zaman bunu başarabiliyoruz. Sürdürülebilir yapamıyoruz. Neden? Akademilerle ilgili sorunlarımızı bir an önce çözersek, bence Türkiye'nin Almanya'dan hiçbir eksiği kalmaz.
-Altyapı konusunda tavsiyeleriniz var mı?
Tesisin olmadığı bir ortamda bugünün futbolcusunu üretmek hiç kolay değil. Futbol artık müthiş bir şekilde ilerliyor. Şimdi işte 10 bin saat falan mottosu vardı, şimdi herhalde 12 bine çıktı. Sahada şu an oynanan oyuna bakıyoruz; ne alan var, ne zaman var. Hepsi şey gibi dönüyor, dolaşıyor, bir şeyler yapıyorlar yani. Bu oyuncuları üretmek kolay değil artık. Bu konuda zaten Türkiye Futbol Federasyonu'nun da yazıları geldi, gördük, çok memnun oldum. Buradan da teşekkür etmek istiyoruz. Ben 50 yıldır şunu gördüm; zorunluluk getirmediğin zaman hiçbir şey yapmıyoruz. Mutlaka kriterler olmalı. Kriterler… Zorunluluk getirilmeli. Tesis olmazsa olmaz diyorum zaten. Milli Eğitim ile ilgili kısmını da biraz önce anlattım. Sağ olsun zaten onlar da başlamışlar, onlara da teşekkür ettik. O nedenle kriterler çok önemli. Alt liglerdeki genç oyuncu oynatma kriterleri çok çok değerli bizim için. Maç kadro zorunluluklarını da ben sayın Başkanla da görüştüm, birçok antrenörle de tartışım, bize Double Pass eğitimi veren Belçikalılar, ben Belçika'dan aldım bu kriteri. Belçikalı ne yapıyor? Son 10 yılda dünyada en gençlerle ilgili en fazla atak yapan ülke Belçika. Bir kriter koymuş; yabancıyı serbest bırakmış, son 2 yıl, 7 tane akademi oyuncusunu 21 kişilik kadroda zorunlu hale getirmiş. Biz Beşiktaş olarak şu anda bunu yapıyoruz. Bizim şu anda 7 oyuncumuz var A takımda. Bu oyuncuların 3'ü olsun, yeter. Diğerleri başka yere gitsin, 3'ü de Beşiktaş'ta oynasın, yeter. Bu çok değerli, ben buna çok inanıyorum.
-Sokak futbolu projenizi anlatabilir misiniz?
Şuraya bir bakın; binlerce çocuk var. Nerede oynuyorlar? Hiçbir yerde… Yok. Bizim şurada üstte o binaların içinde 3'e 3 oynanacak bir alan var. Orayı çevirdik, başına da bir kişi koyduk. Oradaki hanım çocuğunu gönderiyor oraya. Oradan da bakıyor bizim zaten sorumlu kişimiz var. Eğer bu sistemi Türkiye'nin her tarafına yayarsak, ben bunu birkaç belediye başkanı ile de gittim, görüştüm. Futbol; 1'e 1, 2'ye 2, 3'e 3 öğretiliyor bütün dünyada şu anda. Bütün özellikleri 3'e 3, 3 kişiden fazla yok. Bu 3'e 3 oynanan alanlar da Türkiye'de milyonlarca var. 1'e 1, 2'ye 2, 3'e 3 futbolun hem hücumda hem savunmada temel karakteri. Bunu da işte dediğim gibi orada böyle 5'e 5, 5'e 10, 5'e 20 falan binlerce yer var mahalle aralarında. Bunlar Futbol Federasyonu, Spor Bakanlığı, futbolun paydaşlarında, otorite paydaşlarında bir araya geldiği zaman, eğer bunu yaparsak, şimdi binlerce antrenör de boş geziyor. Burada mesela şu anda evlere bir haber sal, bin tane antrenör çıkar. Onlardan bir ikisini de bu işin içine kat. Büyük bir istihdam olur antrenörler için de. Bu benim aklıma çok yatıyor.
'Milyonlarca çocuk sahaya girmeden ipadle, telefonla bitiyor, lütfen çocuklarımızı sahaya alalım'
-Son olarak neler söylemek istersiniz?
Burada yazmışım; güncellemek, itici güç, koşul, zorunluluk, denetleme, pedagojik eğitim, müfredatlar… Artık sürekli çok değişiyor, sürekli bu müfredatlarla ilgili de yeniden yapılanma içerisine girmek lazım. X bir yerde bir eğitmen çocuklara; onu yapma, bunu yapma… O kim acaba? Bunu söylerken yani bu çok problem. Öğrenme çağındaki çocuklarımızı değerli, bu işin gerçekten piri insanlarla buluşturmak lazım. Yoksa orada da büyük bir kayıp oluyor. İşte bu çok değerli ve de verdiğim diğer örnek çok değerli. Burada milyonlarca çocuk var, sahaya girmeden ipadle, telefonla bitiyorlar. Belki oradaki çocuk dünya yıldızı olacak ama biz onu sahaya alamıyoruz henüz. Lütfen çocuklarımızı sahaya alalım.