Manisaspor'dan Galatasaray'a transfer olduktan sonra hem sarı-kırmızılı formanın hem de Milli Takım'ın değişmez sol kanat savunucusu haline geldi. Gücü, sağlam fiziği, soğukkanlılığı ve top kullanma becerisiyle yerinin ideal oyuncusu. Galatasaray'ın geçtiğimiz sezon yaşadığı sendelemeyi Euro 2008'in ardından gelen yorgunluk ve sakatlıklara bağlıyor, bu sezon açık ara ligin en iyi kadrosuna sahip olduklarını söylüyor ve Rijkaard'la çalışmanın bir şans olduğunu düşünüyor. UEFA Avrupa Ligi ön elemelerindeki farklı galibiyetler ise ona göre kupa için "hazırlık" mahiyetini taşıyor.
Röportaj: Türker Tozar / TamSaha
Söyleşimize geçen sezonun bir değerlendirmesini yaparak başlayalım. Şampiyonluk şansınızı yitirdikten sonra Avrupa Ligi hedefiniz için ciddi bir mücadeleye girmeniz gerekti. İki teknik direktörü yaşadınız. Bu durum sizi nasıl etkiledi?
Genelde teknik adam değişiklikleri bir takım için olumlu etki yapar. Daha önce yeterince oynama şansı bulamayan oyunculara kendilerini göstermeleri için bir fırsat doğar. Kadroya bir rekabet havası gelir. Bizim için de böyle oldu. Futbolcular olarak Michael Skibbe ve Bülent Korkmaz'la herhangi bir sıkıntımız olmadı. Skibbe, zaten Almanya'da kalitesini kanıtlamış bir hocaydı ama ülkesi dışındaki ilk deneyimini yaşadı. İstediği başarıyı elde edemedi. Bazen ilk kez yurtdışına çıkan teknik direktörlerde bu sorun yaşanabiliyor. Daha sonra Bülent Hoca geldi. Zaten kendisi bütün Galatasaray camiası tarafından çok sevilen bir isim. Bir dönem onunla çok iyi bir çıkış yakaladık ama sonunu getiremedik. Geçen sezon yaşanan başarısızlığı teknik direktör değişimi ile açıklamak bence yanlış olur. Bence burada daha çok etkili olan, geçen sezon Avrupa Şampiyonası'ndan dönen milli futbolcuların yeterince dinlenme olanağı bulamamış olmasıydı. Ayrıca yaşanan irili-ufaklı sakatlık problemleri de oyuncuların formdan düşmesine neden oldu.
Bir türlü ideal kadro ile maça çıkmak kısmet olmadı sanırım…
Her maç öncesi neredeyse 10'a yakın sakat futbolcumuz oluyordu. Hiçbir zaman tam gücümüzle rakibin karşısına çıkamadık. Tabii bu tür sıkıntıyı sadece biz yaşamadık. Onun da bilincindeyim. Örneğin, Fenerbahçe'de de bu tür sakatlık problemleri yaşandı. Yalnız, onlarınki 5 hafta kadar sürdü. Daha sonra işleri yoluna koydular. Ama bizim sorunumuz onlara göre çok daha ağırdı. Bu sakatlık sorunu sezonun tamamına yayılmış gibiydi.
Bülent Korkmaz'la yakaladığınız havanın sonu neden gelmedi?
Özellikle Hamburg'a kaybettikten sonra kafaca bittik diyebilirim. UEFA Kupası'ndan elenmek ekipteki herkes için büyük bir hayal kırıklığı oldu. Ardından ligde de kötü gitmeye başladık zaten.
Yaşanan onca şanssızlığa rağmen geçen sezon için "Başarılıyız" diyebilir misin?
Tüm sıkıntıları dikkate aldığımızda ligi bitirdiğimiz yerin iyi olduğunu düşünüyorum. Sonuçta Avrupa Ligi'ne kalmayı başardık. Daha kötüsü de olabilirdi. Hatta Güiza'nın son dakikada attığı gol olmasaydı, belki elemelere daha iyi yerden başlayacaktık. Belki de sezona erken başlamak hayırlı olacak. Hep birlikte göreceğiz.
Erken form tutma tehlikesinden çekinmiyor musun?
Erken form tutarsan bir süre sonra düşüşe geçebilirsin. Ancak hocamız, kampın başında milli oyuncuları hazırlık maçlarında oynatmadı ve bizleri özel bir program dâhilinde çalıştırdı. Yaklaşık 1 hafta boyunca takımdan ayrı olarak çalıştık. Bu şekilde biraz da olsa dinlenme fırsatı bulduk.
Rijkaard bizim için bir şans
Rijkaard'ın teknik direktörlüğe getirilmesinin Galatasaray'a çok olumlu bir hava kattığı gözlemleniyor. Sen bu konuda neler düşünüyorsun?
Bülent Hoca'nın ayrılmasına ne kadar üzüldüysem, Rijkaard'ın göreve geleceğini öğrendiğimde de o kadar sevindim. Futbolculuğu döneminde hayranlıkla izlediğimiz, teknik direktörlükte Barcelona gibi çok üst düzey bir takımda deneyim yaşamış bir antrenörle çalışmak hepimiz için şans. Yardımcısı Johan Neeskens de çok iyi bir profesyonel.
Galatasaray'ın bu sezonki kadro yapısı ile geçen sezonu karşılaştırdığın zaman neler söylersin? Yeni ve şöhretli isimlerin de aranıza katılmasıyla, bu sezon hem içeride hem de Avrupa'da sizden beklentiler yükseldi.
Geçen sezon olduğu gibi bu sezon da en iyi oyuncu kadrosunun Galatasaray'da olduğunu düşünüyorum. Leo Franco, Kader Keita ve Elano gibi kendisini kanıtlamış isimler aramıza katıldı. Bu oyuncular kadromuzun kalitesini yükseltti. Şu an her şey iyi gidiyor. Hiçbir problem yok ama konu futbol olunca dengeler değişebiliyor. Örneğin, Lincoln ilk geldiğinde ne kadar güzel oynuyordu ama sonra herkesin bildiği gelişmeler yaşandı. Bazen yabancı futbolcular uyum sağlayamıyor, bir süre sonra kendisini mutsuz hissedebiliyor. İnşallah bu sezon bu tür olumsuzluklar yaşamayız. Bu anlamda, yurtdışından transfer yaparken çok dikkatli olmak gerekiyor.
Rijkaard'ın uygulamak istediği taktiğe adapte olabildiniz mi?
Aslında sistemde çok fazla değişen bir şey yok. 4-3-3, 4-3-1-2, 4-2-4… Bunları maç içerisinde de değiştirebiliyorsunuz. Örneğin geçen sezon Lincoln ileriye dönük orta saha oyuncusu olmasına rağmen ikinci bir forvet gibi oynuyordu. Rijkaard'ın özellikle taktiksel anlayış ve sistem içerisinde bize düşen görevler konusunda farklı istekleri oluyor. İdmanlarda sürekli olarak bunların üzerinde çalışıyoruz. Eğer Rijkaard'ın istediklerini sahaya yansıtabilirsek, başarı gelecektir.
Senin sorumlulukların anlamında bir değişiklik oldu mu? Rijkaard'ın senden özel beklentileri var mı?
Yeni bir teknik direktör geldiği zaman takımdaki oyuncuları tanımak için onlara farklı görevler verebilir, başka mevkilerde oynatabilir ama benim için çok fazla değişen bir şey olmadı.
Belki yeni sistemle birlikte defans oyuncularının ataklara daha fazla katılması gerekecek.
Eğer Galatasaray gibi bir takımda oynuyorsanız, her maçı kazanmayı hedefliyorsunuz demektir. Böyle bir durumda defans oyuncularının da forvete mümkün olduğunca katkı yapması gerekir. Bu durum, benim için de geçerli.
Avrupa maçlarımız hazırlık mahiyetinde
Özellikle Maccabi Netanya ve Levadia Tallinn karşılaşmalarında alınan skorlardan sonra medya tarafından UEFA Avrupa Ligi'nin favorileri arasında gösterilmeye başlandınız. Rakiplerin isimleri çok büyük olmamasına rağmen, bu şekilde lanse edilmeniz doğru mu? Bu durum, erkenden baskı altına girmenize neden olmaz mı?
Bunu baskı unsuru olarak görmek doğru olmaz. Zaten bu maçlar oynanmadan Galatasaray kulübünde kime sorsanız, "Biz bu kupayı kazanmaya adayız" cevabını alırdınız. Öte yandan, Tobol, Maccabi Netanya ve Tallinn maçlarının sonuçlarını çok da fazla abartmamak lâzım. Ne de olsa onlar bizim seviyemizde takımlar değil. Mesela ben, sadece Leverkusen'e karşı 20 dakika bir hazırlık maçı oynadıktan sonra Tobol'la oynanan ikinci maçta ilk on birde sahaya çıktım. Sonuçta, bu tür maçları ileride kuvvetli takımlara karşı oynanacak karşılaşmalar için bir hazırlık mahiyetinde görmek gerekiyor.
Serdar Eylik ve Aydın Yılmaz bu sezonun iyi çıkış yapan genç oyuncuları gibi görünüyor. Sen ne dersin?
Bu arkadaşlarımız hazırlık kampında da bu sezon iyi olacaklarının sinyallerini vermişlerdi. Aydın, Avrupa kupası maçlarında çok güzel performanslar çıkardı. İnşallah bu sezon onlar için güzel geçecek, iyi bir çıkış yapacaklar.
Ligin kalitesi yükseliyor
Turkcell Süper Lig'de mücadele geçen sezon üst düzeydeydi ama göze hoş gelen futbolu görmek mümkün olmuyordu. Bu anlamda yeni sezondan neler bekliyorsun?
Ben bu görüşe katılmıyorum. Geçen sezon izleyiciye seyir zevki veren bir sezon olmuştu. İyi maçlar kadar kötü futbolun oynandığı maçlar da olacak. Bunun yanında Turkcell Süper Lig'in oyuncu kalitesi de her geçen sezonda artıyor. Sadece büyük takımların değil, Anadolu takımlarının da kadrolarına kaliteli oyuncular kattığını görüyoruz.
Rijkaard ile oyuncular arasında, hatta tüm teknik ekip arasında güzel bir iletişim olduğunu görüyoruz, seziyoruz. Bu durum size ekstra bir motivasyon katıyor mu?
Hocayla iyi anlaşırsan ve sana arkadaş gibi yaklaşırsa, yaptığın işten daha fazla zevk alırsın. Ama hocanla iyi anlaşmasan bile bir profesyonel olduğunu unutmadan iyi futbol oynamaya çalışacaksın. Seni oynatmıyorsa bile antrenmanda elinden gelenin en iyisini vereceksin. Rijkaard ve yardımcılarıyla şimdi arkadaş gibiyiz. Skibbe ve Bülent Hoca ile de aynı iletişimi yakalamıştık.
Milli Takım ve Galatasaray'da savunmanın solu için tercih edilen ilk isimsin. İlk tercih olunca kendi pozisyonunu korumak ve yedekte bekleyen arkadaşlarınla rekabet edebilmek için neler yapıyorsun?
Sahada en iyisini verince ve idmanlarda da çalışkan bir izlenim yaratınca takımdaki yerini koruyorsun. Rekabet, bir takımın olmazsa olmazı. Oyuncuyu mutlaka bir rekabet ortamı içerisinde tutmak lâzım. Aksi halde oyuncularda düşüş görülebilir.
Türkiye'de neden yeterince sol savunmacı yetişmiyor? Sen de Almanya'da keşfedilip Türkiye'ye transfer olan ve A Milli Takım'a gelen bir oyuncusun. Bunun sebebi ne olabilir?
Zaten futbolda sol ayaklı futbolcular sağ ayaklılara göre daha az sayıda. Bunlar arasından yetenekli olanları ve bek mevkiinde oynayabilecekleri ayıkladığınızda elinizde çok fazla seçeneğiniz kalmıyor. O yüzden yaşanan gayet normal bir durum.
İsmail Köybaşı yeni nesil sol bekler arasında öne çıkan bir isim. İlk kez Ukrayna karşısında A milli formayı giydi. Onun için görüşlerin neler?
Gaziantepspor'dayken de onu takip ediyordum. Gerçekten çok yetenekli bir futbolcu. Beşiktaş'a transferinin de doğru zamanda gerçekleştiğini düşünüyorum. Sonuçta Avrupa'da futbolcular 16-17 yaşlarında yıldızlaşmaya başlıyor. Bizim kulüplerimizin ve oyuncularımızın da bu gelişmeyi göstermesi gerekiyor. Kendisinin Beşiktaş'ta iyi bir başlangıç yaptığını düşünüyorum. A Milli Takım için de faydalı olacağı inancındayım.
Tedirgin değil dikkatliyiz
Estonya ve Bosna-Hersek ile oynanacak maçlar Dünya Kupası finallerine gitmemiz yolunda büyük önem taşıyor. Bu maçlarla ilgili görüşlerin neler?
Tallinn'de oynanan maçta 7-8 pozisyonumuz vardı ancak gol atamadık. O maçın golsüz bitmesi mucize gibi bir şeydi. Böyle bir olayın tekrar edeceğini düşünmüyorum. Estonya bize rakip olamaz. Bosna-Hersek'ten çekinecek halimiz de yok. Deplasmanda verebileceğimiz en iyi mücadeleyi vereceğiz. Son dört maçımızdan da galibiyetle ayrılıp Bosna'nın puan kaybetmesini bekleyeceğiz. Üzerimizde tedirginlik yok, sadece daha dikkatli olacağız.
Estonya ve Ermenistan maçları İstanbul dışındaki statlarda oynanacak. Anadolu'daki taraftarlarla buluşmak nasıl bir duygu?
Oradaki seyircilerin de Milli Takım sevgisinin ne denli büyük olduğunu biliyoruz. Onlarla bir arada olmak bize de mutluluk veriyor. Kayseri Kadir Has Stadı çok modern ve atmosferi güzel bir tesis. Bu tesisin açılmasından sonra diğer birçok ilde stadyum projelerine başlandı. Bunlar çok güzel gelişmeler. Bir de şunu unutmamak gerekir; iyi statlar yapıldıkça daha fazla seyirci tribünleri dolduracak. Gelen seyircinin de kalitesi artacak. Bizde genellikle takımının maçını kazandığını görmek, tatmin duygusu yaşamak için stada gidiliyor. Oysa Almanya'da maça gitmek, hatta ailece gitmek, bir hafta sonu eğlencesi olarak görülüyor. Bizde de futbol maçlarını bu hale getirmek gerekir.