TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Berkan Kutlu: "Her dakikanın kıymetini bilerek oynuyorum" 2.06.2021
Berkan Kutlu: "Her dakikanın kıymetini bilerek oynuyorum"

İsviçre'de doğup büyüdü, FC Sion'un altyapısında yetişti, U21 takımına kaptanlık yaptı. A takımda iki sezonda 64 dakika oynadıktan sonra geldiği Alanyaspor'da banko oyuncuya dönüşmesini "Her dakikanın değerini çok iyi bilmeye, takıma her dakikada en yüksek verimliliğimi vermeye çalıştım" diye özetliyor. İçinde diyetisyenini de bulunduğu bir ekiple çalışan genç orta saha, kendisine Michael Jordan ve Kobe Bryant'ı örnek aldığını söylüyor.  

Röportaj: TamSaha/ Rasim Artagan
 
İsviçre'nin Monthey şehrinde 25 Ocak 1998'de doğduğunu biliyoruz. Öncelikle aileni tanıyabilir miyiz? İsviçre'ye ne zaman göçmüşler; annen, baban, varsa kardeşlerin ne işle meşguller?

Babam Manisa Celal Bayar Üniversitesi Spor Bilimleri Fakültesi'nden mezun. 1981 yılında antrenörlük yapmak için Monthey'e göç ediyor. Ben de orada doğuyorum. Futboldan çok fazla gelir elde edemeyince ek iş yapmak durumunda kalıyor. Ama futbola ilgisi hep devam ediyor. Futbolu meslek olarak göremediği bir dönem geliyor ve gerekli sertifikaları alarak ilkyardım uzmanı
oluyor ve Monthey'de hastanenin ambulans kısmında çalışmaya başlıyor. Babam ambulansın arkasında uzun yıllar görev yaptı ve hâlâ görevine devam ediyor.
 
Monthey'de futbol öncesinde nasıl bir çocukluk geçirdin? Eğitim hayatın hakkında da bilgi verir misin?

Geriye dönüp baktığım zaman sadece futbol oynadığımı hatırlıyorum. Abilerimle sürekli futbol oynuyorduk. Okul öncesinde, teneffüslerde ve okul sonrasında futbol oynadığımızı çok net hatırlıyorum. Okula gidip geliyor ve sürekli futbol oynuyorduk. Çocukluğum futbola takıntılı olarak geçti. Zorunlu olmadıkça ilk yaptığım aktivite futbol oluyordu.
 
Bildiğim kadarıyla ağabeyin de futbolcu ve Monthey'de forma giyiyor. Hatta birlikte oynadığınızı da biliyorum. Kendisi şu an ne seviyede?

Evet kendisiyle iki yıl İsviçre'deki Monthey şehrinin amatör takımında beraber oynadık. Abimle birlikte oynamak çok güzel bir duyguydu, çok farklıydı.
 
Ailende ağabeyin ve senden başka sporla ilgilenen birileri var mı?

Ben profesyonel seviyeye ulaşan ilk kişiyim. Benden başka profesyonel sporcu olsun isterdim ama yok maalesef.
 
Sendeki futbol yeteneğini ilk kim keşfetti ve bir kulübe girmeni sağladı?

Bu süreç çok doğal bir şekilde gerçekleşti. Oturduğum evin önünde FC Monthey kulübü vardı. Abim hem tenis hem de futbol oynuyordu. Benim ilgi alanımsa sadece futboldu. Akademiye 1 yıl erken girdim. İsviçre'de spor herkese açıktır ve istediğin zaman, istediğin noktada sporunu yapabilirsin. İmkânlar gerçekten çok fazla. Futbol okullarının imkânları ise çok çok daha fazla. Bu futbol okulunda babamın bir antrenör arkadaşı vardı. Beni oynarken izlemiş ve beğenmiş. 5 yaşındayken beni futbol okulundan alıp bu takıma yönlendirdi.
 
İsviçre'de nasıl bir altyapı eğitimi aldın? Orada nasıl bir futbol kültürü var?

Futbol eğitimimi 13 yaşıma kadar Monthey'de aldım, sonra FC Sion'un altyapısına girdim. Orada da beni ve benim gibi seçilmiş 10 oyuncuyu iki yıl boyunca İsviçre Millî Takımı'nın altyapısında yatılı olarak eğittiler. O bölgedeki bütün yetenekli ve millî takım seviyesindeki oyuncuları bir yere toplayıp yatılı olarak eğitim veriyorlardı. 1998 jenerasyonu olarak 10 kişiydik. Pazartesi sabah tesislere giriş yapıyor, cuma akşamı evlerimize geri dönüyorduk. İki yıl bu şekilde geçti. O dönem FC Sion'da oynuyordum. U16, U18 ve U21 takımlarında oynadım. Tam sezon başladı, beni takımda tutmadılar ve FC Monthey'e 5. amatör kümeye gönderdiler.
 
Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın futbolcu olamadı. Ama sen Süper Lig seviyesinde oynuyor ve çok da iyi gidiyorsun. O başaramayan arkadaşlarına oranla neleri farklı yaptın da bu seviyeye gelebildin?

Henüz hiçbir şey başardığımı düşünmüyorum. Niye derseniz; daha ilk sezonum. Başarının yakalanması için 3-4 yıl geçmesi lâzım. Bu başarının tesadüfî olmadığını kanıtlamam lâzım. Şu an yaptığım gerçekten başarı değil. Eğer bu performansımı devam ettirebilirsem başarılı olurum. Daha yolun çok başındayım. Arkadaşlarımın başarılı olmaması, benim profesyonel olmamın sebepleri ise çok fazla… Burada şans faktörü var, ekip faktörü var, aile faktörü var… Çok sayıda faktör var aslında. Bence onların olamaması başarısızlık olarak da görülmemeli. Hayat bu… Belki hayatın başka bir dalında çok başarılı olacaklar. Bence sadece futbolla anılmamak lâzım. İnsan neyle mutlu oluyorsa onu yapmalı. İşin özü aslında kişinin kendi mutluluğu…
 
Sion'da A takım seviyesine çıkıp iki sezonda 64 dakika oynayabiliyorsun. Bunun sebepleri neydi?

Onlara sormak lâzım bence… Ben açıkçası her zaman işimi en iyi şekilde yapmaya çalıştım. Burada da aynı şekilde işimi en iyi şekilde yapmak için uğraşıyorum. Sion'da çok fazla teknik direktör değişikliği yaşandı. Çok fazla faktör vardı. Belki ben de buradaki performansımı orada sergileyemiyordum. Belki de kendimi Alanya'da hissettiğim kadar iyi hissetmiyordum. Ama şunu söyleyebilirim. Sion'da oynadığım 64 dakikada her şeyimi verdim. Onlara da çok teşekkür ediyorum. Çünkü bu yıl Alanya'da bu kadar çok süre alıp iyi oynadıysam, beni Sion'da çok iyi hazırladıkları içindir… U21'de kaptandım ve 50'ye yakın maça çıktım. Demek ki Türkiye'ye iyi hazırlanıp da gelmişim.

Peki, Alanyaspor seni nasıl keşfetti?

Aslında buraya gelişimde keşif durumu çok söz konusu değil. O 64 dakikalık süre içerisinde Basel'e karşı çok iyi bir performans sergilemiştim. Sion o süreçte taleplerimin çoğunu kabul etmişti ve sözleşme uzatmayı istiyordu. Almanya'dan 1-2 takım daha vardı beni isteyen. Ama Alanya'da daha çok şans bulabileceğime inandığım için burayı tercih ettim. Basel maçında üst düzey bir performans gösterdim. Bu aslında bir ekip işi… Benim arkamda çok iyi bir ekibim var. Ekibimle birlikte hareket ediyorum. Önümüzdeki süreç içerisinde doğru adımlarla daha çok şeyleri başarmak istiyorum.
 
Bu sezon ilk kez geldiğin Türkiye'de, genç yaşına rağmen müthiş bir istatistiğe imza attın. Ligde, kupada banko oynayan bir oyuncu olmayı başardın. Bu yüksek performanslı sezonu nasıl değerlendiriyorsun?

Açıkçası Alanyaspor'a gelirken bana kaç dakika süre verilirse verilsin, elimden gelen her şeyi yapmak amacındaydım. Her dakikanın değerini çok iyi bilmeye çalıştım. Sion'da iki yılda 64 dakika oynamıştım. Bu yüzden her dakika benim için çok değerliydi. Takıma her dakikada en yüksek verimliliğimi vermeye çalıştım. Hocalarımız ve sistemimiz de buna yatkındı. Çağdaş Hocam da sağ olsun beni hep oynattı. Bana güvendiği için çok teşekkür ediyorum. Her maç, her hafta o performansı tekrarlamak için çok çalışıyorum ve çalışmaya da devam edeceğim. Bu benim için aslında bir başarı değil. Her hafta üzerine daha fazla koymak için çalışacağım.
 
Parlayan genç oyuncuları silinip gitme tehlikesi her daim bekliyor. Bu tehlikenin ne kadar farkındasın? Kendini korumak için neler yapıyorsun?

Çok çalışıyorum. Ben ve ekibim kendimizi her idmandan sonra sorguluyoruz. Her gün uyandığımda yeni bir gün... Açıkçası ben olaylara gün gün bakıyorum. Düşüşler olabilir. Ben de belki beklentileri karşılayamayabilirim. Kontrol edemediğim çok fazla faktör var. Sakatlanabilirim vb. Futbol o kadar güzel bir şey ki aslında… Yarın hep belirsiz. Hoca değişir. Hoca beni beğenmez… Ben kendi kontrol edebileceğim alanları maximize etmeye çalışıyorum. Çok çalışıyorum, iyi besleniyorum, iyi uyuyorum… Ekibime danışıyorum. Baktığımızda çok oyuncu yalnız… En tehlikelisi yalnızlık aslında… Etrafındaki insanların sana dürüst olmadığı anda o düşüşü yaşarsınız. Kötü oynarsınız, yanınızdakiler, "Aslanım çok iyiydin" derler… Kötü oynarsınız, "Sen değil, yanındakiler kötüydü" derler… Bahane aramaya gerek yok. Her zaman hatayı kendimde arıyorum. Kontrol edebildiğim şeyleri mümkün olduğunca kontrol etmeye çalışıyorum. Mesela ben diyetisyen ile çalışıyorum. Çünkü performansımı yukarı çekebilmek için kendime çok iyi bakmalıyım. O diyetisyenin ölçümleri sonucunda elde edilen değerlere göre belirlenen programı takip ediyorum. Bu destek, ihtiyaç duymam halinde 7/24 devam ediyor. Burada önemli bir nokta var. Bunlar çok büyük bir şeymiş gibi görülmemeli. Bunlar zaten profesyonel bir oyuncu için aslında olması gereken şeyler. Bu bizim işimiz… Çok basit bir örnek verebilirim. Normal bir insan ne yiyorsa, sporcu aynısını zaten yiyemez… Normal araba ile Formula 1 aracının yakıtları aynı olamaz, az da olsa bir değişiklik mevcuttur. Araçlara göre yakıt tipleri değişiklik gösteriyor. Ben de sporcuyum ve beslenme konusunda özel ihtiyaçlarım mevcut. Ben ve ekibim bunu böyle görüyor ve buna göre programlama yapıyoruz.
 
İsviçre'de doğup büyümüş bir gurbetçi Türk olarak, Türkiye'de futbol ve yaşam konularında ne gibi farklar tecrübe ettin?

Bu çok basit… Futbol, Türkiye'de en önemli noktada. Futbol insanları hem çok mutlu ediyor hem çok üzüyor. Futbol hayatın merkezinde gibi. İsviçre'de ise futbol bir eğlence aracı. Bir baba oğlunu maça götürdüğünde oraya eğlenmek, vakit geçirmek için gidiyor. Biz her kazandığımızda mutluluklar çok büyük oluyor. Ama kaybedince bu sefer de üzüntüler aynı şekilde çok büyük oluyor. Biz her zaman duyguların en yüksek seviyesini yaşıyoruz. Tabiî ki bunların avantajı ve dezavantajlarını tartışabiliriz.
 
Çağdaş Atan çok genç bir teknik adam. Kendisiyle nasıl bir ilişkin var?

Çağdaş Hocamızın oyun mantalitesi ile kendi oyun mantalitemi birbirine çok yakın buluyorum. Çağdaş Hoca ile iyi bir iletişimimiz var. Hem benim hem de takımın gelişmesi için sürekli iletişim halindeyiz. Çağdaş Hoca bana ilk günden beri çok yardımcı oldu ve hâlâ daha oluyor. Kendisiyle çalışmaktan dolayı mutluyum.
 
Takımının bu sezonki performansını nasıl değerlendiriyorsun?

Sezona çok iyi başladık. Çağdaş Hoca ve ekibi topa sahip olan, göze hoş gelen ve mücadeleci bir oyun oynatmaya çalışıyor. Sezon çok uzun. Bazı puanlar kaybettik ama evimizde de çok maç kazandık. Unutulmasın ki Alanyaspor bir ilçe takımı. Ancak geçmişten bugüne başardıkları şeyler çoğu kulübe örnek olabilecek tarzda. Alanyaspor olarak elimizden geldiğince üst sıralarda olmak istiyoruz.
 
Bugüne kadar üç kez Ümit Millî Takım forması giydin. Öncelikle ay-yıldız için mücadele etmek nasıl bir duygu?

İsviçre ve Türkiye'nin millî formalarını giydim… Ama ay-yıldızlı formayı giydiğimde yaşadığım duyguların şu an bile tarifi yok. Küçüklük hayalimdi o forma. EURO 2008 gibi büyük bir başarıyı, ülkesinde yaşamış bir çocuğum. Efsane maçları izleme şansım oldu. İsviçre-Türkiye… Çek Cumhuriyeti-Türkiye… Hırvatistan-Türkiye… Almanya-Türkiye… Efsane maçlardı gerçekten… Isınmaya çıktığımda bile o formanın bana verdiği gücü size anlatamam. Buradan Tolunay Kafkas Hocama çok teşekkür ediyorum. Çocukluk hayalimi bana verdi. Bu en büyük hayallerimden birisiydi. U19, U21, A Millî hiç fark etmez… O formayı taşıdığım için gerçekten çok mutluyum.
 
A Millî Takımımızdan teklif gelirse nasıl bir karar verirsin?

Türkiye Milli Takımı'nın formasını giymek benim için büyük bir gurur.
 
Genç bir oyuncu olarak kendine örnek aldığın isim ya da isimler kimler?

Michael Jordan ve Kobe Bryant örnek aldığım sporcular. Çalışma etikleri, başarıları… O kadar değişik ki… Onların yaptıkları çok farklı. Kendime idol olarak gördüğüm isimler… O hırsı, o kazanma arzusunu ben çok az insanda gördüm. Onlarla alâkalı içerikleri mümkün olduğunca izliyorum… Onların hayat hikâyeleri gerçekten benim hayatımı değiştirdi.
 
Yolun henüz daha çok başındasın. Kendine nasıl bir kariyer planı yapıyorsun?

Gidebileceğim en yüksek noktaya kadar gitmek istiyorum. Tabiî ki bazı hayallerim var ama onları kendime saklıyorum. Bu hayallere ulaşmak için çok çalışıyorum. Hayallerimi anlatmaktan ziyade onlara ulaşarak insanlara göstermek bana daha anlamlı geliyor.
 
Dünya futbolunda moda Türk oyuncuları diyebiliriz. Çok genç oyuncularımızın Avrupa kulüplerinin yolunu tuttuğunu görüyoruz. Türkiye'nin Avrupa için yeni bir oyuncu kaynağı olmasını nasıl yorumluyorsun?

Bence normalleşme sürecine geçiyoruz… Bu çok normal bir şey çünkü çok yetenekli gençlere sahip bir ülkeyiz. Bunu büyütmeyelim. Daha fazla gidelim yurt dışına ve Türk futbolunu hep birlikte daha da yukarıya çekelim…
 
Türk oyuncuyla Avrupalı oyuncunun arasındaki farklar neler?

Türk oyuncusu tekmeye kafa atar, yürekten oynar. Bu soruya hep bu cevap verilir. Ben mesela kendi açımdan bunun bir karışımı olmak istiyorum. Hem duygularımla hem zekâmla oynamak istiyorum. Artık buna evrilmeliyiz. Gönülle oynamak aslında çok güzeldir. Gönülle yaptığın bir şeyi her zaman çok iyi yaparsın. Sana mutluluk veren şeyi daha güzel yaparsın. Bu hem bir avantaj hem de dezavantaj. Avrupalı oyuncu zor bir anda pes edebilir. Ama bizde o yok. Gönülle oynayınca her zaman inanırsın. Bunun avantajı ve dezavantajı her zaman var. Gönülle oynadığın zaman bazen o kadar iyi yapmak istersin ki, kendini durduramazsın, kırmızı kart görür ve atılırsın… Her şeyin fazlası zarar, karışımı ise mükemmel…  Bu arada şu da unutulmasın. Mesela Burak Yılmaz şu an çok skorer ve takımını şampiyonluğa taşıyor. Mutlaka ki şu an gönülden oynuyor ancak Burak Yılmaz'ın harcadığı emek unutulmamalı. Sisteme adapte oluyor. Bu performansı sadece duyguyla anlatamazsınız. Başarısını gönülden oynuyor diye adlandırırsak ortadaki başarıya büyük bir haksızlık etmiş oluruz.
 
Şimdi önümüzde 2020 Avrupa Şampiyonası var. İtalya ile 11 Haziran'da turnuvanın açılış maçını oynayacağız. Galler ve senin yetiştiğin İsviçre ile aynı gruptayız… Sence Millî Takımımız bu turnuvada neler yapar?

İnşallah çok güzel işler yaparız. Buna yürekten inanıyorum. Rakipler çok zorlu. İsviçre her turnuvaya katılıyor. İtalya zaten çok iyi… Galler geçen turnuvada oyuncularıyla ön plana çıkmış bir takım. Bence kolay olmayacak ama Türkiye Millî Takımı kimseden korkmaz…
 
A Millî Takımımızın İsviçre ile oynayacağı gün acaba hangi duygular içerisinde olursun?

Ben onu birkaç kez yaşadım. Annem-babam Türk. İsviçre'de doğup büyüsem de annem ve babama çok teşekkür ederim; beni ülkesini seven bir Türk olarak yetiştirdiler. Duygusal anlamda hep ülkemi destekleyeceğim. Ama mantıken baktığımda hep iyi olanın kazanmasını isteyeceğim çünkü iyi oyunu beslediğimiz sürece ülke futbolunu da pozitif anlamda beslemiş olacağız.
 
Alanya'da nasıl bir hayatın var? Boş zamanlarında neler yaparsın?

Çok basit bir hayatım var. İşe gidiyorum, geliyorum. Ekstra yapacaklarımı yapıyorum. Eve geldiğimde kitap okuyorum. Kişisel gelişimime katkı sağlayan belgeselleri izlemeyi seviyorum. Kendimi geliştirmek için çalışıyorum. Çok hareketli olmayan, sade ve düzenli bir hayatım var. Pandemi dolayısıyla sıkışık olan takvimden dolayı yeni yerleri keşfetmeye ve diğer farklı aktivitelerime maalesef ki zaman bulamıyorum. Ama ümit ediyorum ki gelecek süreçte her şey normale dönünce hayatlarımız da normale dönecek.
 
Hobilerin ve fobilerini öğrenebilir miyiz?

Kapalı kalmayı sevmem. Sanırım bende klostrofobi var. Bunun dışında bir fobim yok açıkçası… Hobi olarak ise modayı söyleyebilirim… Modayı seviyorum. Jordan markasını çok seviyorum. Kendi çapımda küçük bir ayakkabı koleksiyonum var. Bir de yatırımla ilgilenmek hoşuma gidiyor. Piyasaları yakından takip ediyorum. İsviçre'de ekonomi ve matematik üzerine bir lise bitirdim. Grafikleri takip etmeyi çok severim. Yatırım yapmam ama piyasaları takip ederim. Abim bankacı… Kendisiyle bu konuları konuşurken çok keyif alıyorum. Şu an malum Coin piyasası çok hareketli. Konuşacak konu çok… Ekonomiye çok ilgim var diyebilirim. Çok yeni şeylere bakmak gerekiyor. Dünya değişiyor. Evet, mevcut emtialar hiçbir zaman değer kaybetmez ama bu yeni sistem önümüzdeki dönemde yeni hayatımız olacak… Birkaç etap kaldı. O etaplar da uyum sağladığı anda dijital para ortamı çok gelişecek bence… Bunlar tabiî ki asla bir yatırım tavsiyesi değildir (gülüyor).
 
Bizim unuttuğumuz, senin eklemek istediğin bir şey var mıdır?

Kendim ve ekibim adına, bize zaman ayırdığınız için çok teşekkür ediyorum. Çok keyif aldığım, güzel bir röportaj oldu. Son sözüm ise şu olur, dünyanın ve ülkemizin içinde bulunduğu bu zor durumdan bir an evvel çıkmasını arzuluyorum. Bizleri bu durumdan çıkartacak olan başta tüm sağlık çalışanları olmak üzere görevli herkese şükranlarımı sunuyorum. Bugün sağlıkla bu röportajı yapabiliyorsak onların fedakârlıkları sayesinde. Lütfen elimizden geldiği kadar onlara yardımcı olalım. Sağlıkla kalın, hoşça kalın.

Orjinal boyutları için tıklayınız
Orjinal boyutları için tıklayınız