TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Milli Takım kulüplere örnek olsun 2.07.2008
Milli Takım kulüplere örnek olsun

Euro 2008 öncesinde "Spor Hekimliği ve Performans Departmanı" adı altında oluşturulan birim, Dr. Bülent Bayraktar ve Dr. Cengiz Dinç'in yönetiminde fizyoterapistler, masörler ve ABD'li bir kondisyonerden oluştu. Birimin işlevi koruyucu hekimlik, performans, teşhis ve tedavi olmak üzere üç ana başlık altında toplanıyor. Bayraktar ve Dinç, ilk kez oluşturulan bu yapılanmanın kulüp takımlarımıza da örnek olmasını istiyor.

Röportaj: Türker Tozar

A Milli Futbol Takımımızdaki sağlık ekibi yapılanmasını bizlere anlatır mısınız?

Bülent Bayraktar: Sağlık ekibimiz "Spor Hekimliği ve Performans Departmanı" adı altında çalışmalarını sürdürüyor. Ekibimizde iki doktor, iki fizyoterapist, üç masör ve Amerikalı bir kondisyoner bulunuyor. Departmanımızın faaliyetlerini üç ana başlık altında toplamak mümkün. Bunlar, koruyucu hekimlik, performans, teşhis ve tedavi. Sporcuların sağlık standartlarının korunması, sağlık altyapılarının tespit edilmesi, toparlanma ve yenilenmeyle ilgili her türlü uygulamalar ile ayak bakımı ve masaj gibi faaliyetler koruyucu hekimliğin alanına girer. Performans konusuna gelirsek; departman olarak bir takım laboratuar ve saha testleriyle futbolcularımızın genel performans değerlerini bulmaya çalışırız. Bunlar, atletik performansın her bir alt birimi için ayrı ayrı yapılan testlerdir. Bu testlerden elde edilen sonuçlarla yarışacağımız rakiplere göre durumumuzun ne olduğunu, ön hazırlık döneminde hangi konulara yoğunlaşmamız gerektiğini ve nasıl bir çalışma yapacağımızı tespit ederiz. Sahada yapılan testlerle laboratuar testlerini birbirleriyle ilişkilendirerek futbolcuların potansiyellerinin ne kadarını sahaya yansıtabildiklerini görürüz. Bundan sonra teknik heyetle toplantılar yapıp ortak bir çalışma zemini hazırlamaya çalışırız. Yapılacak çalışmaların bir kısmı kondisyoner tarafından üstlenilirken, diğer kısımlar teknik heyet tarafından koordine edilir. Teşhis ve tedavi ise sakatlıkların etkisinin minimize edilmesi ve ortadan kaldırılması üzerine yoğunlaşan kısım oluyor. Sportif sakatlıkların büyük bir kısmı darbeye bağlıdır. Diğer kısmı ise vücudun yüklenmeye karşı yeterli direnç gösterememesinden kaynaklanır. Bir sakatlık meydana geldiğinde hangi bölgede ve ne kadar ciddi olduğunu, hangi metotlarla iyileştirilmesi gerektiğini tartışırız ve teşhisi yaptıktan sonra tedavi planlamasına geliriz. Bu aşamada doktorlar ve fizyoterapistler birlikte toplanır. Teknik heyetin oyuncunun futbola dönüşüyle ilgili bir takvim talebi olur. Teknik heyete bu konuda bilgi veririz. Bu da teknik heyete planlama yapma olanağı sağlar.

Avrupa Şampiyonası öncesi ne tür ön çalışmalar yapmanız gerekti? Sağlık alanında çeşitli farklı uygulamalar oldu mu?

Cengiz Dinç: UEFA, geçtiğimiz Nisan ayında tüm finalist takımların doktorlarıyla tıbbi meselelerin nasıl yürütüleceğiyle ilgili bir bilgilendirme toplantısı yaptı. Biz de bu toplantıya katıldık. Burada UEFA'nın çeşitli istekleri oldu. Yaklaşık 40 kişiden oluşan bir oyuncu havuzu oluşturup, bu havuzdaki oyunculara ilişkin tıbbi bilgileri doldurmamız istendi. O dönemde futbolcular henüz kulüplerinde olduğundan, kulüp doktorlarıyla temasa geçip 2007 ve 2008 yıllarına ait sağlık taramaları bilgilerini talep ettik. Bunlar, detaylı kan biyokimyası, kalp elektrosu, ekosu ve çeşitli performans değerlerini içeriyordu. Elde edilen tüm veriler Mili Takım heyeti tarafından incelendi. Milli Takım'ın Mayıs ayındaki Antalya kampı tatil gibi algılansa da sağlık ekibimiz orada hummalı bir çalışma yaptı. Özel bir hastane ile anlaşarak bütün eksik oyuncu dosyalarını tamamladık. İlginç bir anekdot aktarayım; Zürih'te yapılan bir UEFA toplantısında İsviçre'deki kızamık salgınından bahsedildi. Bunun üzerine üniversitelerden enfeksiyon uzmanlarıyla görüştük. Bütün oyuncuları hatta Milli Takım'ın bütün delegasyonunu kızamık taramasından geçirdik. Sonuçta kızamık mikrobuna karşı korunmasız 5 kişi olduğunu tespit ettik ve bunlardan üç tanesi de futbolcuydu. Aşı yaparak gerekli önlemi aldık. Euro 2008'le birlikte ilk defa müsabaka dışı doping numunesi alma uygulaması başladı. Daha turnuva başlamadan kampımızı ziyaret eden UEFA doping yetkilileri kura ile belirlenen 10 kişiden kan ve idrar numunesi aldı. Şampiyona başladıktan sonra her maç ikişer oyuncu ile uygulama devam etti. Bunlar dışında UEFA yaptığı çalışma gereği, İsviçre'ye geldiğimiz dönemden itibaren hem idmanlarda hem de maçlarda oyuncuların geçirdiği sakatlıkların UEFA'nın sağlık birimlerine iletilmesini şart koştu. Ağustos sonunda tamamlanacak bu çalışma Milli Takım doktorlarına bildirilecek. Bizi en çok yoran kısım ise yine UEFA'nın her antrenmanın toplam süresi ile rejenerayon, kuvvet ve dayanıklılık çalışmalarına ayrılan süreleri istemesiydi. Bunlar tarafımızdan sürekli olarak yapıldı.

Milli Takım'da özellikle şampiyona sırasında yaşanan sakatlıklar, sürekli olarak tam kadro ile sahaya çıkmamıza engel oldu. Sizce bunlar sadece şanssızlık mı yoksa sakatlıkların ardında başka nedenler de yatıyor mu?

B. B: Teknik heyet sakatlıklar sebebiyle bir türlü tam kadro çalışma fırsatı bulamadı. Şampiyona öncesi kamp zamanı yaklaştığında sakatlıkları olan Hamit, Gökhan Gönül, Gökhan Zan, Servet ve Volkan gibi futbolcuların yine de kadroya dâhil edilmesi uygun görüldü. Sağlık ekibi Antalya'daki kamptan itibaren bu oyuncularla ilgili yoğun çalışmalar yaptı ve tam performansla turnuvada mücadele edemeyeceği için kadrodan çıkartılan Gökhan Gönül dışındaki bütün oyuncuları turnuvaya yetiştirdi. Bunun dışında, Turkcell Süper Lig'de oynayan futbolcularımız çok zorlu ve yıpratıcı bir lig maratonundan çıkıp ligin bittiği gün kampa geldiler. Galatasaray ve Fenerbahçe'den gelen oyuncular bu takımların ligin son haftasına kadar şampiyonluk mücadelesi içinde olması nedeniyle daha da yorgundular. Avrupa'da oynayan futbolculardan ligi geç bitenler için de dezavantajlı bir durum vardı. Almanya'da oynanan üç hazırlık maçı da çok yüksek tempodaydı ve tam bir şampiyona provası oldu. Bu maçlarda da sakatlananlar oldu. Şampiyonada oynanan her maçta Türk Milli Takımı sınırları zorlayacak bir atletik performans ortaya koydu. Bu sebepten dolayı kimi oyuncu darbeye bağlı kalmaksızın, kimi de darbeye bağlı sakatlıklar yaşadı. Herhalde turnuvada üç tane oyuncusunun kafası, kaşı yarılan ve dikiş atılmak zorunda kalınan başka bir takım yoktu. Fizyoterapistlerimiz sakatları yetiştirmek için gece gündüz demeden çalıştılar. Masörler ise sağlıklı olanları maça en hazır şekilde çıkartmak için uğraştılar.

Şampiyona süresince sizi en çok zorlayan ne oldu?

C. D: Nihat'ın sakatlığını kendisine anlatmakta zorlandık. Oyuncuda o bölgede az görülen ciddi bir tendon kopuğu vardı. Sakatlığını ve belki de bir ameliyatın söz konusu olabileceğini onu en az incitecek kelimeleri seçerek söylemeye çalıştık. Bizi zorlayan diğer etken ise Servet'in durumuydu. Dört günde bir maç oynanıyordu ve bir müsabakanın yorgunluğundan kurtulmak zaten iki gün sürüyordu. Servet'in oynayıp oynayamayacağı her maç öncesinde tartışılması gereken en önemli konulardan bir tanesi oldu. Hatta son maçta sakat ve cezalı oyuncuların çokluğu Servet'in oynamasının önemini bir kat daha arttırdı. Fatih Hoca onu oynatmak istedi, Servet de oynamak istedi ama biz futbolcuyu korumak adına oynamasının sakıncalarını ve risklerini anlatarak en doğru kararın verilmesini sağladık.

Bir futbolcunun oynayıp oynayamayacağı kararı kim tarafından veriliyor?

B. B: Hekimler bir futbolcunun oynayıp oynamama kararını vermez. Sadece oyuncu ve teknik heyetle durumu açık seçik paylaşır ve oynaması halinde riskleri anlatırız. Sakatlığın performansı nasıl etkileyebileceğini gösteririz. Biz ihtimalleri ortaya koyar ve performans öngörülerini yaparız. Sonuçta alınan karar ortak bir karar olur. Bu konuda bizim teknik heyetimiz de çok anlayışlıydı. Kendilerine bir kez daha teşekkür ederiz.

Son sözlerinizi alalım…

C. D: Türkiye'de çok yakın bir zaman öncesine kadar sağlık ekibi denildiğinde akla bir tek masör gelirdi. Bütün çalışmaları onun yapması beklenirdi. Ama meydana gelen anlayış değişiklikleri sayesinde artık çok daha profesyonel çalışma koşullarına sahibiz. Artık bir futbol takımında en az iki doktor ve iki masör, üç fizyoterapist, bir beslenme uzmanı ve spor psikoloğu ya da mentor gerekli. "Spor Hekimliği ve Performans Departmanı" bu ad altında ilk defa oluşturuluyor. Bu yapılanmanın kulüplerimize de örnek olmasını diliyorum.