TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
İsa Bağcı: Gol makinesi 1.03.2010
İsa Bağcı: Gol makinesi

İsveç'te doğdu, futbol gelişimini İskoçya'nın marka takımlarından Glasgow Rangers'ta tamamladı, bu sezonun başında Bursaspor'a transfer oldu. Sezon başı hazırlıklarına katılamadığı ve sakatlığı bulunduğu için A2 takımında oynuyor. Önce İsveç Genç Milli Takımı'nda forma giyse de ilk teklifte Türkiye'yi tercih etti. Ay-yıldızlı formayla katıldığı ilk turnuvada gol kralı oldu. Genç Milli Takımlarda 15 maçta 11 gol gibi yüksek bir oranla oynuyor. Bu başarısını hızına ve plase vuruşlardaki ustalığına borçlu olduğunu düşünüyor.

Röportaj: Barış Tarık Mutlu

Kendini ve aileni bize biraz anlatır mısın?

İsveç'in Göteborg şehrinde 1990 yılında doğdum. Ailem yine orada yaşıyor. Dedem yıllar önce Konya'dan göç etmiş İsveç'e. Babamın orada bir kebap restoranı var, annem ise ev hanımı. Bir ağabeyim var, çalışıyor. Kız kardeşim ise lise öğrencisi.

Ailende futbolla ilgilenen var mıydı? Futbol yaşantın nasıl başladı?

Babam amatör olarak futbol oynamış. Onun dışında profesyonel anlamda futbolla uğraşan kimse yok. Ben de futbola 6 yaşında amatör bir kulüpte başladım. Küçükken mahalle arasında oynardık arkadaşlarla. Benden 1 yaş büyük kuzenim Engin bir gün beni Farjenas adlı amatör bir kulübe götürdü. Birlikte takıma yazıldık ve ailemin bundan haberi yoktu. Ama duyunca da karşı çıkmadılar, her zaman destek oldular.

Hangi takımlarda oynadın?

Farjenas'da uzun süre oynadıktan sonra 10-11 yaşlarında 1. Lig takımlarından BK Hacken'e transfer oldum. 5-6 yıl kadar da orada oynadım ve Glasgow Rangers'a transfer oldum.

İsveç futbolu hakkında neler düşünüyorsun? Genç futbolcuların gelişimi için uygun bir ülke mi?

İsveç futbola, dolayısıyla altyapıya çok değer verilen bir ülke değil. Ekonomik anlamda gelişmiş bir ülke olmasına rağmen, tesis ve imkânlar açısından kısıtlı bir yer. Orada iklime bağlı olarak daha çok kış sporları gelişmiş ve kaynakları oraya aktarıyorlar.

Senin futboluna katkıları neler oldu?

Beni orada çok severlerdi. İnsanlarla ilişkilerim gayet iyiydi, ilgi ve destek görüyordum. Kendi yaşıtlarıma oranla oldukça iyi futbol oynuyordum ve hep üst yaş gruplarıyla oynama fırsatı yakaladım. Futbol anlamında çok şey kazandım. BK Hacken'de oynarken uluslararası turnuvalara katılırdık. Meksika'da bir turnuvaya katılmıştık. Orada Meksika futbolunun ne kadar gelişmiş olduğunu, İsveç'ten ne kadar önde olduklarını gördüm. Önemli bir deneyim olmuştu benim için.

Elde ettiğiniz önemli başarılar var mı?

Göteborg'da düzenlenen ve dünyanın en büyük katılımlı gençler futbol turnuvası olan Gothia Cup'ta ikinci olduk. Ben de turnuvanın oyuncusu seçildim. Her yıl Temmuz ayında 127 farklı ülkeden yüzlerce takım ve binlerce futbolcunun mücadele ettiği Gothia Cup, gerçekten çok etkileyici bir turnuva.

Yabancı kökenli olduğun için zorluk çektin mi?

Yabancı futbolcu olarak ilk başta güven konusunda sıkıntı oluyor. Milli takımlara seçim konusunda yabancılar zorluk yaşıyor. Ama benim açımdan bir sıkıntı olmadı. Orada dünyanın dört bir yanından arkadaşlarım vardı. Afrika'dan, Balkanlardan, Orta Asya'dan arkadaşlar. Almanya veya Avusturya'da olduğu kadar fazla Türk yoktu.

İsveç'te hangi genç takımda oynadın?

2007 yazında 60 oyuncunun yer aldığı bir milli kampa katıldım. Oradan U17 Milli Takımı'na benimle birlikte 20 oyuncu seçtiler. Dörtlü turnuvada İsveç ile birlikte Türkiye, Slovakya ve Norveç vardı. Bu turnuva oldukça başarılı geçti.

Glasgow Rangers'a transferin nasıl gerçekleşti?

Bahsettiğim dörtlü milli takım maçlarında Rangers oyuncu gözlemcileri beni izlemiş. Denemeler için davet ettiler. Ancak takımım Hacken, maddi nedenlerden beni gönderemedi. Sonra Rangers'ten gelen iki ayrı antrenör iki ayrı maçta beni izledi. O maçlarda da beğendiler ve bir hafta içinde transfer oldum.

Genç yaşta ailenden ayrılıp farklı bir ülkeye yerleşmek zor olmalı.

İlk zamanlar çok zor geldi gerçekten. Anne babadan uzak kalmak, aile sıcaklığından, kardeşlerimden ayrılmak. Çok zor dönemler geçirdim. Bu sıkıntıları kendimi futbola vererek aşmaya çalıştım. Hayalim büyük takımda oynayıp, iyi futbolcu olmaktı. Rangers da oldukça önemli bir takım ve bu fırsatı iyi kullanmam gerektiğini düşünerek zorlukları göze aldım. Babam götürmüştü beni transfer olduğumda Glasgow'a. Onun beni bırakıp geri döndüğü zaman yaşadığım duyguları hiç unutamam.

Glasgow Rangers'ta neler yaşadın?

Oranın daha farklı, daha gelişmiş bir mantalitesi var. Daha yoğun tempoda geçen, teknikten çok güce dayalı bir futbol oynuyorlar. Kuvvet ve teknik bir araya gelince kendi futbolumu daha da geliştirme şansı buldum. Bana çok şey kattı. Fiziksel olarak kendimi geliştirirken oranın futbolunu öğrenerek yeni bir anlayış kazanmış oldum. İskoçya'da farklı bir kültür ve çok sıcakkanlı insanlarla karşılaştım. Yabancı olarak gittiğimden endişe duyuyordum ilk başta. Ama onları tanıyınca "İyi ki gitmişim" dedim. Uyum sürecim çok hızlı oldu.

İlk milli turnuvada gol kralı oldum

Türkiye Genç Milli Takımı'na çağırılman da bu süreçte oldu. Hangi takımlarda yer aldın ve kaç golün var?

Glasgow Rangers rezerv takımında 19 yaş kategorisinde oynuyordum. O sırada Abdullah Ercan yönetimindeki Türkiye U18 Milli Takımı'na Rusya'daki Valentin Granatkin Turnuvası kadrosuna çağırdılar. O turnuva benim için çok başarılı geçti ve gol kralı oldum. 11 maçta U18 kadrosunda, 4 defa da U19 Milli Takım kadrosunda yer aldım. 15 maçta 11 golüm var.

Genç Milli takımlardaki ortam nasıldı?

Hocalarım beni İsveç'le katıldığım dörtlü turnuvada görmüşlerdi. Rangers'a geçince de kadroya çağırdılar. Çok güzel geçti Milli Takım günlerim. Yetenekli oyunculardan kurulu bir takımımız, güzel arkadaşlıklar var ve her kamp döneminde yeni arkadaşlar kazanıyorum.

Yine İsveç Milli Takımı'ndan teklif gelir ve tercih yapmak durumunda kalırsan ne olur?

Çifte vatandaşlığım var. Hem İsveç hem de Türkiye vatandaşıyım. Ama tercihim her zaman Türkiye'den yana. İsveç'ten bir teklif gelse de nazik bir şekilde geri çevirir ve "Ben Türkiye'yi seçtim" derim.

A Milli Takım'da oynayabilecek yetenekte görüyor musun kendini?

Teknik alamda kendimi hazır hissediyorum buna. Ama profesyonel anlamda A takımda oynamadığım için şu an hazır olup olmadığıma Milli Takım hocaları zamanla karar verecek.

İskoçya'da Glasgow Rangers ile Celtic arasında yaşanan rekabet hakkında ne söylemek istersin? Genç takımlar arasında da rekabet aynı şiddetiyle sürüyor mu?

Rangers ile Celtic arasında rekabetin temelinde mezhepsel bir çatışma var. Rangers Protestanların, Celtic ise Katoliklerin takımı. İkisinin maçı öncesi ortam çok sert oluyor. Her maçta kan dökülüyor. Galatasaray ve Fenerbahçe rekabeti ise daha çok futbol temelli. Arada biraz fark var. Orada rezerv takım maçları da aynı şekilde çekişmeli ve zorlu oluyor. O gerilimi yaşıyorsunuz. O sezon tüm maçları kaybetsen de Celtic maçını kazanmak başarılı sayılman için yeterli oluyor.

Bursaspor'a transferin nasıl oldu?

Türkiye'ye gelmek istiyordum. Bursaspor da benim hakkımda Milli Takım'daki hocalarımdan referans almış ve izlemiş. Bursaspor'un geçen sezon oynadığı futbol ilgimi çekiyordu. Gelişen, her geçen gün kadrosunu güçlendiren Bursaspor büyük bir camia ve ben de yaptıkları transfer teklifini kabul ettim. Bir hafta içinde de transferim gerçekleşti.

Rangers bana verdiği sözü tutmadı

Neden Avrupa'da kalmak istemedin?

Genç yaşta ailemden ayrıldım ve bu anlamda büyük zorluklar yaşadım. Rangers'ta ilk sezonum oldukça başarılıydı. Rezerv takımda 19 maçta 17 gol atıp gol kralı oldum. Fakat ikinci sezonumda futbol anlamında düşüş yaşadım. Sözler verilmişti, A takıma alınacaktım. Ama tutulmayan sözler nedeniyle moral bozukluğu yaşıyordum ve bu da futboluma olumsuz etki ediyordu. Futboldan soğumaya başlamıştım. Bu bakımdan Türkiye'de oynamanın benim için iyi olacağını düşünüyordum ve önüme Bursaspor fırsatı çıkınca değerlendirdim.

Başka takımlardan teklif gelmedi mi? Bir de İtalya'da Inter ve İspanya'da Real Valladolid ile antrenmanlara çıkmışsın.

İsveç'te oynarken 16 yaşında Real Valladolid ile görüşmelerim oldu. Orada iki hafta denemeye alındım, transfer olacaktım. Fakat ailem yaşım küçük olduğu için sıcak bakmadı. Inter'le de birkaç antrenmana katıldım. Ama transfer amaçlı değildi. Orayı tanımak istiyordum.

Bursaspor'u nasıl buldun? Takım arkadaşlarına alıştın mı?

Bursaspor'daki ağabeylerim ve kardeşlerim çok iyi, sıcakkanlı insanlar. Aile ortamı gibi bir atmosfer var. Serdar ağabey, Sercan ve Eren Albayrak ile Milli Takımlarda tanışmıştım zaten.

Ertuğrul Sağlam ile ilişkileriniz nasıl?

Bursa'ya gitmeden önce Ertuğrul Hoca hakkında çok iyi şeyler duymuştum. Geldiğimde de duyduklarımın gerçek olduğunu gördüm. Teknik kadro da futbolcular da çok iyi.

Bursaspor'un A2'deki durumunu nasıl değerlendiriyorsun?

A2 Ligi'nde sakatlığım nedeniyle çok oynayamadım. Aşil tendonumda bir sakatlık oldu. Ama oynadığım 5 maçta 3 gol buldum. Şu an Bursaspor olarak A2'de orta sıralardayız. İyi oynamamıza rağmen çok puan kaybettik. Daha iyi bir yerde olabilirdik.

Bursaspor'da seni A takımda ne zaman izleyebiliriz?

Benim hedefim her zaman kendimi hazır tutmak. Hocamız ne zaman görev verirse en iyi şekilde hazır olmam gerekir. Kadromuz da geniş. Biraz daha sabırlı olmam gerekiyor. Kamp döneminde takıma katılamadığım için uyum sürecimin biraz daha süreceğini biliyordum. Kendimi yanlış bir hedefe şartlandırmak istemiyorum.

Futbola forvet olarak mı başladın?

Futbola kaleci olarak başladım Farjenas'da. Kuzenim de kaleciydi. Bir maç o duruyordu kalede, diğer hafta ben geçiyordum. Ama kaleden çıkıp, rakip oyuncuları çalımlayarak gol atmaya çalışıyordum. Hacken'de ise orta sahada başladım. Çok gol atıyordum ve süratliydim. O nedenle antrenörüm forvete yerleştirdi beni.

Nasıl bir futbolcusun forvet olarak?

Ara toplara koşu yapmayı seven bir oyuncuyum. Hızlıyım. Çalım atmayı, asist yapmayı severim. Gol vuruşlarım iyidir. En çok da gol atmayı severim. Ayak içi ile topa vururum genelde. Hedeflediğim köşeye vurmaya çalışırım.

Eksik yanların neler? Eksik gördüğün yönlerini tamamlamaya, kendini geliştirmeye çalışıyor musun?

Hava hâkimiyetim ilk dönemlerimde çok iyi değildi. Şimdi geliştirdiğimi düşünüyorum. Yine eskiden topu saklama konusunda çok iyi değildim. O konuda da kendimi geliştirdim.

 Fenerbahçeli Okocha küçükken idolümdü. Yabancılardan forvet olarak ise Fernando Torres'i çok beğenirim. Ama asıl favori oyuncum Real Madrid'den Kaka.

Hedeflerin neler?

En büyük hedefim kendimi geliştirmek. Forvet olarak oyunuma ne kadar özellik kazandırırsam ileride o kadar faydasını görürüm diye düşünüyorum. Şu an yurt dışında oynamak gibi hedefim yok. Öncelikle Bursaspor'da başarılı olmak istiyorum. Asıl hedefim ise Milli Takım'da oynayabilmek.

Eğitim durumun nasıl? Bildiğin yabancı diller hangileri?

Liseye kadar okudum. Rangers'a transfer olup başka bir ülkeye geçince okulu bırakmak zorunda kaldım. İsveççe, İngilizce ve Türkçe biliyorum.

Bursa şehrini nasıl buldun? Neler yapıyorsun boş zamanlarında?

Bursa çok güzel bir şehir. İnsanlar çok sıcakkanlı. Gezilecek, görülecek çok yer var. İdmanlardan fırsat bulursak dışarıya yemeğe çıkıyoruz. Ben tesislerde kalıyorum. Boş zamanlarımı genelde dinlenerek veya spor salonunda geçiriyorum. Aileme çok düşkünüm. Zaman bulursam onları görmeye çalışıyorum. En çok özlediğim şey onlarla birlikte olmak.