TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Samuel Holmen: "Kendimi önemli hissediyorum!" 1.06.2011
Samuel Holmen: "Kendimi önemli hissediyorum!"
Transfer sezonunda adeta yıldız akınına uğrayan Süper Lig'e sessiz sedasız geldi ama ilerleyen haftalarla birlikte varlığını fazlasıyla hissettirdi. Türkiye'deki ilk sezonunda kupa kaldırma şansını penaltılarla kaçıran İsveçli, takımın başarısında teknik direktör Abdullah Avcı'nın oyunculara gösterdiği yaklaşımın ve âdil davranmasının büyük rolü olduğunu söylüyor. Daha önce formasını giydiği İsveç Millî Takımı'na dönmesini sağlayacak bir grafik çizdiğine inanan genç oyuncu, İstanbul'u dünyanın en güzel şehirlerinden biri olarak tanımlıyor.

Röportaj: Ceyla Kütükoğlu

Futbola başladığın zamanlarla ilgili ilk anıların neler? Kimlerden etkilenerek, kimlerin desteğiyle başladın?

Futbolla yaşayan bir ailede dünyaya geldim. Bu yüzden futbolla doğdum diyebilirim. Üç erkek kardeşim var, üçü de futbol oynuyordu. Annem ve babam da futbol oynuyordu. Üst seviyede olmasalar da ailece hep futbolun içinde olduk. O yüzden benim için çok doğal bir şeydi futbol oynamak. 4-5 yaşında babamın çalıştırdığı takımda oynamaya başladım. En üst seviyeye geçişimi ise 18 yaşımda Elsburg'la yaptım.

Oynadığın takımlarla başarılı bir kupa grafiğin var. Elsburg'la İsveç Kupası'nı Bröndby ile de Danimarka Kupası'nı kaldırdın. İBB ile kupa finali oynadın. Senin için ilginç bir tesadüf olmuş olmalı.

Elsburg'la 2007'de şampiyonluk yaşadım. Bröndby ile ligde ikinci olduk. Her takımda bir kupa başarısı yaşamam biraz da tesadüf oldu diyebilirim. Sonuçta hem ligde hem kupada elimizden geleni yapıyoruz ama bazen bir tarafta şansımız daha yaver gidiyor. Bu kadar final görmüş olduğum için de şanslıyım.

Türkiye'ye gelmeden önce ne gibi beklentilerin vardı, ne kadarı karşılandı?

Dürüst olmak gerekirse Türkiye ve Türk futbolu ile ilgili pek bir şey bilmiyordum. İskandinavya'da Türk futbolu pek takip edilmiyor. Avrupa'da oynayan büyük takımları elbette biliyoruz ama onun dışında pek bir bilgi yok. Böyle bir fırsat gelince üzerinde düşünme fırsatım oldu. Biraz araştırma yaptım. Menajerim ve daha önce burada oynamış oyuncularla konuştum. Öyle bilgi sahibi oldum.

İstanbul beklediğimden çok daha güzel

Bu oyunculardan biri Tobias Linderoth mu?

Evet, konuştuğum oyuncuların başında o var. Bana Türkiye'nin güzelliğinden, özellikle İstanbul'un çok güzel bir şehir olduğundan bahsetti. Onun da söyledikleriyle bu fırsatı değerlendirmeye karar verdim. Ama beklediğimden çok daha iyi olduğunu söylemeliyim. İstanbul benim bulunduğum en güzel, en iyi şehirlerden biri. Hatta İstanbul'u New York'un ardından ikinci sıraya koyarım. Sosyal olarak da burada çok iyi vakit geçiriyorum. İyi de oynuyorum. Burada benim için güzel olan pek çok şey var.

Sezonun başından beri çok iyi bir performans ortaya koydun. Kupa finalinde ise sahanın en iyilerinden biri oldun. Yabancı oyuncuların zaman zaman zorlandığı, bekleneni veremediği bir sezonda senin başarının sırrı ne?

Bir sırrım var mı bilmiyorum. Bu performansta kulübün de katkısı var. Herkesin bu takımdan bahsettiğini duyuyorum. Bu da çok normal. Bir aile gibiyiz. Bu takıma adapte olmak, takımın bir parçası olmak kolay. Daha ilk günden bunu hissediyorsunuz. Bana göz kulak oldular, yardım ettiler. Böyle olunca her şey daha kolay. Futbolun içinde olan başka şeyleri düşünmek zorunda değilim. Sadece oyunuma odaklanabiliyorum ve bunun rahatlığı ile oynuyorum. İyi bir ilk sezon geçirmemin ardındaki en önemli nedenlerden biri de bu. Ama şunu da söyleyebilirim, her zaman psikolojik olarak güçlü bir oyuncu oldum. Oyuna odaklanma ve en iyi oyunumu ortaya koyabilme açısından da başarılı olduğumu söyleyebilirim.

Sahip olduğun yetenekleri, becerileri geliştirmek için özel bir çalışma ve antrenman yapıyor musun?

Bu bir oluş diyebilirim. Doğal yetenek. Kendimi bildim bileli böyleyim. Gol atmayı seviyorum ama önceliğim takımım için savaşmak. Bunun için de çok koşarım. Antrenmanlar haricinde özel bir çalışma yapmıyorum. Ama sahaya çıktığım zaman yüzde 100'ümü ortaya koyarım.

Abdullah Avcı genç ve cesur bir teknik direktör. Elindeki oyuncuları çok iyi değerlendirmesi ve takımının performansı ile de herkesin beğenisini kazandı. Sen onun hakkında neler düşünüyorsun? Sana ve takıma neler kattı?

Abdullah Avcı çok iyi bir teknik direktör, onun için oynamaktan mutluyum. Takımın geneline bakınca belki en iyi oyunculara sahip değiliz, bu tip oyuncuları alacak zengin bir kulüp de değiliz. Ama teknik direktörümüz elinde ne varsa onu çok iyi kullanabiliyor. Bu takımın en büyük sırrı Abdullah Avcı'nın herkesi takımın önemli bir parçası olduğuna inandırması. Herkes kendini eşit derecede önemli hissediyor. Herkes takımın başarısı için çalışması gerektiğinin bilincinde. Daha az oynayan arkadaşlarımız da bu durumdan mutsuz değil. Çünkü teknik direktörlerinin ne kadar âdil olduğunu, zamanı gelince onlara da sıra geleceğini biliyor. Oyuncularını zorluyor ama her zaman âdil. Bu da onun en önemli sırrı. Oyuncularla ilişkileri başarılı, takımda herkes bulunduğu durumdan memnun. Tüm oyuncular her zaman ellerinden gelenin en iyisini yapmaya odaklanıyor. Sonuç olarak, onun yarattığı bu ortamla aile gibi olmayı başardık.

İsveç'ten arkadaşın Erkan Zengin, TamSaha'da yayınlanan röportajından senin başlangıçta Türkiye'de oyunculara gösterilen ilgiye ve oyuncuların el üstünde tutulmasına çok şaşırdığını anlattı. Oyuncuların gördüğü ilgi açısından bizim ülkemizin diğer ülkelerle ne gibi farkları var?

Benim geldiğim yerde, herkes eşit. İşinizi kendiniz yaparsınız. Ama burada futbolculara bakış açısı biraz daha profesyonel. İlk başta bana garip geldi. Bir isteğiniz olduğunda hemen birilerinin yardıma koşması hem garip hem de güzel. En küçük konudan en büyük sorunlara kadar size yardımcı olacak, sizin işlerinizi yapacak birileri var. Futbol oynamaktan başka düşünmemiz veya endişelenmemiz gereken bir şey olmuyor. Ama biraz şımartılıyor olabiliriz. Ülkeme döndüğümde bu muameleyi bulamayabilirim, bazı şeyleri yeniden kendim yapmam gerekebilir.

İsveç'te küçük yaş gruplarında dahi belli bir seyirciye karşı oynuyordun. Burada ise boş tribünlerin önünde maçlara çıkıyorsun. Bu senin motivasyonunu etkiledi mi?

İlk geldiğimde benim için çok farklı bir atmosfer oldu. Özellikle son kulübüm Bröndby'nin çok iyi bir taraftar kitlesi vardı, her maçı dolu bir statta oynardık. Buraya gelip boş tribünlere oynamak büyük bir değişiklik oldu. Hayal kırıklığı olmadı, çünkü gelmeden önce bu durumdan haberdardım. Başlangıçta her şey yeniydi, o yüzden bu konuyu pek düşünmüyordum. Ama ilerleyen haftalarda seyirciyi özlemeye başladım. Büyük maçlarda dolu bir statta oynamayı tercih ederim. O yüzden büyük takımların sahalarındaki maçlar bizler için de daha güzel oluyor. Bizler futbolcuyuz ve taraftarımız bizleri motive ediyor. Biz de onları özlüyoruz.

Artık taraftarımız olduğu için mutluyum

Ligin ilerleyen haftalarında 10-15 kişiyle başlayıp kupa finalinde binleri bulan bir taraftar grubu doğdu. Bozbaykuşlar hakkında neler söyleyeceksin?

Şanslıyız ki artık taraftarlarımız var. Onların maçlarımıza geliyor olmasından büyük bir mutluluk duyuyorum. Şu anda çok kalabalık değiller, ama her hafta sayıları artıyor. Söylediğim gibi ben taraftarlarımı mutlu etmek için de oynarım, onların varlığı ile mutlu olurum. Taraftar için kazanmak isterim. Bu yüzden artık daha mutluyum. Sayıları az da olsa, kendilerini adamış, inanan bir taraftar grubumuz var. Onlara teşekkür ediyorum. Umarım seneye daha da fazla olurlar.

Kariyerin boyunca İskandinavya'daydın. Ve gerek iklimi gerek futboluyla bambaşka bir ülkeye geldin. Tüm bu farklılıklara rağmen buraya alışmış görünüyorsun. Adaptasyon sürecin nasıl oldu? Farklılıklara nasıl alıştın?

Dediğim gibi geldiğim ilk andan itibaren bana yardımcı olan insanlar oldu. Bu şehre geldiğim ilk anda aşık oldum. Güneşi seviyorum, o yüzden burada yaşamak İskandinavya'da yaşamaktan daha iyi benim için. Tabii ki kimseyi tanımıyor olmak, farklı bir kültür, farklı bir din olması, yaşam tarzının farklılığı bu işin zor kısmıydı. Ama ben daha büyük farklılıklar bekliyordum. Burası da diğer Avrupa şehirlerine benziyor. Geldiğim yerdeki şehirlere benziyor, ama daha büyük ve havası çok daha iyi. Güzel bir yerde oturuyorum. Bu yüzden şikayet etmemi gerektiren hiçbir şey yok. Uyum sağlamak hiç zor olmadı. Ayrıca takım arkadaşlarım, teknik direktörüm, tercümanım hepsi yardımcı oldular. Fırsat olursa seneye özel ders alıp, Türkçe öğrenmek istiyorum.

Kariyerine Avrupa'nın farklı bir ülkesinde devam ediyorsun. Bundan sonraki hedeflerin neler?

Burada olmaktan mutluyum ama henüz yeterli değil. Çıkabileceğim en üst seviyeye çıkmak istiyorum. Büyük bir kulüpte oynamak istiyorum. Belki Türkiye'de belki Avrupa'daki başka bir ligde, bilemiyorum. Ama burada mutluyum ve iyi oynuyorum. Bu performansımı sürdürür, iyi oynamaya devam edersem, önünde sonunda büyük bir kulübe giderim. Şu sıralar önceliğim İsveç Millî Takımı'ndaki yerimi geri almak. Eski teknik direktör Lars Lagerback ile millî takımda oynuyordum ama yeni teknik direktör geldikten sonra çağırılmamaya başladım. Bu sezon benim için iyi geçti, gelecek sezon daha da iyi oynayıp tekrar seçilmek istiyorum. Bunun olacağına da inanıyorum, çünkü millî takımda sahaya ilk 11 çıktığım dönemlerden çok daha iyi bir oyuncuyum. Umarım bu onların da dikkatini çeker.

İsveç hep yetenekli oyunculara sahip bir millî takım oldu ama son yıllarda işler çok da yolunda gitmiyor. Son büyük başarı 94'teki dünya üçüncülüğü. Ülken Ibrahimovic gibi büyük bir yıldıza ve yetenekli oyunculara sahip ama yine de istenilen düzeye gelemiyor. Sence bunun sebebi ne?

Biz küçük bir futbol ülkesiyiz. Son yıllarda Ibrahimovic, Henrik Larsson gibi yıldızlar ve yetenekli oyuncularımız oldu ama bu yeterli değildi. Büyük bir başarı için 2-3 oyuncudan daha fazlasına ihtiyaç var. Ama birkaç yıl içinde iyi bir takım olacağını düşünüyorum. Şu anda Avrupa liglerinde kendini göstermeye başlayan genç İsveçli oyuncular var. Onların gelişiyle İsveç Millî Takımı daha iyi olacak. Ibrahimovic çok iyi bir oyuncu, iyi de oynamaya devam ediyor, onu destekleyecek birilerinin gelmesiyle takım daha iyi olacaktır.

İsveç Millî Takımı'ndan arkadaşların Källström ve Elmander'in Türkiye'ye gelmesi gündemde. Onlar hakkında ne düşüyorsun? Konuşma fırsatını oldu mu?

Konuşma kısmına cevap vermeyeceğim. Ama bu iki oyuncu da çok iyi oyuncular ve burada çok başarılı olacaklarını düşünüyorum. Bana sorsalar gelmeleri gerektiğini, güzel bir şehir olduğunu söylerim.

Spor Toto Süper Lig'deki diğer İsveçliler hakkında neler söylemek istersin?

Erkan Zengin'le birlikte uzun yıllar İsveç Genç Millî Takımı'nda oynadık. İyi bir oyuncudur. Bu sezon da iyi oynadı. Svensson, Bursaspor'da oynuyordu ama sakatlandı sanırım. Çok çalışkan bir oyuncudur. Sürekli teknik hareketler yapıp dikkati üstüne çekmez, basit oynar, çok çaba sarf eder. Kujovic'i pek tanımıyorum, çok da maçını izleyemedim.

Bu kadar heyecanlı bir şampiyonluk yarışına bu kadar yakından tanıklık etmiş miydin? İki şampiyon adayı ile arka arkaya oynadınız, Fenerbahçe ve Trabzonspor maçları nasıl geçti?

Büyük ve önemli maçlar işimizin en heyecanlı kısmı. Böyle maçlar oynamayı çok seviyorum. Bu maçlarda üzerimizde fazla baskı yoktu ama ne yazık ki çok kolay kaybettiğimizi düşünüyorum. İki maçta da kötü hatalar yaptık. İki takımdan da puan alabilirdik ama hatalar nedeniyle yenildik. Biraz hayal kırıklığı oldu. Tabii şampiyonluk yarışını uzaktan izlemektense içinde olmayı tercih ederim. Elsborg'la yaşadığımız şampiyonluk da yakın geçen bir yarıştı.

İbrahim Yılmaz önemli bir oyuncu olacak

Birlikte oynadığın oyunculardan bir karma yapsan içine şu anki takımından kaç oyuncu katardın?

İsveç Millî Takımı'nda da forma giydiğim düşünülürse çok iyi oyuncularla birlikte oynadığımı söyleyebilirim. O yüzden biraz zor bir seçim olur. İsveç Millî Takımı'nda büyük yıldızlarla oynadım. Ibrahimovic, Larsson, Ljungberg, Källström, Elmander gibi. Bu yüzden şu anki arkadaşlarım için zor bir rekabet olabilir. Ama bu takımda da pek çok yetenek var. Ayrıca pek çok genç oyuncu var. Eğer gelişmeye devam eder ve iyi oynarlarsa büyük oyuncular olabilirler. Özellikle İbrahim Yılmaz'ın iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyorum. Henüz 17 yaşında ama 25 yaşındaymış gibi oynuyor. Beni en çok etkileyen genç yetenek o oldu. Çalışmaya ve kendini geliştirmeye devam ederse Türkiye için çok önemli bir oyuncu olacak.

Abdullah Avcı zaman zaman genç takımdan Cenk Şahin gibi oyunculara da şans veriyor. Genç oyuncular yeterince şans bulabiliyor mu?

Onlara şans verilmesi önemli. Eğer yeterince iyilerse oynamaları gerekir. Abdullah Avcı'nın yaptığı iyi işlerden biri de bu. Oyuncuları oynatma kriteri, oyuncunun yeterince iyi olup olmaması. Eğer genç bir oyuncu daha iyiyse ona şans veriyor. Sadece bu takımda değil, ligdeki pek çok takımda çok iyi genç oyuncular var. Belki psikolojik olarak çok güçlü değiller ama inanılmaz bir teknik kabiliyetleri var. Eğer onlara da fırsat verilirse Türkiye ilerleyen yıllarda onlarla gurur duyabilir. Dünyanın her yerinde genç oyuncuların A takıma yükselmeleri zor oluyor. İsveç'te, İngiltere'de, Türkiye'de, her yerde aynı. Eğer bir kulüp yabancı oyuncuya çok para verdiyse doğal olarak onu oynatmak istiyor. Ama İBB'de daha fazla şans verildiğini söyleyebilirim. Eğer bir genç oyuncu antrenmanda veya kendi liginde iyi oynuyorsa bu gözden kaçmaz, önünde sonunda şans bulur. Ama diğer takımlarda bazı yıldız oyuncuların getirildiğini ve bunların iyi oynamamasına rağmen her maçta şans bulduğunu görüyoruz. Bu hem takımın iyiliği hem de gençler için yanlış. İBB'de kimsenin yeri garanti değildir. İyi oynuyorsan sahada olursun, iyi değilsen yerin gençlerle de doldurulabilir. Bu bizim açımızdan da iyi bir şey.

Spor Toto Süper Lig'de karşılıklı oynadığın oyuncular arasında seni en çok etkileyen isim hangisi?

Çok iyi oyuncular var. Ama birini seçmem gerekirse Simao derim. Simao, bir futbolcunun sahip olması gereken bütün özelliklere sahip. Queresma'nın sahip olduğu teknik yeteneklere sahip ama aynı zamanda çok çalışkan ve iyi bir takım oyuncusu. Pas vermesi gerektiği zaman verip gol atması gerekirse de atıyor. Sezonun ikinci yarısında geldi ama büyük katkı sağladı. Gelecek yıl daha da iyi oynayacaktır. Bir de tabii ki Alex. Onun adını anmadan olmaz. Ben hayatımdan onun gibi bir futbolcu görmedim. Alex, her zaman doğru zamanda, doğru yerde. Cok akıllı bir oyuncu. Çok fazla koşmuyor ama olması gerektiği yerde olmasını sağlayan bir oyun zekâsına sahip. Her bulduğu fırsatı da gole çeviriyor. Çok etkileyici bir oyuncu.

Türkiye deneyimi sana neler kattı?

Başka bir ülkenin kültürünü öğrenmenin bana katkısı büyük. İsveçliler katı ve disiplinli insanlar. Burada insanlar daha rahat. Bu ikisini karıştırıp yaşamayı öğrendim. Futbol açısından da öğrendiklerim var. Türk futbolunun daha farklı olduğunu gördüm. Burada İsveç'e göre daha teknik, daha açık bir futbol oynanıyor. Orada daha organize, daha kapalı bir futbol oynanıyor ve gol için çok fazla şans doğmuyor. Seyirciler için burada oynanan futbolu izlemek daha zevkli olmalı, çünkü daha fazla şans doğuyor.

Bu sezonunu en iyi on birini yapar mısın?

Çok fazla maç izlemiyorum, oyuncuların isimlerini de karıştırıyorum. Yardım edersen bir liste yapabilirim. Ama çok da ciddiye alınmaması gerekir. Kalede Hasagiç veya Volkan Demirel. Sağ bek Gökhan Gönül. Stoperler Lucas Neil, Lugano. Sol bek Vederson. Orta sahada Simao, Holmen, Selçuk İnan ve Alex. Forvette de Niang ve Burak Yılmaz. Ama dediğim gibi bu eğlencesine yaptığım bir liste.

Yeni bebeğin oldu ve Türkiye'de doğdu. Ailen burada olmaktan memnun mu? Çocuktan sonra hayatında değişiklikler oldu mu?

Ailem de burada yaşamaktan çok memnun. Eşim bu şehri çok seviyor. Bir kızım oldu, adı Novali. Türkiye'de doğdu, henüz iki aylık. Uyumayı seviyorum ama artık pek uyuyamıyorum. Hayatımdaki her şey değişti diyebilirim. Hayata ve olaylara bakış açım değişti. Hiçbir şeyi kafama takmıyorum. Eskiden bir maç kaybettiğimizde bir hafta boyunca sinirli kalabiliyordum. Ama artık hayatta futboldan başka şeyler olduğunu da öğrendim. Düşünmem gereken bir ailem var. Onlar daha önemli. Bunun futboluma da faydası var. Çünkü sinirlenmeden, daha sakin, daha iyi oynayabiliyorum. Daha profesyonelim.

Takım arkadaşların senin için uykucu diyor. Bu lakap nereden geldi?

Herve Tum'dan çıktı tabii. Bebeğimin doğduğu ilk hafta hiç uyumamıştım. Takıma geldiğimde ilk gün 12-13 saat aralıksız uyudum. Şimdi sürekli uyuduğumu düşünüyor ve bana uykucu diyor. Uyumayı seviyorum, bu doğru ama. Yorgun olmak istemiyorum. Uykumu iyi alıp, beslenmeme dikkat ediyorum. Oyuncu olarak stilim çok fazla koşmamı gerektiriyor. Bu da bana enerji kaybettiriyor, bu yüzden iyi dinlenmem gerekir.