Dünyanın ilk plaj futbolu kadın hakemi... İki yıldızlı profesyonel dalgıç... Birinci kademe fitness eğitmeni... Beden eğitimi öğretmeni... Kadın klasman yardımcı hakemi...
Röportaj: Rasim Artagan
Hakem camiasında önemli bir yeriniz var ama futbol kamuoyu sizden yeterince haberdar değil. İsterseniz hayat hikâyenizin başlangıç noktasına doğru gidelim.
Bence en sondan başlayıp, en başa dönmekte fayda var. Dünyada bir ilki gerçekleştirdim. Yeliz Topaloğlu olarak değil de bir Türk olarak bunu başarmış olmak benim için çok büyük bir gurur kaynağı. Dünyada plaj futbolunun ilk kadın hakemi oldum. Futbol hakemliğine 1999'da başladım. Öncesinde basketbol, atletizm ve okul futbol takımlarında görev aldım. 2000 yılında Marmara Üniversitesi Beden Eğitimi Öğretmenliği Bölümü'nü kazandım, 2004'te mezun oldum. Orada da futbol takımında oynadım. Birçok spor dalının temel faaliyetlerini yaptım. İki yıldız dalgıcım. İnşallah üçüncü yıldızı da alıp, bir sonraki aşamada dalgıç eğitmeni olacağım. 1. kademe fitness antrenörüyüm. Bunun dışında hobi olarak birçok spor yapıyorum. Tenis ve basketbol oynuyorum. Bu ara dönemler içerisinde iş sebebiyle Alanya'ya gittim. O zamanlar amatör hakemdim. Alanya'da plaj futbolunu gördüm. Bu branşla daha önce hiçbir alâkam yoktu. Alanya'da millî takım düzeyinde maçların oynanması, Avrupa Şampiyonu olmuş Rusya'nın, Hollanda'nın hazırlık maçları yapması ve bu maçlarda görev almam, Kuddusi Müftüoğlu gibi güçlü bir Süper Lig hakeminin orada bulunması ve bilgi birikimini bize aktarması plaj futboluna yönelmeme vesile oldu. Daha sonra plaj futbolunda benim için dünyada en önemli insanlardan birisi olan ve zirveye çıkan Serdar Akçer'in Alanya'da olması, üç Dünya Kupası'nda görev alması ve son olarak Dünya Kupası Finali'ni yönetmesi, benim FIFA olma sürecimde FIFA eğitimcisi olarak görev alması, sahip olduğu yüksek bilgi birikimini bizim gibi hakemlerle paylaşması, bulunduğum konum itibariyle bir avantaja dönüştü.Tabii ki bu süreç kolay olmadı. Çünkü kişiliğinizi oturtmuş , bilgi birikiminizi derinleştirmiş, sporu biliyor ve seviyor olmanız lâzım. En önemlisi de azim, sevgi veyeterli zamana sahip olmanız. Spor yapıyorsanız birçok şeyden feragat ediyorsunuz. Çünkü elit düzeye ulaşmak için bunları yapmak zorundasınız. Çocukluğumda spora başladım. Biliyorsunuz ki Türk kültüründe sokak, sporla iç içedir. Jimnastiğinizi ip atlayarak öğrenirsiniz. Voleybolunuzu iki direk arasına çektiğiniz bir iple ya da lastikle oynarsınız. Çocukken seksek oynadığımızı veya taş üstüne dizmece oyununu düşünün. Bir kuvvet atışı gibi… Çocukluğumuz aslında sporculuğumuzun bir parçası. Siz eğer sokak kültüründe sporu sevmişseniz, o sizi hayatınızda tekrar bir şekilde gelip buluyor. Siz de buna çok istekliyseniz bir şekilde yakalıyorsunuz.
Sizi futbol hakemliğine çeken şey nedir?
Başlangıçta çok iyi futbol izleyicisiydim. Bizim kültürümüzde futbol bir aşktır. Kimse belki futbolun nasıl oynandığını bilmez ama muhakkak bir takım tutar. Futbola ilgim taraftarlıkla başladı. Araştırmacı bir ruhum var. Herkesin saha içinde tek bir kişiye tepki gösterdiğini farkettim. Takımlar arasında hiç özeleştiri olmuyor, hakeme gidiliyor. Maç izlerken "Acaba yanlış mı biliyorum? Bir insana neden bu kadar tepki gösteriliyor?" diye düşündüm. Bilinçli izlemek taraftarıyım. O dönemlerde bir hakem kursunun açıldığını ablam öğrenmiş. Futbolu seven bir aileyiz. Ablam bu kursa gidiyor. Ama yaşı tutmuyor. O da boş dönmeyeyim diye benim adımı yazıyor. Ben de o zamanlarda basketbol hakemliğine müracaat etmiştim. Çünkü basketbol oynuyordum ama kuralları da öğreneyim istiyordum. Tam basketbolu bırakma evresindeydim. Çünkü sakatlanmıştım. Ablamın benim adıma müracaat ettiğinden haberim yoktu. "Hakem derneğinden arıyoruz" dediklerinde, basketbol hakemliği için aradıklarını sandım. Çağırıldığım yere gidip içeriye bir girdim; futbol hakemliği… Çok ilginç bir olay oldu. Eleştirdiğim insanların arasına girmek bende biraz tedirginlik yarattı ilk başta… Ama madem geldim, bir gideyim, öğreneyim istedim. İlk kurs çok eğlenceli geçti. Baktım değişik branşlardan insanlar var. Kimisi doktor, kimisi avukat, kimisi asker… Bu da güzel bir şey… Demek ki insanlar sadece hakemlik yapmıyor. Bu işi severek yapıyorlar. Hobi varsa bunda art niyet olmadığına inandım. Yine yapma niyetim yoktu. Ama baktım ki giderek hayatımın içerisine daha çok girmiş. Eyüp'te yaşıyorum. Muhafazakâr bir yerdir, daha çok dini motiflerle bezenmiştir. Ben mahallemizin lokaline tek başına giren biri konumuna geldim. Hatta hakem seyircisi edindim bir süre sonra. Mahallemdeki ağabeyler beni izlemeye geldi. Ailemin desteklemesi, çevremin desteklemesi hakemliği daha çok sevdirdi. Kolektif yapı, hakemliği bende daha vazgeçilmez kıldı. Daha sonra Türkiye Futbol Federasyonu ailesinin içerisine girince bir kimliğe sahip oluyorsunuz. İşyeri kimliği dışında artık TFF'nin bir üyesi oluyorsunuz. Bir yere gidiyorsunuz, "Ben futbol hakemiyim" diyorsunuz, radikal bakıyorlar. Plaj futboluna geçiş daha da radikal bir karar. Çünkü dünyada plaj futbolunun kadın hakemi yoktu. Alanya'dayken Kuddusi Müftüoğlu Hocamız çok destek veriyordu. Ben de çok sevdim plaj futbolunu. Çünkü önümde çok güzel bir örnek var. Dünya Kupaları'nda görev almış, final yönetmiş, üstün başarılara sahip olmuş ve çok bilgili bir Serdar Akçer Hocamız var. Daha sonraki süreçte eğitimci olmuş… Düşünebileceğim en uç profil benim en yakınımda. Bunu değerlendirmek istedim. Bu aşamada hem TFF hem de MHK bu konuda bana çok destek oldu. Çünkü dünyada örneği yoktu. FIFA ile yazışmaları, Serdar Akçer Hocamız halletti. Bize gelen cevap şuydu; "Tek bir kategorimiz var; erkek kategorisi… Siz bu kategorinin mental eğitim ve derslerini geçebilecek durumda mısınız ve fiziksel kapasiteye sahip misiniz?"Ben bu inançla yola çıktıysam zaten istenen her şeyi vermek durumundaydım. Zaten iyi bir FIFA eğitimcisinin yanındaydım. Onunla aynı şehirde yaşıyordum. Geriye ikinci kısım kalıyordu. Hakemlik her alanda aynıdır. Sahadaki kişiliğiniz, bakış açınız, her şeyi görebilmeniz… Bunun için de iyi bir örnek vardı; Kuddusi Müftüoğlu yanımdaydı. Geriye bir tek şey kalıyordu; fiziksel kondisyon. Zaten idmanlarımı bu deneyimli kişilerle birlikte yapıyordum. Ali Kızılet Hocamın da hakkını hiçbir zaman ödeyemem. Kendisi TFF Hakem Antrenman Bilimleri Sorumlusu… Bu konuda çok büyük destekleri oldu. Bir ekip olarak çalıştık. Benim bu yolda yürümem sadece benim başarım değil. Tabii ki iyi olmam lâzımdı. İstenen her şeye sahip olduğumda "Evet" diyebilirdik FIFA'ya… Bunlar olmasa zaten başaramazdım. Bakü'deki olimpiyatlara gidemezdim. Bir daha başarı sağlayamazdım.
Bakü Olimpiyatları sizin ilk uluslararası organizasyonunuz muydu?
Geçen sene Catania'ya gittim. A Grubu maçları dediğimiz maçlar orada oynandı. Plaj futbolunda A Grubu ve B Grubu olmak üzere iki ana grup var. Bir de Avrupa Şampiyonası var. 3. Kategori, 2. Kategori, 1. Kategori ve Elit Hakem düzeyleri var. Ben direkt 1. Kategori'den çıktım. Çünkü İngilizcem, eğitimim, fiziksel altyapım tamdı. Beni 1. Kategori için uygun gördüler. Ben de ülkem adına çok büyük gurur duydum. Dünya genelinde hiç kadın hakem yokken bir Türk hakemi ilk defa böyle bir organizasyona çağrıldı. Oradaki bakış açısı çok farklıydı. Kategoriniz yok; erkeklerle aynı performansı sergiliyorsunuz. Aynı dersleri görüyorsunuz, aynı başarıları göstermek zorundasınız. Ama siz bir kadınsınız. Erkeklerin çalıştığının iki-üç katını çalışmak zorundasınız.
Plaj futbolunun önemli oyuncularından Cem Keskin, yaptığımız röportajda "En iyi futbolcu bile sahada en fazla 2.5-3 dakika kalabilir. Sonra oyundan çıkmak zorunda" demişti. Bu zor şartlarda hakemler ne yapıyor?
Hakemin değişmesi söz konusu değil. 12'şer dakikadan 3 periyot oynanıyor. Bir oyuncunun 2.5 dakika maksimum performans gösterdiği yerde siz neredeyse onun 8-9 katı daha fazla süre sahadasınız. Sahada iki hakem oluyor. Enlemesine koştuğunuz mesafe 36 metre. Burada iki hakemin karşılıklı koşmasının sebebi de bu. Çünkü tek bir hakemin koşabilmesinin imkânı yok. Kum zaten başlı başına bir dengesizlik unsuru. Hiçbir zaman toptan daha hızlı olamazsınız. Ancak yakınında olabilirsiniz. Plaj futbolunda bunu sağlamaya çalışıyorsunuz. Kuvvet, denge ve motivasyonun bir arada olması gerekiyor. Plaj futbolu bu yüzden özel şeyler gerektiren bir spor. Fiziksel altyapıda tavan yapmamı sağlayan Ali Kızılet Hocama bir kez daha teşekkür ediyorum. Ülkemizdeki başarının altyapısındaki insanlardan birisi. Sadece bana değil, birçok hakeme çok büyük katkılar yaptı. Türk hakemliği sürekli yukarı çıkıyorsa o zaman demek ki alt ekip, üst ekip, çatı, zemin ilişkisi çok iyi… Çatı-zemin ilişkisi düşünün. Aksayan bir taraf olsa bu başarı sağlanamaz.
21-28 Haziran tarihlerinde Bakü'de düzenlenen 1. Avrupa Oyunları'nda altı müsabakada görev alarak önemli bir başarıya imza atmıştınız. Şimdi 7-9 Ağustos tarihlerinde Macaristan'ın Siofok kentinde düzenlenecek Avrupa Plaj Futbolu Ligi grup maçlarında görev alacaksınız. Buna biraz değinir misiniz?
4 tane A Grubu dediğimiz ülke var. 8 tane de B Grubu'ndan ülke var. Avrupa Şampiyonu sadece A Grubu'ndan çıkabilir. Bu 4 takım Avrupa Şampiyonası'na zaten katılıyor. 8 B Grubu takım ise A Grubu'ndaki 4 takımla maç yapacak. En iyi sonucu alan, yani şampiyon olan B Grubu'ndan bir takım, Avrupa Şampiyonası'na gitme hakkı kazanacak. B Grubu'ndan bir takım şampiyon olamazsa; Avrupa Şampiyonası'na gitme hakkı azalıyor. Çünkü puanı düşük kalıyor. Yani bu turnuva, B Grubu takımları için hayli önem taşıyor. 12 takım şu an için açıklanmadı. Puanlara göre açıklanıyor. Puanlamada ülkelerin plaj futboluna bakış açısı da çok önemli bir kriter. Bizim plaj futboluna desteğimiz Millî Takım düzeyinde çok iyi. Ancak yeterli değil. Biraz daha turnuva yapılabilir bir ülke olmamız gerekiyor. İtalya, İspanya, Rusya sürekli turnuva yapıyor.
Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke ve kilometrelerce uzunlukta plajlara sahip. Neden biz de sürekli turnuva düzenleyen ülkeler arasında yer alamıyoruz?
Plaj futbolunu düzenlemek için plaja gerek yok. İsviçre'de Alplerde turnuvalar yapıldı. Hatta Millî Takımımız da gitti, uzun kollu formayla oynadı. Başka bir örnek Rusya… Moskova'nın Victory Meydanı'na kum serdiler,plaj futbolu oynattılar. Bizde her şey müsait… Ancak plaj futbolu yeni yeni tanınıyor, tam bilinmiyor. Şahsi görüşüm, plaj futbolunu kulüplere yaklaştırırsak biraz daha başarılı olabiliriz. Mevcut ligimiz etaplar halinde düzenleniyor. Alanya etabı bitti, Evrenseki başladı. Van'da iki, Bitlis'te bir etap var. Eskişehir'de deniz yok ama Porsuk çayının dibinde plaj futbolu oynanıyor. Orada da etap var. Yani mutlaka plaja gerek yok. En basit örneğini söyleyeyim; Bakü Olimpiyatları plajda yapılmadı. Bir alan oluşturulmuş. Beach Arena adı verilmiş. 6 tane plaj futbolu sahası yapılmış. İsviçre'de plaj futbolu yaz-kış düzenleniyor. Tüm profesyonel futbol kulüplerinin oluşturduğu takımlar mücadele ediyor. Eski bir tren garını düzenlemişler, liglerini orada oynatıyorlar. Bizim de plaj futbolunu geliştirebilmemiz gerek. Brezilya futbolundaki çeviklik, güç, hız aslında buradan ve futsaldan geliyor. Çünkü Brezilya'da futbol, plajda başlıyor. Zico, Ronaldinho, Ronaldo, Alex hep buralardan çıkma… Futbola estetik katan tüm hareketler plajda gelişti. Brezilyalı oyuncuların ayak çabukluğu plaj futbolundan geliyor.
Cem Keskin'in futsalda bir röveşata golü var. Kendisine bunun hikâyesini sorunca, "Ben bu golü plaj futbolunda hep denemiştim. Her maçta röveşataya kalkıyordum. En sonunda futsalda attım" demişti.
Evet, Cem Keskin'in tespiti çok güzel. Çünkü yaşayan bilir… Kendisi hem Plaj hem Futsal MillîTakımımızın oyuncusu… İkisinin estetiğini birleştirmiş. Bunun aynısını Brezilya Millî Takımı yapıyor. Brezilya'daki kulüplerin hepsinin bir plaj futbolu, bir de futsal takımı var. Çünkü bu zorunlu tutuluyor. Başarılar tesadüf değil.
Futsal hakemliği yapabiliyor musunuz?
Futsal hakemliği yaptım ama bizde şöyle bir şey var;plaj futbolunda FIFA iseniz plajda; futsalda FIFA iseniz futsalda devam ediyorsunuz. Birbirine benzeyen yönleri çok var. Ama tamamen ayrılmış yönleri de var.
Peki, kariyer hedefiniz nedir?
Hedefler her zaman olmalı. Hedefler olmazsa olduğunuz yerde kalırsınız. TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in kadın futboluna yönelik gelişimi sağlayan adımları atması, Fatih Terim Hocamızın da müthiş bir şekilde kadın liglerini en küçük yaşa kadar indirmesi çok önemli adımlar. Bu işe büyük kulüpleri sokmanız gerekiyor. Yoksa maalesef hiçbir şey olmuyor. Her fert kendi şehrinin takımına ne kadar sahip çıkarsa futbol o kadar gelişir. Fatih Hocamın yapmak istediği proje bu. Dikkat ediyorsanız hep farklı şehirlere gidiyor, o bölgeleri geliştirmeye çalışıyor. Yıldırım Demirören Başkanımızın da destek vermesi çok çok önemli. Kadın futboluna değer verirseniz peşinden hakemlik de gelişecektir.
Yeşil sahaya inme hedefiniz var mı?
Zaten şu an yeşil sahalardayım aslında… Kadın klasman yardımcı hakemiyim. Daha önceden amatör müsabakalarda çok fazlaca maç yönettim. 2 ve 3. Liglerde çok görev aldım. Antalya'dayken devre arasında Galatasaray'ın Efes Cup gibi, TRT Cup gibi yabancı takımlarla oynadığı müsabakalarda yardımcı hakem olarak maçlara çıktım.
Süper Lig hedefiniz var mı?
Yaşım itibariyle zor. 37 yaşındayım. Artık oraya gençler gitsin istiyorum. Beş yaş daha genç olsaydım hedefim Süper Lig olurdu. Aslında o bölgede gezmiş biriyim. Çok fazla tecrübem var. Gençlere bilgi aktarımı yapıyoruz. İnternette bir grup kurduk, her türlü paylaşımı yapıyoruz.
Plaj futbolunda erkeklerin maçlarını yönetiyorsunuz. Oyuncuların size yaklaşımı nasıl?
Toplumumuz futbola, "Erkek oyunu" olarak bakıyor. Ama Brezilya'da ligi yönetenlerin yarısı kadın… Orada da tam tersi bir anlayış var: "Erkekler futbol oynamalı, kadınlar yönetmeli." Bizdeki toplum böyle değil. Futbola başladığımda, "Senin ne işin var burada? Git evine bulaşığını yıka. Ne anlarsın futboldan?" sözlerine çok maruz kaldım. Ben yapmazsam, birileri yapmazsa kim yapacak? Kim öncülük edecek?
Uzun zamandır hakemsiniz. Peki, Türk futbolu bu süreçte nasıl bir gelişim gösterdi?
Her dönem, bir önceki dönemden bir adım daha önde. Bunu çok net görüyorum. "Olmuyor" dersek yanlış olur. Ülkemizde diğer branşların sevilmesi, voleybol takımımızın büyük başarılara ulaşması hepimizin göğsünü kabartıyor. Demek ki spor gelişiyor. Spor, ufkumuzu geliştiriyor. Kadın Millî Takımımız, Avrupa Şampiyonu olduğunda insanların bakış açısı nasıl değişecek? Bir Türk takımının Avrupa'ya gidip, Avrupa Şampiyonası'nda bir başarı sergilemesi insanları nasıl değiştiriyor? Tabii ki bunlar biraz basınla ilişkilerle de alâkalı. Medya kadını ne kadar ön plana çıkarırsa, insanların bilinci de o derece gelişir. Aslında bizim ülkemizde başarı var. Fatih Hoca her yere gidiyor, futbolu sevdirmeye çalışıyor. Başkanımız Yıldırım Demirören bu projeye gönülden destek veriyor, büyük paralar harcıyor. Sahalar, statlar, tesisler yapıyor. Medyaya sitem etmemek elde değil. Bizim bulunduğumuz kurum bu kadar çaba sarfediyor, elinden gelen her şeyi yapıyorken bunun görünmemesi çok kötü. Bu çalışmaları medyayla desteklemezsek insanlar nasıl bilecek? Kaç kişi biliyor şu an burada genç oyuncular için çok güzel bir çalışma yapıldığını? Biliyoruz ki başarılar gelecek ve tesadüfi olmayacak. Çünkü bu çalışmalar yapılıyor. Ama insanlar bunu bilmiyor. Ben plaj futbolunun içerisindeyim. İsterim ki devamımın gelebilmesi için, kadın hakemlerin yetişmesi için kadın plaj futbolu takımlarını destekleyelim. Şu an Türkiye'de bir tane bile kadın plaj futbolu takımı yok. Millî takımlar düzeyinde müsabakalar olmayabilir. Ama millî takımları olan ülkeler var. İtalya, İspanya gibi takımlar var. Uluslararası müsabakalar olmadığı için kendi aralarında maç yapıyorlar. FIFA bugün "Kadın plaj futbolu turnuvalarını açıyorum" dese ve sizin de hazırda bir potansiyeliniz varsa, başarıyı yakalamamanız için bir sebep yok. Bugün dünyada kadın plaj futbolu hakemi yoktu. Ama ben girdim. Şu an var. Hatta ikincisi de var. Benden bir sene sonra Azeri bir hakemimiz geldi. Azerbaycan'a gittiğimde görüştük. Çok da güzel bir turnuva geçirdik.
Plaj futbolu yıllardır var ama dünyada ilk kadın hakem sizsiniz, bu da ilginç bir durum değil mi?
Demek ki düşünememişler. Bizim federasyonumuz düşünmüş. Bu da çok güzel bir şey. İtalya'ya gittiğimde herkes ne olduğunu şaşırdı. Bütün mektupları, "Bay Yeliz Topaloğlu" diye alıyorum çünkü. Plaj futbolunda kadın yok zira. Oraya gittiğinizde size "Nasıl maç yönetecek acaba?" diye bakıyorlar. Ama sonra bir görüyorlar ki, artınız var, eksiğiniz yok. İletişimimiz çok iyi. Onlar için bu çok radikal bir şey. "Türkiye bunu yapıyor" gözüyle bakıyorlar olaya… Şahsım adına değil, ülkem adına plaj ligimizin güçlendirilmesini isterim. Bölgesel etaplarla değil, gerçek anlamda bir ligimiz olsa keşke. Kulüpler de işin içine katılabilse.
Sponsorlar plaj futboluna nasıl yaklaşıyor?
Plaj futbolunda sponsor yok. Belediyeler destek oluyor. Bir belediyenin, "Ben plaj futbolu turnuvası yapacağım" demesi lâzım. O zaman da giderler TFF ile yarı yarıya karşılanıyor. Belediye desteği olmadan olmuyor yani. Şu an Türkiye'de plaj futbolunun devam edebilmesi belediye başkanlarının iki dudağı arasında.
Dünyada örnekleri nasıl?
En iyisi Brezilya… Brezilya'da da her kulübün kendi plaj futbolu takımı var. Her kulübün kendi futsal takımı ve ligleri var. Plaj futbolunu kış döneminin belli periyotlarına da yayabilirsiniz. Popüler tatil yerlerinde bunu şova yönelik yaparsanız katılım da çok olur. Bodrum'un plajına gerek yok. Bir akşam eğlencesi olarak düzenlense inanılmaz ilgi çeker. Portatif stat çok basit yapılabiliyor. Yapımı zor değil. Bunu yapın, insanlar gelsin, değişik şovlar sergileyin. Ekonomi de oluşur. Pazarlama sektörü devreye girer. İstanbul'da koskoca meydanlar var. Taksim'de plaj futbolu oynandığını düşünsenize… Ne yazık ki biz kendi ülkemizde sporu pazarlayamıyoruz. Sporun pazarlama sektöründe eksiğiz. Dünyada turizm denilince akla gelen ülkelerdeniz. Bu kadar denize sahip olup, plaj futbolunu geliştirememek çok vahim bir durum.
Avrupa Şampiyonası'nda görev alma ihtimaliniz var mı?
Olabilir. İhtimaller dâhilinde. Performansım iyi olursa şansım var. Ağustos sonu, Eylül başı gibi olacak… Şenes Erzik Bey, UEFA'daki görevinden ayrıldıktan sonra plaj futbolu komite başkanı oldu. Bu konuda bizlere çok destek olacağına inanıyorum. Bizden birisi plaj futbolunun başındayken isterim ki plaj futbolu da daha çok desteklenir. Çünkü biz Plaj Futbolu Millî Takımı'nı destekler, kadın liglerini oluşturursakŞenes Bey de o kadar güçlü olur. Bize geri dönüşler de o kadar güzel olur.