Genç Milli Takımlarda attığı gollerle çok çarpıcı bir gelişme yaşıyor. Henüz 17 yaşında, dedesinin eski yöneticisi olduğu Gençlerbirliği'nde oynamaktan gurur duyuyor. Etkili sol ayağı, hava toplarındaki hâkimiyeti, patlayıcı sürati ve müthiş fizik yapısıyla geleceğin golcüleri arasında gösteriliyor. Kulübünün A takımında oynamaya başladıktan sonra direkt Avrupa'ya gitmenin ve A Milli Takım'da atacağı ilk golün hayalini kuruyor.
Röportaj: Nihat Özten
Genç Milli Takımlar ve Gençlerbirliği'nin A2 takımında attığın gollerle ismin geleceğin yıldız adayları arasında gösterilmeye başladı. Biz de seni daha yakından tanımak istiyoruz.
6 Mayıs 1993 Ankara doğumluyum. Ailemin tek çocuğum. Annem ev hanımı, babam ise muhasebecilik yapıyor. Futbola babamın beni 2000 yılında Gençlerbirliği Futbol Okulu'na götürmesiyle başladım. Babam eski bir voleybolcu. Ama küçükken futbolla aram oldukça iyiydi. Babam da bendeki bu sevgiyi görerek 7 yaşına geldiğimde futbola yönlendirdi. Futbol okulunda kısa bir süre geçirdikten sonra seçmeyle takıma girdim ve zamanla buraya kadar geldim. Bu arada dedemin de eski bir Gençlerbirliği yöneticisi olduğunu söyleyeyim. Yani aileden Gençlerbirliğiliyiz. Taraftarı olduğum kulübün formasını giyiyorum.
Futbola başladığın ilk dönemde de forvet mi oynuyordun?
Solak olduğum için futbola ilk başladığım dönemde sol açık oynuyordum. Sonrasında forvet arkası olarak oynadım bir süre. Ama fizik gücümün arttığını ve son vuruşlarda başarılı olduğumu düşünen antrenörlerim son 3-4 sezondur beni santrfor oynatıyor. Şimdiye kadar 42 milli maça çıktım ve 32 gol attım. A2 Ligi'nde ise Milli Takım kampları nedeniyle çok fazla oynayamıyorum. Bu sezon 16 maçta oynayıp 12 gol attım.
Peki, bu durum senin açından avantaj mı dezavantaj mı?
Milli Takım'da olmak, uluslararası maç yapmak çok büyük bir tecrübe. Bugün bu duruma geldiysem, milli maçlarda kazandığım tecrübenin ve orada öğrendiklerimin çok büyük katkısı olmuştur. Milli maçlarda karşılaştığınız takımlar, o ülkelerin yaş kategorilerindeki en üst düzey oyuncuları. Dolayısıyla bu maçlarda zorluklarla mücadele etmeye alışıyor ve giderek gelişiyorsunuz. Genelde kendimden büyüklerle oynadım ve başarılı olduğumu gördükçe özgüvenim de arttı.
Yaşına göre oldukça gelişmiş bir fiziğe sahipsin. Bunu neye borçlu olduğunu düşünüyorsun?
Beslenme çok önemli tabii. Ayrıca çocukluğumdan beri uyku düzenim iyidir. En geç saat 21'de uyurdum. Annem, babam bazen "Oğlum biraz daha otur" deseler de düzenimi bozmazdım. Ailece bir yerlere oturmaya gittiğimizde bile ortamdaki diğer çocuklar geç saatlere kadar otursa da ben saat 21.00'de bir kenara çekilir, uyurdum.
Bu bilinçli bir tercih miydi?
O zamanlar küçüktüm, belki böyle şeyler düşünmüyordum ama sonrasında kendi kendime bir şeylerin kararını verdim ve daha dikkatli davranmaya çalışıyorum. Sonuçta Milli Takımlarda oynuyorsunuz ve üstünüzdeki formanın hakkını vermeniz gerekiyor.
Beni Adriano'ya benzetiyorlar
Futbola başladığın dönemlerde bir idolün var mıydı?
İlk dönemlerimde son vuruşlarımdan ve stilimden dolayı beni İlhan Mansız'a benzetirlerdi. Son 1-2 sezondur ise fizik gücüm ve sert vuruşlarımdan dolayı Adriano'ya benzetiyorlar.
Adriano'nun bir de patlayıcı sürat özelliği var.
Evet, ben de öyle bir özelliğe sahibim. Patlama yapabiliyorum.
Pivot santrfor oynuyorsun, süratlisin ve gol vuruşların da iyi. İki ayağını da kullanabiliyor musun?
İki ayağımı da kullanıyorum ama solak olduğum için elbette sol ayağım daha iyi. Kafa toplarında da iyi sayılırım. Milli Takımlar kariyerimdeki ilk kafa golümü, ilk oynadığım maçta Belçika'ya karşı atmıştım.
Bu aşamaya gelene kadar çalıştığın antrenörlerden sana en fazla katkı yapanlar hangileri?
Bütün hocalarımın mutlaka üzerimde emeği vardır. Ancak 2 sene önce C Genç kategorisinde Türkiye Şampiyonu olmuştuk. O takımı çalıştıran Tuncay Mocan Hocamın bendeki yeri ayrıdır. 2 yıl birlikte çalıştık. O dönemde benimle birebir konuşmalarının ve antrenmanlarda üzerime düşerek bir şeyler öğretmesinin çok faydasını gördüm. Bugün milli takım oyuncusu olmamda çok büyük katkıları var.
Uzun bir yolum olduğunun farkındayım
Genç takımlarda çok yetenekli oyuncu var ama bu oyuncular genellikle beklenen sıçramayı yapamıyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsun?
Şu anda etrafımdaki herkes bu konuyu konuşuyor. Bana yapılan telkinler de "Milli Takımlara gidiyorsun ama daha yolun çok başındasın. Kat etmen gereken çok yol var. Ayakların asla yerden kesilmesin ve çalışmaların yoğunlaştır" şeklinde. Tabii bu tarz başarısızlık hikâyelerini çok duyuyoruz. Herkesin durumu kendine özeldir ancak ben bu olayın baş nedeninin oyuncunun kendisi olduğunu düşünüyorum. Genç oyuncular kendilerine dikkat etmez, çabuk oldum havasına girerse, bu onların ilerlemesine engel olabilir. Kendi açımdan baktığımda, Milli Takım oyuncusu olsam da henüz yolun çok başında olduğumun bilincindeyim. Daha çok uzun bir yol kat etmem ve çok çalışmam gerektiğini biliyorum.
Ligimizde genç oyunculara yeterince şans verildiğini düşünüyor musun?
Hayır. Gençlere şans tanıyan bazı antrenörler var ama geneli için bunu söyleyemeyiz. Yabancı oyunculara tanınan tolerans daha fazla. Gençlere biraz tahammül etseler, onlara biraz daha destek olsalar, ligimizde oynayan gençlerin sayısı çok daha fazla olabilir.
Gençlerbirliği sanırım bu konuda biraz daha şanslı bir kulüp.
Evet, bizim takımdaki gençlerin oranı diğer takımlara göre oldukça yüksek. A takımda altyapıdan yetişmiş birçok oyuncumuz var. Thomas Doll gençlere önem ve şans veren bir antrenör. Onun gibi birisinin takımın başında olması elbette biz genç oyuncular için şans.
Peki, Thomas Doll seninle ilgileniyor mu?
Henüz birebir konuşmamız olmadı ama altyapıdaki hocalarımızdan bilgi aldığını, sürekli diyalog halinde olduğunu biliyorum. Henüz A takımla antrenmana çıkma şansı bulamadım. Açıkçası bunu sürekli düşünüyorum. Ancak benim düşünmem pek bir şey değiştirmiyor. Bana düşen, elimden gelen her şeyi yaparak oraya çıkacağım günü beklemek.
Yıldız oyuncularla yaptığımız röportajlarda, arkadaşlarından daha fazla çalıştıkları ve özel antrenmanlar yaptıkları gerçeğiyle karşılaştık. Senin de bu tarz çalışmaların var mı?
Mutlaka var. Bu tarz çalışmaları hem kulüpte hem de Milli Takımlarda yapıyoruz. Bu aslında çok da kolay değil. Ama eğer antrenmandan sonra kendimi dinç hissediyorsam ekstra çalışmalar yaparım. Özellikle sık sık dayanıklılık ve şut çalışması yapmaya gayret ediyorum. Eğer takımın antrenmanı akşamsa, sabahları mutlaka kendi özel antrenmanımı yapıyorum. Bu çalışmaların faydasını da çok net biçimde görebiliyorum.
Bu antrenmanları yapman için seni yönlendiren, program hazırlayan birisi var mı?
Şu anda A2 takımında birlikte çalıştığımız Tansel Hocam bu konuda bize çok yardımcı oluyor. Takım antrenmanları saat 17.00'de yapılıyor. Ama ayrıca çalışmak isteyen arkadaşlar için hocamız sabah saatlerinde gelerek bize antrenman yaptırıyor. A2'ye geçtiğimden beri bu tarz çalışma yapma imkânını daha çok buldum.
İnternet başında ismimi bekledim
İki yılı aşkın bir süredir Milli Takımların formasını giyiyorsun. Milli Takım oyuncusu olmak sana ne hissettiriyor?
2008 yılından beri Milli Takımlarda oynuyorum. Bu formayı giymek çok büyük bir onur. Tarif edilmesi zor hisler. İlk çağrıldığım dönemi ise hiç unutmuyorum. Ankara'da İç Anadolu Karması oluşturulmuştu. Ben de o karmanın bir oyuncusuydum ve diğer bölgelerden belirlenen takımlarla maçlar yaptık. Bu maçlarda seçilen oyuncularla 40 kişilik bir U15 kampına girdik. Bu kamptan sonra İrlanda'da düzenlenecek özel turnuvaya katılacak kadro belirlenecekti. O dönemde kadroya çağırılıp çağırılmayacağım merakıyla boş zamanlarımın tamamını TFF'nin internet sitesini takip ederek geçiriyordum. Kadro açıklandığında ismimi gördüğümde nasıl mutlu olduğumu anlatamam.
Milli Takımlardaki ilk maçını hatırlıyor musun?
İlk milli maçımı İrlanda'daki turnuvada Belçika'ya karşı oynamıştım. Zaten o turnuvayı şampiyon olarak tamamlamıştık. Ben de ilk maça ilk 11'de çıktım ve duran toptan gelen bir orta sonrası kafayla gol attım. Golü attıktan sonra dünya durdu sanki. Herkes bana bakıyordu. İnanılmaz bir duyguydu.
U17 Takımındaki yeni antrenörünüz Abdullah Ercan. Yakın geçmişin yıldız oyuncularından birisiyle çalışmak seni nasıl etkiliyor?
Takım olarak ne kadar başarı olmak istiyorsak, Abdullah Hocanın bunu bizden çok daha fazla istediğini görüyoruz, hissediyoruz. Bu duygu bizi olumlu etkiliyor. İdmandaki duruşu, bizimle takım halinde ve birebir yaptığı konuşmalar çok güzel. Kendisi de yıllar önce bizim şu an yaşadıklarımızı yaşamış. O dönemde kazandığı tecrübeleri bize aktarıyor. Bizim ne hissettiğimizi anlıyor, ne düşündüğümüzü tahmin ediyor ve ona göre yönlendiriyor. Kendisiyle çok rahat iletişim kurabiliyoruz.
Kariyer planlamana gelirsek, kısa ve uzun vadede hangi noktalara ulaşmak istiyorsun?
İlk hedefim Gençlerbirliği A takımına çıkmak. Orada bir şeyleri gösterdikten sonra yurtdışında futbol oynamak istiyorum.
İstanbul'a uğramadan direkt yurtdışı mı?
O düzeyde bir oyuncu olabilirsem direkt Avrupa'ya gitmek isterim.
Hayalini kurduğun bir lig, bir takım var mı?
İngiltere ya da İspanya'da oynamak isterim. İngiltere'de Manchester United, İspanya'da ise Barcelona.
Yurtdışına giden birçok oyuncumuzun kısa sürede geri döndüğünü gördük. Sanırım bu biraz da beyin olarak hazırlıksız olmaktan ve lisan bilmemekten kaynaklanıyordu. Sen bu anlamda kendini hazır hissediyor musun?
Şu anda hazır olduğumu söyleyemem. Ama kariyer planlamamı hayata geçirmeye başladığım anda bunun da çalışmalarını hızlandıracağım. Dediğiniz gibi yabancı dil çok önemli. Öğrenmeyi de istiyorum ve bununla ilgili çalışmalara başladım.
Genç Milli Takım kamplarında oyunculara İngilizce kursları da veriliyor. Bu kursların faydasını görüyor musunuz?
Evet, mükemmel bir uygulama. Maç içerisinde hakemlerle, rakip oyuncularla gireceğimiz diyaloglara yönelik ders alıyoruz.
Peki, dil problemine hallettin diyelim. 1-2 yıl içinde böyle de bir teklif geldi. Tek başına oralarda ayakta durabilecek kişilik özelliğin olduğunu düşünüyor musun?
Tek başıma yabancı bir ülkede yaşayabilecek gücü kendimde görüyorum. Pek sıkıntı çekeceğimi düşünmüyorum.
Bir yandan futbol oynarken eğitimini de sürdürüyor musun?
Eğitimim devam ediyor. Şu anda lise 3. sınıfa gidiyorum. Futbolla okulu bir arada götürmek pek kolay olmuyor. Mesela şimdi okulda olmam lâzım ama Milli Takım kampındayım. Ancak eğitimimi sürdürme konusunda kararlıyım. Üniversitede okumak istiyorum. Milli Takım oyuncusu olduğum için BESYO'lara girişimizde sağlanan kolaylıktan faydalanmak amacındayım.
Şu anda takımın kaptanısın. Kaptanlık ne gibi özellikler gerektiriyor?
Kaptan olmak en başta her şeyinizle takım arkadaşlarınıza örnek olmayı gerektiriyor. Diğer oyuncular kaptana baktığında, "O çalışıyor, benim de çalışmam lâzım, kaptan şöyle davranıyor, benim de öyle davranmam lâzım" demeli. Kaptanlık cidden sorumluluk isteyen ve örnek davranışlar sergilemenizi gerektiren bir iş. Bu arada Milli Takımda kaptan olmak insana mutluluk ve gurur veriyor.
Top toplarken golcüleri izliyordum
Genç Milli Takımlarda oynayan üst gruplara baktığında hangi golcülerin sıçrama yapabileceğini düşünüyorsun?
U19 Milli Takımı'nın kaptanı olan Bursasporlu Muhammet Demir'i beğeniyorum. Son vuruşları çok başarılı. Ümit Milli Takım'da bizim kulüpten Mustafa Pektemek ağabey var. Zaten top toplayıcılık yaptığım zamanlarda onu ve Kahe'yi özellikle takip ediyordum. Top toplayıcı olarak kenarda maçı izlemek, bazı şeyleri görmek ve öğrenmek açısından çok yararlı oluyordu. Maçı tribünden izlemekten çok farklı. Kenarda işimi yaparken santrforlara özellikle dikkat kesiliyordum. Mesela Kahe, sırtı dönük oynayan bir oyuncu olduğu için kuvveti ön plana çıkıyor. Topu saklamasını iyi biliyor. Onu izleyerek bu özelliklerini gözlemliyor ve daha sonra gördüklerimi uygulamaya çalışıyorum. Mustafa ağabey ise Kahe'ye göre daha hareketli ve mücadele gücü yüksek. Onun da bu özelliklerini nasıl kullandığını gözlemleyerek kendimi geliştirmeye uğraşıyorum.
A Milli Takım'da oynamayı hayal ediyor musun?
Şu an zaten hayalini kurduğum tek şey o zaten. Hep U15 Milli Takımı'nda attığım o ilk gol ve sonrasında yaşadığım mutluluk geliyor aklıma. Bir de bunu A Milli Takım'da yaptığımı düşünüyorum. O taraftarın önünde oynayıp gol atamanın hayalini kurmak bile beni inanılmaz heyecanlandırıyor.
Bu sezon başında profesyonel sözleşme imzaladın ve para kazanmaya da başladın. Kazandığın parayla ailene bir katkın oldu mu?
Öyle çok para kazandığım söylenemez. Aileme ise henüz pek katkım olmadı ama ileride onlar için yapmak istediğim çok şey var.
Okul ve futbol dışındaki hayatında neler var?
Boş zamanlarımı genelde dinlenerek geçiriyorum. Müzikle aram iyidir. Sinemaya giderim ve alışveriş yapmayı severim. Özellikle alışveriş işi biraz hastalık gibi oldu bende.
Kitaplarla aran nasıl?
Son zamanlarda kitap okumaya biraz daha eğildiğimi söyleyebilirim. Polisiye ve sürükleyici kitaplar okuyorum.