Yetiştirdiği golcülerle ön plana çıkan Bursaspor altyapısında üç sezonda attığı 85 golle ön plana çıktı. Evinden çıkmayan bir çocukluk geçirirken oyun konsolunda başladığı sanal golcülüğü, 12 yaşından sonra futbol sahalarında gerçeğe dönüştürdüğünü anlatıyor.
Röportaj: Rasim Artagan / TamSaha
Seni yakından tanıyalım ve çocukluk yıllarından başlayalım istersen. Bize nasıl bir çocukluk geçirdiğini anlatır mısın?
16 Nisan 2001 Bursa doğumluyum. Çocukluğum çok iyi geçti diyemem. Biraz sıkıcıydı. Üzerimdeki aile baskısı çok fazlaydı. Dışarı çıkmama izin vermiyorlardı. Ev çocuğu gibiydim. Sonra futbola başlayınca biraz daha açılmaya başladım. Takım arkadaşlarımla Bursa dışı kamplara, turnuvalara gitmeye başladım. Bu sayede daha çok açıldım.
Peki, bu baskının sebebi neydi? Acaba yaşadığınız semtle alâkalı mıydı?
Semtimizle alâkalı değil aslında. Bursa'nın güzel bir semtinde, Merinos'ta yaşıyorum. Kötü bir yer değil ama ailemin üzerinde, "Ya bir şey olursa çocuğa" korkusu vardı.
Tek çocuk musun?
Hayır değilim. Bir de kız kardeşim var. O zamanlar kendisi küçüktü, ben de mecburen evdeydim. Küçük olduğum için çıkamıyordum dışarı…
Aileni tanıyabilir miyiz? Baban ve annen ne işle meşgul?
Babam aşçı… İki tane lokantamız var. Annem de özel sektörde çalışıyor. Kız kardeşim 2005 doğumlu.
Yemeklerle aran nasıl? Baban hangi yemekleri güzel yapar?
Yemeklerle aram çok iyi. Babamın kötü yaptığı yemek yoktur. İskenderi, pideli köfteyi ve tatlıları çok iyi yapar. Yemeden durabilmek mümkün değildi, sürekli yiyordum (gülüyor).
Öğrenim hayatından bahsedebilir misin? Hangi okulda okuyorsun ve nasıl bir okul hayatı planlıyorsun?
Anaokuluna Emine Hasan Özata İlköğretim Okulu'nda başlamıştım. Bir sene anaokuluna gittim. 5. sınıfa kadar yine o okulda devam ettim. Sonra futbola başlamıştım. Futbola başladığım takım beni başka bir okula gönderdi. Rahmiye Malcıoğlu Okulu'na gittim. Türkiye Şampiyonluğu yaşadık iki-üç kez. Başarılarımız vardı o okulda. Liseye geçince Spor Lisesi'ni tercih ettim. 1 sene orada okudum. Sakatlandım, çapraz bağ sakatlığı yaşadım. Sakatlanınca sınıfta kaldım çünkü okula gidememiştim. Bu sene de bir özel okula geçtim. Bu okul da bizim ikinci pilot okulumuz gibi. Diğer futbolcu arkadaşlarımızın hepsi burada.
Öğrenim hayatına devam etmek istiyor musun? Senin yaşındaki oyuncuların karşısına hep "Ya okul, ya spor" tercihi zorunlu olarak çıkıyor. Senin de karşına bu ayrım çıktı mı?
Evet, kesinlikle çıktı. Üniversiteye kadar böyle devam edeceğiz. Şu an bizim okulumuz çok iyi. Derslerimiz de iyi, hocalarımız da çok iyi. Sıkıntı yaşadığımız yerlerde onlar devreye giriyor. Şu an problemim yok. Ama okulumdan dolayı futbola daha çok önem veriyorum. Bu sebeple futbolu seçtim. Futbolculuk hayatım bitince antrenörlük istiyorum, beden eğitimi öğretmenliği istiyorum. Ama şu an bunu hayata geçirecek bir durum yok. Futbol hayatım bitince buna karar vereceğim.
Çocukluk yıllarına geri döndüğümüz zaman futbolla ne zaman tanıştın? Evden çıkamayan bir çocuk bugün nasıl Millî Takım'a kadar yükseldi?
Bizim bir karşı komşumuz vardı. Futbol okuluna gidiyordu. Bize hep anlatırdı evimize geldiğinde… "Futbol okuluna gidiyorum, çok zevkli" diyordu. Ben de dışarı çıkamadığım için sokakta bile top oynayamıyordum. Sonra annemlerden beni futbol okuluna yazdırmalarını istedim. Onlar da beni Bursaspor'un futbol okuluna yazdırdı. 9 ay devam ettim. Sonra annemler, "Yeter bu kadar" dediler ve beni bir daha göndermeyeceklerini söylediler. 12 yaşındaydım o zaman… Sonra yaz dönemi için hocalar ailemi çağırdı. "Bu çocuk çok yetenekli. Mutlaka okula yazdırın" dediler. Sonra seçmeler oldu ve seçildim. Futbola da böyle başlamış oldum.
Hocaların aslında seni kurtarmış oldu anladığım kadarıyla…
Evet, kesinlikle öyle oldu. Hakan Cenkçiler en değerli hocamdır. Ailemle görüştü ve izin almamı sağladı.
Bursaspor'da nasıl bir eğitim aldın? Altyapı hakkında bize biraz bilgi verir misin?
Altyapı sistemimiz çok iyi. Hocalarımız çok ilgi gösteriyor bize. Antrenman sahalarımız olsun, antrenman malzemelerimiz olsun hepsi çok iyi. Hocalardan malzemecilere kadar herkes bize büyük ilgi gösteriyor. Her problemimizi paylaşabiliyoruz. Bir sıkıntımız olmuyor. Herkes bize evladı gibi bakıyor. Antrenmanlarda eksiklerimizin üstünde çok duruyorlar. Düzeltmeye çalışıyorlar bizi. O yüzden harika bir altyapımız var. Bu sene ciddi bir değişiklik olacak sanırım. Yeni bir koordinatörümüz geldi. Faruk Korkmaz Hocamız birçok şeyi değiştirecek. 2013'te de beraberdik. İnşallah kendisiyle daha da iyi bir altyapı sistemimiz olur.
Bursaspor'un tarihine baktığımız zaman altyapısından birçok başarılı oyuncu çıkardığını görüyoruz. Ancak özel bir durum daha var ki Bursaspor çok önemli golcüleri yetiştiren kulüplerimizden bir tanesi… Son olarak Enes Ünal, Kubilay Kanatsızkuş gibi örnekler var önünde. Şimdi de sen varsın… Gelecek vadediyorsun. Forvet mevkiine geçiş sürecini bize anlatır mısın?
Oyun konsollarında FIFA ya da PES oynarken ben hep golcüleri seçiyordum. Çünkü gol atmayı çok seviyordum. O zamanlar küçüktüm tabiî. Drogba filan vardı. Onları izliyordum ve onlar gibi olmak istiyordum. Sonra futbol okuluna başladığım zaman hocam bana, "Hangi mevkide oynamak istersin?" diye sordu. O zamanlar çok bilmiyordum mevkileri. "Gol atmak istiyorum" deyince bana, "Geç ileri o zaman" dedi. İlerde oynayınca da çok zevkli geldi. Gol atıyordum. Ama tabiî o zamanlar bugünkü kadar iyi değildim. Gol atmaya devam ettikçe de arkası geldi. Bir anlamda golcülüğüm oyun konsolundan gelme diyebiliriz.
Akademi Ligleri'nde oynadığın günlerden bugüne kadar baktığımızda 85 gol atmış bir oyuncu olarak karşımızdasın. Bu rakamlar çok dikkat çekici ancak çok genç bir oyuncu olmana rağmen özeleştiri yaptığında kendinde gördüğün ve "Bunu da geliştirmem lâzım" dediğin eksiklerin var mı?
Oyun içinde sinirleniyorum… Çok hâkim olamıyorum kendime. Bu konuda kendimi geliştirmem lâzım. Sinirlerimi kontrol edemezsem kötü olabilir. Futbol açısından baktığım zaman araya koşularım ön plana çıkmalı. Bunları geliştirmeliyim. Sol ayağımı da biraz daha geliştirmem gerekiyor. Sağ ayağım daha iyi çünkü…
Seninle birlikte futbola başlayan birçok arkadaşın senin ulaştığın noktaya gelemedi. Sense birçok zorluğu aşarak bugün Genç Millî Takımlarımızda forma giyiyorsun. Geriye baktığın zaman arkadaşlarından neyi farklı yaptığını düşünüyorsun?
Antrenman performansı bence en önemli etkenlerden birisi. Hırsım, isteğim vardı. Kendimi geliştiriyordum hep. Daha çok çalışmak istiyordum. Çalıştım ve buralara kadar geldim. Diğer arkadaşlarım da futbolu bırakmadı ve devam ediyorlar. İnşallah onlar da iyi yerlere gelirler. Antrenman performansım maçlara da yansıdı. Maçlarla beraber buralara kadar geldi.
U14, U15 ve U16 Millî Takımlarında pek çok kez millî oldun. Teknik Direktör Mehmet Hacıoğlu tarafından ilk kez U17 Milli Takımı'na seçildin. Bu ay Avrupa Şampiyonası Eleme Turu'nda Çek Cumhuriyeti'nde Çek Cumhuriyeti, İsrail ve Ermenistan'la aynı grupta maçlara çıkacağız. Bu zorlu karşılaşmalar için ne düşünüyorsun?
Avrupa Şampiyonası elemeleri zor geçecek. Bizimle birlikte diğer takımlar da bir yaş daha büyüdü. Önceki senelere göre daha zor geçecek. Futbol anlayışları da değişti. Büyüdükçe zorlaşıyor. Onlardan iyi bir takım olduğumuzu düşünüyorum. Diğer yaş gruplarındaki millî takımlara oranla U17 arasında çok büyük bir fark göremiyorum. Zaten arkadaşlarımla hep beraberdik. Kulüplerden de tanışıyoruz. Futbol dışı hayatımızda da arada sırada beraber oluyorduk. Şu an bir fark göremiyorum. Sahaya çıkmadan belli olmaz tabiî.
Millî Takım düzeyinde böylesine büyük turnuvalarda forma giymek seni nasıl motive ediyor?
Böylesi büyük turnuvalarda başarılı olursam, kulübümde de başarılı olacağıma inanıyorum. Kulübümde profesyonel olmayı hedefliyorum. İnşallah başarılı olursam o profesyonellik de gelecektir ardından. Oradaki başarılarım başka turnuvalarda da devam ederse inşallah kulübümden başka bir Avrupa kulübüne transfer olabilirim…
Daha önce Enes Ünal'ı araştırırken görmüştüm. Millî Takım kariyeri inanılmaz. Neredeyse her maçta golü var. Enes de senin yolundan geldi ve bugün çok büyük başarılara imza atıyor. Bu durum seni nasıl motive ediyor?
Enes ağabey benim örnek aldığım oyunculardan biri. Özel hayatıyla olsun, futbolculuğuyla olsun gerçekten karakteri çok düzgün. Ben sakatlandığımda da yanıma gelmişti zaten. İnsanlığını da futbolunu da çok beğeniyorum. Son vuruşları, topu koruması muhteşem. Örnek alıyorum kendisini…
Sakatlıkları ne zaman yaşadın?
13 yaşında çapraz bağlarım koptu. 6 ay futbol oynamadım. Ardından 15 yaşında bir kez daha koptu. Ameliyat oldum. Toparladım ve devam ediyorum şu an…
Ağır sakatlıklar da yaşamış bir oyuncu olarak bu durum seni nasıl etkiledi?
Çok kötü etkiledi. İki sakatlık da 6 ay sürdü. Hayatımın en kötü zamanlarıydı. Psikolojik olarak, ruhsal olarak çok bozulmuştum. Üzüntü vardı baya. "Nasıl döneceğim, nasıl toparlayacağım?" düşüncesi vardı. Bu düşünceler beynimi parçalıyordu. Bunları düşünmekten geceleri uyuyamıyordum. Kulüp doktorları çok özen gösteriyordu bana. Onların ve salonda çalıştığım hocalarımın ilgisiyle birlikte düzeldi bacaklarım. Şu an çok iyiyim.
İki ağır sakatlıktan sonra bugün U17 Millî Takımındasın. Başarmışsın, üstüne koymuşsun, tekrar yukarı çıkmışsın… Bu durumun seni daha da güçlendirmiş olması gerekiyor…
Kesinlikle motive ediyor. Aslında bana da biraz garip geliyor. İki büyük sakatlığın üzerine böyle devam etmek hem değişik hem de motive edici bir durum.
Kariyer basamaklarının daha çok başındasın. İleriye baktığında kendini nerede görmek istiyorsun? Hedeflerin neler?
İlk hedefim Bursaspor'da A takıma çıkmak ve devamlı oyuncu olmak. Ondan sonraki hedefim İngiltere Ligi'nde oynamak. Orada da devamlı oyuncu olmak istiyorum. A Millî Takım'da da 9 numaralı formaya sahip olmak istiyorum. Hedeflerim bunlar…
Ay-yıldızı Genç Millî Takımlarda göğsünde taşıyan bir oyuncu olarak, A Millî Takım hakkında neler düşünüyorsun? Bu büyük hayale ulaşmak için ekstra çalışmalar yapıyor musun?
Bu hayale ulaşmak için kulübümde her idmandan sonra ekstra çalışıyorum. Gol vuruşu, kafa vuruşu, ayak içi pas, ayak dışı pas çalışıyorum. Uzun pas ve ters ayak pas çalışıyorum. Geliştirmeye çalışıyorum kendimi. Bazen salona giriyorum ve kuvvet çalışması yapıyorum. Yeni hocamız geldi. Lokman Yıldız Hocamla kondisyon çalışıyoruz. Sağ olsun bize çok iyi bakıyor. Özelliklerimizi daha iyiye ulaştırmak için çok çalışıyor. Kendimi geliştirmeye uğraşıyorum çünkü A takım oyuncusu olmak kolay değil.
Futbol dünyası bugüne kadar silinip giden sayısız genç yetenek gördü. Sen de Türk futbolunun gözbebeği genç yeteneklerinden birisin. Böyle bir tehlike genç ve tecrübesiz oyuncuların yanı başında duruyor. Bu tehlikeden nasıl koruyorsun kendini?
Bu tehlikelerin farkındayım. Bunu her gün idmandan önce ve sonra düşünüyorum zaten. Gece yatmadan önce ileriki futbol yaşantımı düşünüyorum. Önümdeki olumsuz örnekleri inceliyorum. Onların yaşam tarzlarını biliyorum. Hatta birisiyle konuşmuşluğum da var. Onun yaptığı hataları yapmamaya çalışıyorum. Kulüpten giden birkaç oyuncuda da bu yanlışları gördüm. Bunlara çok dikkat ediyorum artık.
Her genç oyuncunun kendisine örnek aldığı isimler vardır. Semih Yıldız kendisine kimleri, hangi özellikleri sebebiyle örnek alıyor?
İlk önce Diego Costa'yı kendime örnek alıyorum, çünkü oyun stilini kendime benzetiyorum. Gol vuruşlarımız bence benziyor. Biraz hırslı. O da sinirli benim gibi… O yönlerini benzetiyorum. Onun dışında da Luis Suarez'i örnek alıyorum.
İkisi de sinirli oyuncular… Peki, senin kırmızı kart görmüşlüğün var mı?
Bir kere olmuştu. O da hakem hatasıydı… Sarı kartım bile yoktu. Maçın sonunda ellerimi açtım diye kırmızı kart gördüm. Saha içi biraz farklı oluyor malûm. Stres oluyor…
Boş zamanlarını nasıl değerlendiriyorsun? Hobilerin neler?
Bursa'da evden çok çıkmıyorum yine… Takım arkadaşlarımla geziyorum. Zaten idmanların yorgunluğundan çıkmaya halimiz kalmıyor. Hafta sonu geziyorum sadece… Evde olduğum sürece oyuncuları izliyorum. FIFA oynamaya devam ediyorum. Zaten arkadaşlarımızla buluştuğumuzda da konuştuğumuz konu genelde futbol oluyor. Kendimizi nasıl geliştiririz, bunun üzerine konuşuyoruz.
Bugün Genç Millî Takımlardasın, Bursaspor'da yoluna devam ediyorsun. Ailen bu duruma ne diyor?
Onlar için garip bir durum. Sakatlıklardan sonra onlar benden ümidini kesmişti. "Bir daha olmaz, toparlayamazsın" diyorlardı. Ben ümidimi kesmedim onlar gibi. Şu an bu durum onlara da garip geliyor. Ama seviniyorlar da tabiî ki. Sevindiklerini gözlerinden, yüzlerinden anlıyorum.
Kardeşinle aran nasıl? Senin maçlarına geliyor mu?
Aram çok iyi onunla. Hediyeler alıyorum ona. Maçlarıma geliyor, izliyor beni. Hatta annem, babam, anneannemler gelip beni izliyor.