Futbol tarihi, bize birçok temel düzen ve oyun şeklinin icat edildiğini, geliştirildiğini, mükemmelleştirildiğini, kullanışsız hale geldiğini ya da yeniden yorumlanarak hayata döndürüldüğünü göstermiştir.
Teknik kadrolar, oyuncular ve taraftarlar arasında hangi taktik ve takım formasyonunun en başarılı olduğu konusunda yıllardır ateşli tartışmalar yaşanıyor. Bu anlayışın Avrupa ve dünya futbolunda nasıl geliştiğini takip ve analiz etmek çok önemlidir.
Formasyonların Taktiksel Karşılaştırması
Muhsin Ertuğral
TFF Milli Takım Uluslararası Teknik Danışmanı
Yaygın taktik oluşumlar arasında 4-4-2, 4-2-3-1, 4-1-4-1, 4-3-3 veya şu anda revaçta olan 3-4-3 ve 3-5-2 oluşumları bulunuyor.
Halen popülaritesini koruyan üçlü savunma, özellikle Almanya, İtalya ve İngiltere'de öne çıkarken, Bundesliga ve Serie A'daki başarılı olan takımlar şu anda 3-4-3 dizilişini kullanıyor.
Ünlü İtalyan teknik adam Arrigo Sacchi, üçlü savunma hakkında bir zamanlar şöyle demişti: "Futbol bir atak oyunudur. Bu yüzden, bazı takımların ofansif bir bakış açısı gerektiren üçlü savunma sistemini tercih etmeleri pozitif bir durum."
Ajax, 90'larda uyguladığı temel sistemin parçası olan üçlü savunma hattı ile büyük başarılar elde etmişti.
Güney Afrika'da düzenlenen 2010 FIFA Dünya Kupası'nda Şili'yi yöneten Marcelo Bielsa üçlü savunmayı denemişti. Şili, o turnuvada temel olarak 3-5-2 dizilişi ile oynamıştı. Brezilya'ya elenmesine rağmen, Şili'nin güçlü oyun tarzı birçok teknik adamın dikkatini çekmişti.
Aynı şekilde Juventus'un eski teknik direktörü Antonio Conte de aynı tertibi kullanarak Serie A'da 49 maçlık bir yenilmezlik serisi elde etmişti.
Birçok takım dörtlü hat dizilişi ile oynamasına rağmen, 2014 FIFA Dünya Kupası ile birlikte üçlü savunma hattına yeniden bir dönüş yapıldığını ve bunda da başarı sağlandığını gördük.
2018 FIFA Dünya Kupası'nda Belçika
Belçika Millî Takımı'nın 2018 FIFA Dünya Kupası'nda maçtan maça değişiklikler yaptığına şahit olduk. Kenar oyuncularının üçlü savunma hattı formasyonunda, pek alışık olmadıkları, kullandıkları ayaklara ters kulvarda konumlandırıldıklarını gözlemledik. Belçika, o turnuvada üçüncü oldu.
Konu üzerinde yapılan akademik çalışmalar
Futboldaki oyun davranışını hangi faktörlerin etkilediği ve farklı taktik oluşumların etkinliği hakkındaki soruları ele almak için deneysel bir yaklaşım gereklidir.
Burada, farklı oluşumların (yani 4-2-3-1'e karşı 3-5-2) performans analizi ve teori tabanlı modeller ile araştırmaların geliştirilmesini/onaylanmasını sağlamak için konum bazlı veriler kullanılarak deneysel bir çalışma tasarımı sunulmaktadır.
Ayrıca elit futbolda 'Büyük Veri Yaklaşımı' ile performans analizi arasındaki muhtemel bağlantılar da araştırılmaktadır.
Örneğin Köln Spor Akademisi'nce yapılan, Brezilyalı profesyonel futbolcuların kullanıldığı bir araştırmada Küresel Konumlandırma Sistemi (GPS) ile ulusal ligde oynanan 48 maçta 4-3-3 ve 4-4-2 formasyonları arasındaki farklar karşılaştırıldı.
Bir teknik direktörün alması gereken en önemli taktik kararlardan biri, maçın farklı aşamalarında, takımın veya formasyonun mekânsal yapılanmasını belirlemektir.
Profesyonel futbol maçlarında takım formasyonlarını dinamik olarak ölçmek, sınıflandırmak ve incelemek için yine Köln Spor Akademisi'nce diğer bir çalışma hazırlandı.
Çalışmadaki formasyon şablonları, Bayes Teoremi'ne dayanan seçim kriterleri ile birlikte yeni formasyon gözlemlerini sınıflandırmak ve her maçın taktik özetlerini üretmek için kullanıldı. Her takımın tercih ettiği saldırı ve savunma oluşumları belirlendi. Teknik direktörlerin maçlar sırasında önemli olaylara taktiksel olarak nasıl tepki verdikleri incelendi.
Son olarak, formasyon seçimlerinin oyun stili ile nasıl ilişkili olduğu ve metodolojimizin diğer potansiyel uygulamaları tartışıldı.
SONUÇLAR - Fiziksel Etkiler
• Taktiklerin oyuncunun fiziksel performansı üzerine etkisi
4-4-2 , 4-3-3 ve 4-5-1 dizilişi ile oynayan takımlar arasında toplam koşu mesafelerinde büyük ve ayırt edici farklılıklar bulunamadı.
4-5-1 dizilişi ile oynayan takım oyuncularının daha az sayıda yüksek hızlı koşular yaptıklarını söyleyebiliriz.
4-5-1 daha savunma ağırlıklı bir diziliş olarak görünebilir (İki pivotlu orta saha nedeniyle).
4-3-3 dizilişini kullanan takımların 4-4-2 ve 4-5-1 dizilişi ile oynayan takımlara göre %30'lara varan oranlarda daha fazla yüksek şiddetli koşular yaptığı görüldü.
4-3-3 formasyonuna nazaran, 4-4-2 formasyonu ile daha yüksek mesafeler kat edildiği, maksimum ve ortalama koşu hızı ile yüksek yoğunluklu aktivite sıklığının arttığı gözlendi.
Araştırmada ne yazık ki sadece atak formasyonu ele alınmış, rakip takımın oluşumu ise dikkate alınmamıştır.
İngiltere'deki akademik çalışma
İngiltere'de yapılan bir başka akademik araştırma, Premier Lig'deki 70 maçta 4-4-2 defansif formasyonuna karşı mücadele eden takımları konu etti.
Farklı koşu hızlarının ve farklı topu geri kazanma pozisyonlarının sonuçlar üzerine etki etmesine rağmen, kat edilen mesafeler bakımından büyük bir fark yaratmadığı görüldü.
4-4-2 formasyonunda oynayan savunma oyuncuları, 4-3-3 veya 4-5-1 formasyonunda oynayanlara göre daha büyük mesafeler kat etti.
4-5-1 ve 4-3-3 formasyonu kullanan takımlar ise 4-4-2 formasyonlu takımlara göre daha fazla pas yaptı.
Sıklıkla kullanılan takım formasyonlarının (4-4-2, 4-3-3, 3-5-2, 3-4-3, 4-2-3-1) GPS verileri incelendi. 21 referans ekip, 4-3-3 veya 4-5-1 formasyonu kullanırken, 4-4-2'deki örtülü mesafelerin 4-2-3-1'e göre daha kısa olduğu ve genel olarak, 3-5-2 formasyonunun en büyük fizyolojik zorlukları taşıdığı ortaya çıktı.
Ligue 1'deki 45 maçın analizi
Başka bir çalışmada da formasyon etkilerini incelemek için Fransa 1. Ligi'ndeki 45 maçtaki video izleme verilerinden faydalanıldı.
Bu araştırmada da şu sonuçlar elde edildi:
1) Referans ekip 4-3-3 veya 4-5-1 oynadığında, diğer formasyonlara kıyasla 4-4-2 karşısında daha fazla pas ve daha fazla dokunuş yaptığı görüldü.
2) 4-2-3-1'e karşı oynarken daha fazla mücadele ve daha fazla hava düellosu sıklığı gözlendi.
Yüksek yoğunluklu çalışmanın analizi de 4-4-2 ve 4-2-3-1 formasyonları arasındaki farklılıkları gösterdi. Ancak, bazı bulguların çelişkili olduğu ortaya çıktı. Bunda bir dereceye kadar çalışmalarda değişen rakip oluşumları ve beceri seviyelerinin etkisinin bulunduğu söylenebilir.
Ancak çalışmaların hiçbiri, farklı oluşumların takımın taktik davranışı üzerindeki etkisini araştırmadı. Bu, genellikle bir formasyonu diğerine tercih etmek için gereken en önemli karar, kriterdir.
Bu nedenle, elit futbolda takım formasyonlarının etkileri, özellikle kontrollü deneysel tasarımların benimsenmesi üzerine daha fazla araştırma yapılması gerekmektedir.
Nagelsmann'ın sisteminde kenar oyuncuları
Şimdi RB Leipzig'i çalıştıran, daha önce de Hoffenheim'da görev yapan teknik direktör Julian Nagelsmann, 3-5-2 veya 4-3-3 formasyonlarını seçtiğinde kenar oyuncularını genelde değiştiriyordu. Kenar oyuncuların üçlü sistemde değişmesinin sebebi şuydu: Üçlü defans organizasyonlarında kenar oyuncuları, karşılaşmanın ilerleyen dakikalarında gerekli olan şiddetli koşuları yorgunluk nedeniyle yapamadıkları için son dakikalarda değiştiriliyorlardı. Çünkü bu oyuncuların 3-5-2 taktiğiyle 60 metre gibi bir seviyede oynamaları gerekecekti ve bunun için taze elemanlara ihtiyaç vardı.
Buradan hareketle, seçilen formasyonun oyuncu değişikliklerine büyük etki edeceğini söylemek hiç de yanlış olmaz.
3-5-2 formasyonunun 4-2-3-1 formasyonu ile karşılaştırması
3-5-2 formasyonunun geometrisi, daha geniş alanı örten 4-2-3-1 formasyonuna kıyasla daha uzun bir atak şekli önermektedir.
3-5-2 formasyonundaki ortalama geçiş davranışı, iki hücum oyuncusunun 4-2-3-1 formasyonuna kıyasla daha saldırgan olması sonucunu ortaya çıkartıyor.
Bu mantıksız gibi görünse de özellikle 3-5-2 formasyonunun orta sahadaki farklı yorumlarına atıfta bulunularak açıklanabilir.
3-5-2 formasyonundaki beş orta saha oyuncusu, bir defansif, iki hücum ve iki kanat olarak konumlandırıldığından, hücum sırasında orta saha 1-2-2 pozisyonunu alır.
Bu nedenle, orta saha oyuncularının ek hattının, derinliği artıracağı ve dolayısıyla 3-5-2 formasyonu için daha yüksek bir baskıya yol açacağı düşünülür.
3-5-2 formasyonundaki "Genişlik Başına Oyun Uzunluğu Oranı", 4-2-3-1 formasyonunu aşıyor. Bu da 3-5-2 atak formasyonu sırasında daha uzun bir oyuncu düzenlemesi olduğunu gösteriyor.
Buna ek olarak, varsayıldığı gibi 3-5-2 oluşumu, muhtemelen yoğun geçiş oyunu potansiyeli nedeniyle daha fazla 'Geçiş Verimliliğine' yol açıyor.
3-5-2 formasyonunun topun daha güçlü bir geçiş davranışını teşvik ettiği iddia edilebilir.
Geri üçlü "Pres" avantajları
3-4-3 ile pres uygulamak
Geri üçlü dizilişi içeren pres sistemleri, daha fazla oyuncuya yüksek alanlarda baskı kurabilme fırsatı sunar.
Yedi oyuncuyla, birinci ve ikinci pres çizgisinde, özellikle rakibin birinci bölge çıkışlarında sayısal avantaj sağlar.
Bir dizi sisteme karşı esnekliği vurgulanan 3-4-3 yapısı içinde görülebilen birçok pres tuzağı, varyasyonlar için de en uygun format olduğu gerçeğini gösterir.
- Geri üçlü ile pres avantajı -
3-4-3
3-4-3 şekli, rakibin birinci bölgesinde etkili bir şekilde baskı fırsatı bulma imkânları ve aynı zamanda yüksek başlangıç pozisyonlarında, daha fazla oyuncuyu ileriye çıkartarak, rakibin güçlenmesini önleme imkânı sağlar.
Bu oluşum içinde bir dizi pres tuzağı oluşabilir fakat bu tuzaklardan kaçınmak için de çözümler mevcuttur.
Bu nedenle, 3-4-3 ile baskı kurmanın bazı dinamiklerinin ve ayrıca sistemin avantajlarıyla dezavantajlarının neler olabileceğinin, oyuncu profilinin buna uygun olup olmadığının tartışılması gerekir.
Futbolda asimetrik veya atipik pozisyon oluşumu
Günümüz futbolunda en çok tartışılan konulardan biri de oyunun aşamalarının artık mevcut olmamasıdır.
Oyunun "hücum organizasyonu, savunma organizasyonu, hücum geçişi ve savunma geçişi" olarak ayrılan aşamalarının, takımın başarmaya çalıştığı belirli konumsal yapıların sürekli bir akışı olarak görülmesi gerekiyor.
Savunurken hücuma hazırlanmak, hücum ederken de savunmaya hazırlık önemlidir.
Bu nedenle, oyunu geleneksel dört aşamaya ayırmak, oyundaki karmaşıklığın bir kısmını gözden kaçırır.
Bazı oyuncular, takım arkadaşları farklı bir şey yaparken, oyunun belirli bir aşamasında olabilirler. Bu nedenle tüm takımı kolektif bir oyun aşamasına ayırmak zorlaşır.
Kolektif bir konumsal yapı oluşturmak adına oyuna bakış açısı, artık futbolcuların oyunun referans noktalarına göre düşünülmesini ve uygulanmasını gerektirmektedir. Bu da atipik veya asimetrik pozisyon oluşumuna neden olmaktadır.
Ne olup bittiğine bakılmaksızın, takım iyi bir yapıya ve topa yönelik şekle sahip olmaya çalışacaktır. Bu da her durumda ihtiyaç duyulan kararlılığı ve verimliliği sağlayacaktır.
Simetrik farklılıklar ve Hollanda örneği
Çoğu zaman teknik direktörler, mükemmel simetride bir diziliş gerçekleştirecek oyuncu tiplerine sahip olamazlar. Simetrik farklılıklara bir örneği Hollanda ile Almanya arasında oynanan karşılaşmadan verebiliriz.
Aşağıda yer alan şablonlarda; solda Hollanda'nın Almanya karşılaşmasında oyuna başladığı simetrik ve tipik 4-3-3 dizilişini, sağda ise oyun sırasında ortaya çıkan asimetrik/atipik dizilişi görüyoruz. Hollanda'nın ve Ajax'ın kullandığı bu oyun formatına "lopsided" yani "simetrisiz" adı da veriliyor.
Modern futbolda artık bunun gibi farklı oluşumları görüyoruz. Artık futbolu açıklayıp yorumlarken özellikle asimetrik ve atipik gelişmelere odaklanmak gerekiyor. Bunlar, alışılmadık veya benzerlerinden farklı olan organizasyon gelişmelerini ifade ediyor.
Yukarıda verdiğimiz örnekte Hollanda, sahanın belirli bir tarafında aşırı baskılar oluşturabilir ve bu baskılar rakibin belli bir zayıf alanını hedef almak için kullanılabilir.
Hollanda, bu şekilde değişik planları da denemeye çalışabilir. Mesela Denzel Dumfries'in yüksek konumlandırılması, Almanya'da Nico Schulz'u kademe için geride bırakabilir. Ayrıca, Schulz'un savunmada Thilo Kehrer'den daha az etkili olduğuna karar veren Hollanda, bunu Dumfries'in saldırı yeteneğiyle iyi bir şekilde eşleştirebilir.
Her iki durumda da sağ taraftaki asimetrik aşırı yük, maç sırasında Hollanda'nın ana hücum noktasını oluşturmuştu.
Atipik stratejilerin uygulayıcısı: Pep Guardiola
Pep Guardiola, teknik direktörlük kariyeri boyunca atipik stratejilerin en iyi uygulayıcılarından biri olarak öne çıkmıştır.
Guardiola, ilkelerine bağlı kalan teknik direktörlere en önemli örneklerden biri konumundadır. Aslında, ekiplerini kurma biçimi oldukça dinamiktir. Taktik düzenleri sahip olduğu futbolcu grubuna ve rakibe dayanmaktadır. Mevcut oyuncularından en iyi şekilde yararlanmak için sürekli olarak kadrosunu değiştirir. Dahası, sürekli olarak zayıf yönlerini iyileştirmeye çalışır.
Guardiola, güçlü yönlerini vurgulamak ve zayıf taraflarını iyileştirmek için genellikle asimetrik ve atipik oluşumlar veya düzenler kullanır. Bazen, simetriyi korurken yapıları tamamen değiştirir. Bunu, oyunda 4-3-3'ten 3-4-3'e geçiş yapıldığında Manchester City futbolcularında görebiliyoruz.
Pep diğer zamanlarda, ara sıra dengesiz oluşumlar kullanır. Bu eğilimin onun kariyeri boyunca devam ettiğini söylemek mümkündür.
Oyunun Karmaşıklığını Anlamak
Futbol oyunu doğal olarak kaotiktir. Her teknik adamın, oyunun sonucunu nasıl etkileyebileceğine dair bir stratejisi vardır.
Öngörülemezliği, öngörülebilirliğe getirmeye çalışan, farklı durumlara dayalı, bir dizi önceden belirlenmiş davranış oluşturulmaya çalışılır.
Bu nedenle Aristoteles'in "Bütün, parçaların toplamından daha fazla" ifadesi, futbol oyununu ve içerdiği karmaşıklık düzeyini anlamak için geçerlidir.