Futbolda Avrupa Şampiyonası finallerine üç kez katılan Türkiye, futsalda bu heyecanı ilk kez 2012 yılında yaşayacak. Zorlu bir parkuru geride bırakarak Avrupa'nın en iyi 12 takımı arasına giren Futsal Millî Takımı'nın Teknik Direktörü Ömer Kaner, 5 yıl içinde gelinen noktanın önemli bir başarı olduğunu belirtiyor. Finallerde zorlu rakiplerle mücadele edeceklerini söyleyen Kaner, okullara giren futsala profesyonel kulüplerin de eğilmesiyle Türkiye'nin daha iyi bir konuma geleceğine ve bu atılımın futbola da olumlu yansıyacağına inanıyor.
Röportaj: Koray Gürtaş
Türkiye futsalla 2007 yılında tanıştı. Aradan geçen yaklaşık 5 yıllık sürede geldiğimiz noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Bu tarihten önce aslında üniversitelerde salon futbolu oynanıyordu. Biz Federasyon bünyesinde futsala önce Millî Takımlar düzeyinde başladık. Rahmetli Gündüz Tekin Onay Hocamızla ilk konuştuğumuzda futsala Millî Takım düzeyinde başlayarak önce futsalı ülkemize yaymak ve sevdirmeyi amaçladık. İlk önce üniversitelerde, sonra da yurtdışında seçmeler yaparak Millî Takımı oluşturduk. Yeni kurulan o Millî Takım katıldığı ilk resmi eleme turnuvasında tur atlama başarısı gösterdi. Finlandiya'da düzenlenen ön eleme turunda Arnavutluk, Ermenistan ve Finlandiya ile mücadele ettik ve birinci olarak Elit Tur'a çıktık. Tabii Elit Tur'da aralarında İtalya'nın da bulunduğu güçlü rakiplerle karşılaştık. Hiç şansımız yoktu ve elendik. İlk senemizde bile bir başarı elde etmiş olduk. Daha sonra bu başarıyı ileriye götürebilmek için liglerin kurulmasına karar verildi. Üç sene önce de Efes Futsal Ligi kuruldu. İlk etapta 68 takımdan oluştu. Şu anda ise 128 takımdan oluşan bir ligimiz var. Biz bu ligi kurarken bir takım konulara dikkat etmemiz gerekiyordu. Bu nedenle seminerler verdik. Futsal çok farklı bir oyun, futsalı halı saha gibi oynamamamız gerekiyor. Futsal gibi oynamalıyız ki, dışarıda başarılı olalım. Ben de hem Belçika'da hem de İspanya'da seminerlere katıldım. İspanya bu işi Brezilya ile birlikte dünyada en iyi yapan ülkelerden. Genel olarak değerlendirirsek, ben ülkemizde futsalın çok iyi bir seviyeye geldiğini düşünüyorum. Beş senelik bir mazisi olan bir ülke, Avrupa Şampiyonası finallerine kalıyor, Avrupa'nın 12 ülkesi arasına giriyor ve Dünya Şampiyonası elemelerinde tur atlıyor.
Bu noktaya gelmemiz önemli bir başarı. Ama sıkıntılar da var. Bu konuyu biraz açabilir miyiz?
Artık Avrupa'nın güçlü ülkeleriyle başa baş oynayabiliyoruz. Tabi bizim zorluk çektiğimiz konulardan biri yurtdışında oynayan oyuncularımızın kamplara katılabilme durumları. Bu oyuncular orada hem futsal oynuyor hem de çalışıyor. Her kamp için işyerlerinden izin almak zorunda kalıyorlar. Bazen izin alabiliyor ama bazen de alamıyorlar. Dolayısıyla tam istediğimiz şekilde kadromuzu kuramıyoruz. Türkiye'de de futsalı istediğimiz düzeyde oynayan oyuncularımız az. Bu sayıyı arttırmak için de seçme kampları yapmalıyız.
Futsalın, futbola iyi bir altyapı teşkil ettiği bilinen bir gerçek. Özellikle Brezilya bu konuda çok başarılı. Ülke olarak biz de bu iki branş arasındaki ilişkiyi kurabilir miyiz?
Futsalın genç oyuncuların gelişimine inanılmaz bir katkısı olduğunu düşünüyorum. 15 yaş altı çocuklarımıza futsal oynatmamız gerekiyor. O zaman işte yetenekli çocukları büyük sahaya sürebiliriz. Daha sonra da büyük sahada başarılı olamazlarsa tekrardan futsala dönebiliyor ve spordan kopmuyorlar. Dünyanın en iyi futbolcuları, buna Fenerbahçeli Alex de dâhil, Ronaldinho, Robinho gibi bir çok oyuncu futsaldan gelme. Futsal oynamış olmaları onlar için çok önemli. Barcelona takımında altyapıdan çıkan oyuncuların önemli bir bölümü futsaldan gelme. Barcelonalı oyuncuların dar alanda nasıl paslaştıklarına dikkat ederseniz, futsalın oyunculara faydasını da görürsünüz. Futsalda önemli olan topu çabuk kaybetmemek, topa sahip olmak. Bunu yapabilmek için de hareketli olmak, rakipten kurtulmak ve kendinize alan yaratmak zorundasınız. Durarak oynadığınız zaman hiçbir şansınız olmuyor. Futsalın önemli taktik varyasyonları var.
Futsalın yaygınlaşması ve sevilmesinde lokomotif görevi üstlenebilecek profesyonel kulüplerimizi futsal takımları kurmaya teşvik edecek çalışmalar var mı?
Kulüplerle konuştuk. Meseleye ekonomik açıdan bakıyor ve futsala girmelerinin onlara ne kazandıracağını sorguluyorlar. Biz de onlara konuyu daha detaylı anlatmaya çalışıyoruz ve buna devam edeceğiz. Mesela kulüplerimizin çok geniş kadroları var, bu nedenle oynatamadıkları oyuncular oluyor. Ayrıca zaman zaman sakatlıktan yeni çıkan oyuncuları oluyor. Futsalın bu oyuncuları oynatmak açısından da faydası var. Bugün Barcelona'nın ve Real Madrid'in futsal takımları var. Hatta Avrupa'nın bir çok büyük kulübünün futsal takımı var. Bizim kulüplerimiz de futsal takımlarını kurarlarsa, ligimizde çok büyük bir rekabet olur ve bizim işimiz de kolaylaşır. Rekabet arttıkça başarılarımız da artar ve çok kısa bir zamanda dünyada çok önemli bir yere geliriz.
Altan Aksoy, Evren Nuri Turhan ve Murat Duman gibi Süper Lig deneyimi olan oyuncular da Millî Takım kadrosunda yer aldı. Altan oynamaya devam ediyor. Bu bilinen isimlerin futsal oynaması tanıtım anlamında etkili oldu mu? Bir de bu futbolcular oyuna kolay adapte olabildi mi?
Altan futsala çok yatkın bir oyuncu. Zaten büyük sahada oynadığı dönemlerden de biliyoruz ki, topa olan hâkimiyeti, yeteneği tartışılmaz. Ancak Altan'ın futsala adapte olması için ciddi bir zaman gerekti. Uzun süredir bizimle beraber olmasına rağmen yeni yeni oynamaya, yeterli süre almaya başladı. Ancak Altan'ın en büyük özelliği takımda ağabeylik rolünü çok iyi üstlenmesi. Bütün takımla kaynaşması ve herkesin ona saygı duyması beni çok mutlu ediyor. Evren ve Murat gibi çok değerli oyuncular da geldiler. Şunun altını bir kez daha çizmeliyim; futsal dışarıdan göründüğü gibi değil. Futbola göre çok farklı. Bu nedenle alışmak zor oluyor.
Okullar kuşkusuz her spor branşı için olduğu gibi futsal için de çok önemli bir kaynak. Bu alanda ne tür adımlar atıldı?
Futsal ülkemizde okullara girmiş durumda. İlki 2010 yılında yapılan Gençler Futsal Türkiye Birinciliği'ne 500 lise katılmıştı. Geçen sene Türkiye Futbol Federasyonu-Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik Spor Genel Müdürlüğü işbirliğiyle düzenlenen organizasyonda 1300 lise yer aldı. Bu artış gerçekten sevindirici.
Avrupa Şampiyonası'na dönersek... Türkiye finallere katılma hakkını zorlu bir mücadele sonunda elde etti. Bu süreci özetler misiniz?
Ön eleme turunu İzmir'de oynamamız bizim için büyük bir avantaj oldu. Moldova ve Karadağ sert takımlardı. İsviçre ise futsala yeni başlamasına rağmen bize çok ters gelmişti. Çünkü futsal gibi değil, halı sahada gibi oynadılar ve oyunumuzu bozdular. Zor da olsa grup birincisi olarak ikinci tura yükseldik. Ukrayna'da Macaristan, Belçika ve Avrupa Şampiyonluğu bulunan ev sahibi Ukrayna gibi çok güçlü takımlarla oynadık. İlk maçımızda zor da olsa Macaristan'ı 3-2 yendik. Bu galibiyet, turnuvaya kazanarak başlamak adına çok önemliydi. İkinci maçımızda Ukrayna bizi farklı yendi. Maç sırasında fark açılınca daha az oynayan oyuncularımızı oynattım. Çünkü Belçika ile oynayacağımız son maç bizim için çok önemliydi. Belçika'yı yenmemiz halinde puanımız 6 oluyordu ve bu bizim finallere kalmamız için yeterli olacaktı. Belçika'yı 3-2 yendik ve futsal tarihimizde ilk defa Avrupa Şampiyonası finallerine kaldık. Belçika maçımız çok heyecanlı olmuştu. Maçın bitimine 30 saniye kala gol yemiştik ve skor 2-2'ye gelmişti ama bitime 10 saniye kala attığımız golle kazanmayı bildik. Böylece final biletini aldık. Şampiyonadaki 12 ülke içinde 1. eleme turundan gelen tek takımın Türkiye olması önemli bir iş yaptığımızın da göstergesi.
Millî Takım'ın turnuvadaki şansını nasıl görüyorsunuz?
Avrupa Şampiyonası öncesinde kura çekimine gittik. Öncelikle Avrupalı futsala çok farklı bakıyor bizden. Futsal onlar için çok önemli. Organizasyon ve gösterilen ilgi çok iyiydi. Hatta kurayı Hırvatistan'ın eski millî takım oyuncusu Davor Suker çekti. Kurada herkesin bir isteği vardı; İtalya ve Rusya ile eşleşmemek. Tesadüf, ikisi de bize çıktı. Çok güçlü rakiplerle aynı gruba düştük. Tabii gerçekçi konuşmak gerekirse grubumuzdaki rakiplerimizin biri dünya üçüncüsü, diğeri de dünya beşincisi. Çok güçlü takımlar. Bir de kadrolarında Brezilya asıllı oyuncular var. Mesela İtalya'da 10 Brezilyalı oyuncu var. Hatta Rusya'da bile 3-4 Brezilyalı oynuyor. Dediğimiz gibi, bizim finallere katılmamız bile çok önemli bir başarı. Hele bir maç kazanabilirsek çok iyi olur. Zaten bir maç kazanmak bile tur atlamaya yeterli olabiliyor.
Türkiye finaller öncesi nasıl bir hazırlık süreci geçirecek?
Kısa bir süre önce Dünya Şampiyonası elemelerinde yer aldık. 13-18 Ocak tarihleri arasında ise Azerbaycan'da Ukrayna, Özbekistan ve ev sahibi Azerbaycan'ın katılacağı bir turnuva oynayacağız. Özbekistan, Asya ikincisi olan güçlü bir takım. Kuvvetli takımlarla karşılaşmamızın nedeni, finallerde oynayacağımız ilk maç olan İtalya müsabakasına iyi hazırlanabilmek. Bizim finallere katılmamız bile Avrupa'da inanılmaz ses getirdi. Türkiye'nin kısa zamanda bu kadar başarılı olması, UEFA tarafından çok olumlu karşılandı. Çek Cumhuriyeti'nde son katıldığımız turnuvada yetkililer bizim bu başarımızı takdirle karşıladı ve kısa zamanda bu başarının çok önemli olduğunu söyledi. Tabii yurtdışında oynayan oyuncularımızın bize çok büyük katkısı oldu.
Uzun vadede futsalla ilgili planlar ve hedefler neler?
En başta futsalı futsal gibi oynayabilmemiz için eğitimlerimizi arttırmamız lâzım. Bundan sonraki UEFA kurslarına futsalı da katacağız. Futsal eğitimlerini arttırdığımız zaman hem ligimizde hem de okullarda futsal daha iyi oynanmaya başlayacak. Yurtdışına baktığımızda oradaki oyuncular bizim oyuncularımızdan yetenekli değil ama işi biliyorlar. Futsalın nasıl oynanması gerektiğini biliyorlar, takım oyunu oynuyorlar. Bu da çok önemli. Futsal çok önemli ve keyifli bir oyun. Maç başına 50 şut, 8 gol ortalaması ile oynanıyor. İnanılmaz estetik hareketler oluyor, göze de hoş gelen bir spor. Salonda oynandığı için hem oynayan hem de izlemeye gelenler için çok rahat, kar yok, çamur yok. Dolayısıyla çocukların da rahatlıkla gelip izleyebileceği bir spor. Futbolun kardeşi futsalın Türkiye'de salonlarda basketbol kadar ilgi görmesi gerektiğini düşünüyorum.