TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Ahmet Güvener: "Türk ekolü oluşturacağız" 2.07.2008
Ahmet Güvener: "Türk ekolü oluşturacağız"

TFF Futbol Geliştirme Merkezi, "Türkiye Futbolu Kucaklıyor" projesiyle bir devrime hazırlanıyor. Bugüne dek göz ardı edilen 15 yaş altı futbol eğitimine el atan Ahmet Güvener yönetimindeki Futbol Geliştirme Merkezi, tabanda futbol oynayanların sayısını artırıp, aralarından seçeceği yetenekli oyunculara çağdaş futbol eğitimi vererek elit futbolcular kazandırmak için düğmeye bastı. Ahmet Güvener, Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nün de işbirliğiyle yürütülecek projenin detaylarını TamSaha'ya anlattı.

Röportaj: Mazlum Uluç

Projenin adı "Türkiye Futbolu Kucaklıyor" olunca, Türkiye'nin geçmişte futbolu yeterince kucaklayamadığı gibi bir anlam çıkıyor ortaya. İsterseniz her şeyden önce mevcut durumu ve Türk futbolundaki eksikleri ortaya koyarak başlayalım.

"Türkiye Futbolu Kucaklıyor" projesi, Türkiye'nin tüm unsurlarının, yani merkezi ve yerel yönetimlerinin bir araya gelerek Türk futboluna, dolayısıyla Türk gençliğine destek olması projesidir. Bunun için Türkiye Futbol Federasyonu değil, Türkiye futbolu kucaklıyor dedik. Çünkü bizim Federasyon olarak yapabileceğimiz şeyler kısıtlı. Milli Eğitim Bakanlığı'nı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'nü, Belediyeleri, Beden Eğitimi ve Spor Yüksek Okullarını yanımıza alamazsak bu projeler gerçekleşmez. Bu ortak bir projedir. Bugüne kadar mutlaka belediyelerin, GSGM'nin, MEB'in futbolla ilgili birbirine entegre olmayan birçok projesi vardır. Biz bunlar arasında eşgüdümü sağlayarak, Türk futbolunu hep birlikte kucaklama esprisini getirmek istedik.

Bu eşgüdümün sağlanmasını kim gerçekleştirecek?

Her ilde bir İl Futbol Koordinasyon Kurulu kurmayı düşünüyoruz. Bunun içinde Milli Eğitim Bakanlığı'nın, GSGM'nin, İl Özel İdaresi'nin, Sağlık Bakanlığı'nın, Futbol Federasyonu'nun, Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu'nun, TÜFAD'ın, hakemlerin ve varsa BESYO'nun temsilcilerinden oluşan bir kurul olacak. Bunlar ayda bir veya iki kez toplanarak, profesyonel futbol dışındaki tüm futbol faaliyetlerini koordine edecek. Bu yapıyı sağlayabilmek için en üst düzeyde Türkiye Futbol Federasyonu, Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü arasında üçlü protokolle birbirimize destek sağlayacak kanallar oluşturacağız.

Şu anda hangi aşamadasınız?

Bu henüz üç aylık bir proje. Aslında projenin tanımlanması bile aylar, yıllar alır ama biz çok hızlı bir biçimde tanımlamaya çalıştık. Proje çeşitli boyutlarıyla yürüyor. Ancak projenin gerçekleşmesi en az üç sene alır. Çünkü çok büyük bir proje bu. Üç sene sonunda belirli sonuçlara ulaşmaya başlarız. Ama gerçekçi olarak bakıldığı zaman proje 6-7 yıl sonra tam sonuçlarını verir. Yine de ilk üç yıl içinde belirli sonuçlarını alırız.

Eğitimin altın çağı 10-12 yaş

Projeyi oluştururken temel çıkış noktanız neydi? Lisanslı oyuncu sayısının azlığı ve dolayısıyla Türk futbolunun oyuncu havuzundaki eksiklik mi?

Biz olaya pozitiften bakmaya çalıştık. Çünkü olumsuzdan bakarsanız çok şey bulursunuz. İki şey gördük. Birincisi, Türkiye'nin çok genç bir nüfusu var ve 17 milyon insan ilköğretim okullarında okuyor. İkincisi, futbol bir yana, diğer bütün spor branşları bir yana. Türkiye'deki lisanslı futbolcu sayısı ile diğer branşlardaki lisanslı tüm sporcuların sayısı eşit. Yani futbolun diğer sporlardan çok çok önemli olduğu aşikâr. Biz bu iki artıyı nasıl değerlendirebiliriz diye düşündük. Üç şey yapmayı planlıyoruz. İlk önce gençleri kucaklamak gerekiyor. Mümkün olduğu kadar çok çocuğa ve gence, kız-erkek, engelli-engelsiz, ekonomik durumu iyi-kötü, yetenekli-yeteneksiz ayrımı yapmadan ulaşmak ve onlara futbol eğitimi götürmek istiyoruz. Bu bizim temeldeki futbolcu sayımızı artıracak, piramidin tabanını genişletecek. Ondan sonra çağdaş yöntemler kullanarak bu çocukların yeteneklerini belirlemek istiyoruz. Son olarak da belirlediğimiz yetenekli çocukları Türkiye'de bugüne kadar dikkate alınmayan 15 yaş altı eğitimiyle Türk futboluna kazandırmak istiyoruz. Biliyorsunuz, 15 yaş altı futbolun en önemli eğitim çağı. 10-12 yaş arası futbol öğrenmenin altın çağı, 12-15 yaş arası ise tekniğin geliştiği çağ. Gerek teknik olarak gerekse çocukların kişiliklerinin gelişimi olarak bu yaşlar çok önemli. Bu yaşlarda doğruları öğretirseniz daha sonra işiniz kolaylaşır. İşte biz bugüne kadar çok fazla eğilinmeyen 6-15 yaş, özellikle de 10-15 yaş arasındaki çocukların eğitimini en mükemmel şekilde gerçekleştirmek için en doğru organizasyonu oluşturmaya çalışıyoruz.

Biraz önce 17 milyon gencin ilköğretim çağında bulunduğunu söylediniz. Bu Avrupa ülkelerinin oldukça ötesinde bir rakam. Peki, biz lisanslı oyuncu sayısında Avrupa ülkelerine oranla hangi noktadayız?

Bu rakamları verirsem moraliniz bozulur, o nedenle rakam vermeyeyim. Ama şunu söyleyeyim; 53 Avrupa ülkesi arasında Türkiye, lisanslı futbolcu sayısının nüfusa oranında 48. sırada.

Oysa futbola olan ilgiye baktığınızda Türkiye'nin çok farklı bir noktada olduğu zannediliyor.

Ama biz Milli Takım veya dört büyük takımın taraftarlığıyla ilgiliyiz. Yani futbolu seyretmeyi seviyoruz. Bizim amacımız ise insanların seyirci olmaktan çıkıp futbola katılmasını sağlamak.

Oyuncuların altyapıdan üstyapıya geçişinde hem nitelik hem de nicelik açısından ciddi kayıplar yaşıyoruz. Birçok oyuncumuz bu sıçramayı gerçekleştiremezken, sıçrama yapanların da Avrupalı yaşıtlarıyla aynı kaliteye ulaşamadıklarını görüyoruz.

Bunun nedenlerinden birisi, oyuncularımızın 15 yaş altında yeterli eğitimi almamış olması. İkincisi ise özellikle 18 yaştan sonra lig yapılanmasında yeni projeler üretmemiz gerekiyor. Biz şimdi aşağıdan başladık. Önceliğimiz 13, 14, 15 yaşı, ardından 16, 17, 18 yaşları düzenlemek. Yukarıdan değil, aşağıdan bir yapılanma gerçekleştiriyoruz. Doğru yapılanmayı aşağıdan başlatacağımız için semeresini 6-7, hatta 10 sene sonra alacağız diyorum. Bugün 13 yaşında sisteme giren çocuğun 20 yaşında bir değer haline gelebilmesi için 7 seneye ihtiyacımız var. Futbol eğitimi zaman alan, sabır isteyen bir iştir. Bugünden yarına bir Maradona üretemezsiniz.

Türkiye'de altyapı antrenörü yok!

Projenin önemli bir parçası, kısa vadede 150 eğitmenin altyapılarda görevlendirilmesini içeriyor. Öncelikle bu eğitmenlere nasıl bir eğitim verileceğini ve eğitimi kimlerin vereceğini öğrenmek istiyorum.

Futbol Geliştirme Merkezi'nin görevlerinden biri de Türk futbolunun tüm paydaşlarının eğitimi, koordinasyonu, planlaması ve yürütülmesi. Şimdi Türkiye'de 10 bine yakın antrenör var. Bu antrenörlerin istisnasız hepsi eğitimlerini yetişkinlere nasıl antrenörlük yapılır diye almış. Ondan sonra da bu eğitimleriyle dönmüşler, 12-13 yaşındaki çocuklara eğitim vermeye çalışmışlar. Bunun yanlış olduğunu düşünüyoruz. UEFA JIRA Konvansiyonu'na girdiğimiz için de artık UEFA B Lisansı verebiliyoruz. UEFA B Lisansı yalnız ve yalnız 15 yaş altı çocuklara özgü bir antrenörlük eğitimini kapsıyor. Eski sistemde lisans almış 500'e yakın altyapı antrenörünü bu yaz yeni baştan bir eğitime soktuk. Bunlara 15 yaş altı teknik eğitimini öğreteceğiz. Bunların arasından en yetenekli bulduğumuz 150 tanesi profesyonel liglerdeki gençlik geliştirme programlarında, yani sizin deyiminizle altyapılarda çalışacak. Bu 150 antrenörü 1 aylık çok yoğun bir pedagoji ve iletişim eğitiminden geçireceğiz. Çünkü bu antrenörler teknik olarak çocuklara nasıl bir eğitim vereceklerini öğrenseler bile, çocuklara nasıl yaklaşılacağını, onları nasıl motive edeceklerini, nasıl disipline edeceklerini hiç bilmiyorlar. Çocuğa sevgiyle yaklaşılır, futbol eğlendirerek öğretilir gibi temel prensipleri yerleştireceğiz. Ondan sonra da ücretlerini Futbol Federasyonu tarafından karşılayarak, Süper Lig haricindeki diğer kulüplerin gençlik geliştirme programlarında görevlendireceğiz.

O zaman ortaya şöyle bir tablo çıkıyor. Türkiye Futbol Federasyonu'nun 1923'te kurulduğunu hesap edersek, ülkemizde 85 yıldır gerçek anlamda bir tek altyapı antrenörüyle çalışma yapılmamış.

Evet, öyle. Aslında UEFA 10 yıl kadar önce JIRA Konvansiyonu'nu başlatmış. Burada amaç, 15 yaş altına ayrı bir eğitim formatı getirmek. Ama biz ne yazık ki 2006 yılına kadar UEFA JIRA Konvansiyonu'na girmedik. 53 ülke arasında giren en son 2-3 ülkeden biriyiz. Bunun nedenlerini bana değil, bu ülke futbolunu daha önce yönetenlere sorun.

Gerçi biraz önce anlattıklarınızdan bir sonuca varmak mümkün ama şu ayrımı biraz daha netleştirelim isterseniz. Üstyapı ile altyapı eğitimcileri arasında keskin bir fark var galiba. Bu fark sadece pedagoji eğitiminden mi kaynaklanıyor?

Hayır. Antrenman biçimleri de farklı. Mesela siz büyüklere halter antrenmanı yaptırabilirsiniz ama çocuklarda bu farklı olabilir. Ben teknik adam değilim ama çocuk 6 yaşından 8 yaşına kadar sadece oyun oynar, müsabaka bile yapmaz.

Peki, seçeceğiniz antrenörlere bu eğitimi kim verecek?

Bu eğitimleri bize İngilizler verdi. Şimdi bu öğrendiklerimizi kendi antrenörlerimize aktaracağız. Şu aşamada teknik eğitim verecek kadrolarımız var. Pedagojik eğitim verecek kadrolar ise zaten Türkiye'de mevcut. Sonuç olarak 12 yaşında bir çocuğa nasıl yaklaşılacağını her pedagog bilir. Bunların sadece antrenörlere anlatılması kalıyor.

Her kulüp bu modeli uygulayacak

Standart bir altyapı eğitimi modeli mi planlıyorsunuz? Bu işin sonucunda bir Türk futbol ekolü mü oluşturmayı hedefliyorsunuz?

Belki inanmayacaksınız ama Türkiye'de 8 yaşındaki çocuk kaç dakika antrenman yapar, nasıl yapar konulu bir kriter yok. Türkiye Futbol Federasyonu'nun da böyle bir kriteri yok. Biz 6 ile 21 yaş arasındaki herkesin gençlik geliştirme programını hazırlıyoruz. Aşağı yukarı 1 sene sonra 9 yaşındaki bir çocuğun nasıl antrenman yapması gerektiği, kaç dakika çalışacağı, ne tip driller uygulanması, nasıl beslenmesi gerektiği, hangi ölçümlerin yapılıp yapılamayacağı, bu çocuğun hangi müsabakalarda kaç dakika oynayabileceği gibi temel bilgiler gençlik geliştirme programında olacak. Ve her kulüp bunları uygulamak zorunda olacak. Nasıl ki özel veya resmi tüm okullarda Milli Eğitim Bakanlığı'nın müfredatına uymak zorundaysanız, futbolda da her yaş için hangi eğitimin verileceği konusunda kulüpler bu programa uymak zorunda olacak. Tabii ki kulüplerin esnekliği olacak ama belirleyeceğimiz ilkelerin dışına çıkamayacaklar.

Bu Türk eğitim modelini sadece antrenman bazında mı planlıyorsunuz, yoksa oyun anlamında da bir Türk modelini mi hedefliyorsunuz? Fatih Terim'in de Euro 2008 sonrası için "A Milli Takım'dan Genç Milli Takımlara kadar ortak bir oyun ve antrenman düzeni oturtacağız" diye bir açıklaması olmuştu.

Oyun anlamında da bir felsefemiz olacak. O felsefe içinde antrenman ve oyun modellerini tanımlayacağız. Bu felsefeyi de Milli Takımımızın başındaki insanlarla birlikte belirleyeceğiz.

Eğittiğiniz antrenörü kulüplere gönderdiniz ve "Bu antrenörle çalışacak, standart programı uygulayacaksınız" dediniz. Kulüpse "Hayır benim elimde futbolu yeni bırakmış oyuncum var, ben altyapımı ona emanet edeceğim, bildiği programı da uygulayacak" dedi. Bu noktada bir yaptırım uygulanacak mı?

Biz kulübe göndereceğimiz antrenörün ücretini ödeyeceğiz. Gençlik geliştirme programında çalışacak antrenörün mutlaka UEFA B Lisansı bulunacak. Bu lisansa sahip değilse çalışmasına izin vermeyeceğiz. Ama insanlar bunu by-pass edebiliyor. Kâğıt üzerinde lisanslı birisini gösterip kendi bildiği antrenörü çalıştırabiliyor. Ancak zaman içinde kulüplerin bunun yanlış olduğunu anlayacağını ve başarılı örnekleri görerek sistemlerini değiştireceğini düşünüyoruz. Bu arada siz bir müfredat oluşturuyorsanız bunu denetlemek zorundasınız. Biz de gençlik geliştirme programlarını teftiş edeceğiz. Tabii ki bunlar bir günden öbür güne değişecek şeyler değil ama başlamak gerek.

Okullarda futbol eğitim kulüplerinin kurulması öteden beri düşünülen bir proje. Bundan önceki Federasyon yönetimi de Milli Eğitim Bakanlığı ile okullarda futbol kulüplerinin kurulması konusunda bir protokol imzalamıştı. Bugün gelinen noktada geçmiş proje ne kadar uygulanabildi?

O protokolün bir kısmı uygulandı ama bazı aksaklıklar da oldu. Buradaki temel amacımız şu; Milli Eğitim Bakanlığı okul futbolunun eğitsel anlamda gelişmesinden sorumlu. Biz elimizdeki tüm imkânlarla daha fazla çocuğu daha fazla müsabaka yapacak konuma getirmek istiyoruz. Yani okul futbolunun yaygınlaşması için bize düşen görevi yerine getireceğiz. Bütün beden eğitimi öğretmenlerini belirli eğitimlerden geçireceğiz. Bizim yapabileceğimiz bu kadar. Belirli ölçüde malzeme yardımı da yapabiliriz. Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kendisine bağlı halı sahaları Milli Eğitim Bakanlığı'nın emrine verebilir. Üçlü bir çalışmayla okul futbolunun önündeki engelleri kaldırıp büyümesini sağlayacağız. Okul futbolu büyüdüğü zaman daha fazla çocuk iyi eğitimli ve organize futbol oynayacak. Biz de buradan yetenekleri seçerek Türk futboluna elit oyuncu kazandırmaya çalışacağız.

Okul futbolunun önünde önemli bir engel var gibi görünüyor. Okul müfredatıyla futbol bugüne kadar hep birbiriyle çatıştı ve öğrenciler ya okulu ya da futbolu tercih etmek zorunda kaldı. Bunu nasıl engelleyeceksiniz?

Bu konuda Milli Eğitim'le birlikte çalışacağız. Örneğin kulüp futbolunun oynandığı dönemle okul futbolunun oynandığı dönemi birbirinden ayıracağız. Hem kulüpte hem okul takımında oynanmasını engelleyecek zorluklar getireceğiz. İkisi bir arada olmasın, olsa bile kısıtlı olsun istiyoruz. Bugün çok yetenekli çocuklar 70-80 maç oynayıp boğuluyor. Okulda oynuyorsa kulüpte oynamasın, kulüpte oynuyorsa okulda oynamasın. Bunların üzerinde çalışıyoruz.

Bu durumda çocuklar daha çok kulüpleri tercih edecektir. Okul takımlarını özendirici bir çalışmanız olacak mı?

Okul kulüpleri diye bir kavram var. Okullar kulüplerini oluşturup amatör liglerde oynatmak isterlerse biz buna hazırız. Bunun için ayrıca bir Okul Sporları Federasyonu var. Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı'nın okullararası ligi var ama orada çok az sayıda maç yapılıyor. Bizim amacımız bu müsabakaların sayısını artırmak.

2000 tane "Herkes için futbol" hakemi yetiştirilmesi öngörülüyor. Bu hakemleri sıfırdan mı yetiştireceksiniz? Mevcut hakemlerden mi faydalanacaksınız? Nasıl bir eğitim planlıyorsunuz?

Yeni bir hakem türü ihdas ediyoruz. Bir kişi futbol hakemi olmak istiyorsa iki sene çıraklık yapacak. Çok ciddi kurallar yok. Okuma-yazma bilmek, yüz kızartıcı suçtan mahkûm olmamak ve 15-55 yaş arasında olmak yeterli. Atletik bir test mecburiyeti dahi yok. Özellikle çocuk maçları için gönüllü bazda hakemliği temel aldık. Onun için yaş sınırlamasını da esnek tuttuk. Eski hakemler de hâlâ maç yönetmek istiyorlarsa bu maçlarda görev alabilir.

Her kulüp tesis yapabilir

Projenizin içinde Gençlik Gelişim Tesisleri diye bir kavram var. Bu tesisler nasıl oluşturulacak?

Bu konuda ucuz, efektif, kullanışlı ve basit prototipler oluşturmaya çalışıyoruz. Belediyelerin ve başka kurumların bu tesisleri yaparak futbolun emrine vermesini istiyoruz. İsteyen kulüplere bu tesislerin detaylı planlarını da yollayacağız. Bizim düşündüğümüz bir tesisin maliyeti 500-600 bin YTL. Sanırım Türkiye'de profesyonel olduğunu iddia eden her kulüp bu tesisi yapabilir. Ama ne yazık ki bugün 140 profesyonel kulüp içinde ancak 30-40 tanesinin böyle tesisi var. Ben Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin 500-600 milyon YTL harcayarak basit birer tesis yapabileceklerine inanıyorum.

Akademi Ligi'nin kurulması da projenin bir başka parçası. Bu konuyu biraz açar mısınız? Avrupa'daki örneklerin benzeri mi olacak bu akademiler?

Sayın Başkan Hasan Doğan, gelecek sezondan itibaren gerek Süper Lig gerekse Bank Asya 1. Lig'deki tüm takımların akademi takımları kurmalarını mecburi hale getirecek. 13, 14, 15 yaş grupları için tesisleri olmak zorunda. Bunu zorunlu hale getireceğiz. Akademi Ligi'nin konsepti şudur; Süper Lig'de ve Bank Asya 1.Ligi'nde 3-4 sene içinde tüm kulüplerin akademilerinin olmasını sağlamak. Akademi dediğimiz, 13-18 yaş arasında çok özgün futbol eğitimi veren kuruluşlar. Hollanda ve İngiltere'deki model gibi.

Akademi sisteminin bugünkü kulüp altyapılarından farkı ne olacak?

Daha bilimsel olacak. Her yaş grubu için farklı eğitimler verilecek ve belirli normlar getirilecek. Mesela mutlaka bir diyetisyeni, spor psikoloğu, spor hekimi olacak. Belli ölçümleri zaman zaman yaparak Futbol Federasyonu'na yollamak zorunda olacak.

Akademisi olmayan lige katılamaz

Diyelim ki kulüp bunları yapmadı? Bunun bir yaptırımı olacak mı?

Normal olarak bunları yapmadığı zaman akademisi olmayacak. Akademisi olmadığı için de kulüp kriterlerine uymadığından Süper Lig veya 1. Lig'de yer alamayacak. Mecbur tutmak bu demek zaten. Mecbur tutup da yapmadığı zaman "Vah vah" diyorsak o zaman kimse bunları yapmaz zaten. Ama artık kulüplerimiz de 500-600 bin liralık bir yatırımı yapsınlar. Bunun için her türlü desteği de veririz.

Projede, tüm illerde yetenekli oyuncuların araştırılması diye bir bölüm var. Bildiğimiz kadarıyla bugün Genç Milli Takımlar bünyesinde bu tarama faaliyeti yürütülüyor. Sizin sözünü ettiğiniz tarama faaliyeti bunun dışında ve daha kapsamlı mı gerçekleştirilecek?

Bugünkü araştırma sadece Genç Milli Takımlar için. Ama 14 yaşın altında Genç Milli Takım yok. Biz 10 yaşındaki yetenekli oyuncuyu da bulacağız. Her ilde en az bir teknik eğitim merkezi kuracağız ve 10-12 yaş arası çocukların orada gelişimlerini sağlamaya çalışacağız. Ondan sonra bu çocuklar kulüplere geçmeye başlayacak. Daha sonra Milli Takımlar için aday haline gelecekler. 14 yaş futbol eğitimi için çok geç kalınmış bir dönem çünkü.

İzleyici çalıştırıcılara eğitim verme konusunda da bir çalışmanız var. Burada sözü edilen nasıl bir eğitim?

İzleyici çalıştırıcı dediğimiz Batı'daki scoutlar. Özel bir eğitimden geçiyorlar, yetenekli oyuncuyu izliyorlar ve seçiyorlar. Bugüne kadar izleyici eğitiminden geçirilmiş elemanlar da yok. Biz onlara da izleyici antrenör eğitimi vereceğiz. Bunun için de Hollanda veya İngiltere'den bir eğitim ekibi getireceğiz. Bölge antrenörleri ve daha önce sözünü ettiğim seçerek eğiteceğimiz 150 antrenörü de bu eğitimden geçireceğiz.

Projenin finansmanına gelirsek… Bu konuda sadece AB fonlarından mı faydalanacaksınız?

Hayır hayır. Futbol Federasyonu çok ciddi destek verecek. Futbol Geliştirme Merkezi'nin geçen seneki bütçesiyle bu seneki bütçesi arasında 3.5 misli fark var. Futbol Federasyonu, bütçesinin çok önemli bir kısmını bu projelere aktaracak. Buradaki en büyük sıkıntımız maalesef Türkiye'de vasıflı insan bulmanın zor olması. Türkiye'nin genel eğitiminin sıkıntısı nedeniyle bir takım yerlere insan bulmakta zorlanıyoruz.