TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Murat Tosun: "Genç oyuncu güvenle beslenir" 1.01.2009
Murat Tosun: "Genç oyuncu güvenle beslenir"

Ligimizin Almanya patentli genç golcüsü bu sezon yeni bir çıkış yaşıyor. Aykut Kocaman'ın takımdan ayrılmasının ardından sönen yıldızını yeniden parlatıyor. Türkiye'de genç oyuncuların sadece teknik adamlar tarafından arka planda tutulmasına değil, takım içindeki ağabeyler tarafından da baskı altına alınmasına dikkat çekiyor. Genç oyuncunun özgüveninin tek başına yeterli olmadığını, çevresinin de kendisine güvendiğini hissetmesi gerektiğini söylüyor.

Röportaj: Mazlum Uluç

Ankaraspor'un genç kadrosunda önemli yeteneklerden birisi de sensin. Ancak Anadolu takımlarında oynayan her oyuncu gibi kamuoyu seni de çok yakından tanımıyor. Röportajımıza seni biraz daha yakından tanıyarak başlayalım istersen.

26 Şubat 1984 Berlin doğumluyum. Aslen Manisa Kulalıyız. Benden küçük bir kız kardeşim var. Babam 1980'de Almanya'ya dedemin yanına gitmiş. Binaların yangın önlemleriyle ilgili bir işte çalışıyordu. Şu an emekli. Annem de hemşire. Eğitimimi üniversite düzeyine kadar sürdürdüm. Şimdi istediğim üniversitede okuyabilirim. Annem babam kendileri eğitimli oldukları için benim de okumamı istediler. Bu nedenle Türkiye'ye ancak 21 yaşımda gelebildim.

Futbol oynamaya kaç yaşında başladın?

Her çocuk gibi benim de futbolla tanışmam sokakta oldu. 6 yaşımda arkadaşlarımla oynamaya başladım. Her günüm futbolla geçiyordu. 12 yaşımda Berlin'deki Tasmania kulübüne yazıldım ve kısa bir süre sonra Tennis Borussia'ya geçtim. 2. Lig'de iyi bir takımdı. Celaleddin ve Faruk Namdar gibi oyuncular da o takımdan Türkiye'ye transfer olmuştu. 21 yaşıma kadar Tennis Borussia ve Tasmania'da oynayıp Karşıyaka'ya transfer oldum.

Türkiye'de yükselmek daha kolay

Neden kariyerini Almanya'da sürdürmek yerine Türkiye'ye gelmeyi seçtin?

Almanya'da futbol Türkiye'ye göre daha oturmuş. Profesyonellik daha üst düzeyde. Dördüncü lige kadar çok üst düzeyde oyuncular mevcut. Türkiye'yle kıyasladığınızda bir oyuncunun Almanya'da yükselebilmesi daha zor görünüyor. Türkiye'de birçok takımın altyapısı çok kaliteli değil ve fazla oyuncu yetişmiyor. Almanya'da ise bir dördüncü lig takımının altyapısı bile Türkiye'de Süper Lig takımlarının altyapılarının seviyesinde. Dolayısıyla Türkiye'de yükselebilmek daha kolay göründü.

Ailen futbolcu olman konusunda nasıl bir tavır takındı?

Ben çok rahat büyüdüm. Babam bana hiçbir zaman ne yapmam gerektiğini söylemedi. Sadece okumamı istedi. 18 yaşımda Cem Onuk tarafından keşfedilmiştim. Beni Gençlerbirliği'ne istemişti. Ama babam kesinlikle okulumu bitirmemi istediği için 21 yaşıma kadar bekledim. Zaten Karşıyaka'ya da Cem Onuk sayesinde transfer oldum. O dönemde Gençlerbirliği'nden ayrılıp Karşıyaka'ya menajer olmuştu.

Karşıyaka'dan Ankaraspor'a transferin nasıl oldu?

Karşıyaka'da 1 sezon forma giydim ve iyi bir performans sergiledim. Genel Menajerimiz Mehmet Şen beni izlemiş ve beğenmiş. Onun girişimleriyle Ankaraspor'a transfer oldum. O sırada Cem Onuk da Gençlerbirliği'ne dönmüş ve beni istemişti ama ben Ankaraspor'u tercih ettim.

Seni zaman zaman orta sahanın sağında, bazen de forvette izliyoruz. Gerçek mevkiin hangisi?

Almanya'da 10 numara gibi oynuyordum. Forvetin arkasında serbest oyuncuydum. Yani rahattım. Şimdi hocam nerede görev verirse orada faydalı olmaya çalışıyorum. Ama forvette daha iyi oynadığımı düşünüyorum.

Genç oyuncular baskı altında

Almanya'dan gelen oyuncuların Türkiye'ye uyum sorunu yaşadığını görüyoruz. Senin açından da böyle problemler oldu mu?

Aileden uzak yaşamak zaten başlı başına bir zorluk. Bir de Almanya'da büyüyen Türkler daha farklı. Biz Almanya'da çok daha rahat bir ortamda yetiştik. Mesela Almanya'da ağabey diye bir şey yoktur. Sadece arkadaş vardır. Türkiye'de ise aranızda 3-4 yaş olsa bile üzerinizde bir baskı oluşuyor. Maç içinde pas vermeyip de çalım attığınız zaman takımın ağabeyleri hesap sorar. Bu ortam genç oyuncuları eziyor. Avrupa'ya bakıyorsunuz, 17-18 yaşındaki oyuncular neler yapıyor. Türkiye'de genç oyuncuların rahat davranabileceği bir ortamın oluşması gerekiyor. Zaten futbolda genç oyuncu diye bir kavram kalmadı ki. Arsenal'de 17-18 yaşındaki oyuncular Şampiyonlar Ligi'nde oynuyor. Oyuncuyu serbest bırakacaksınız, saha içinde istediklerini yapabilecek. Türkiye'de genç oyuncu hep "Onu yapma, bunu yapma" diye ikaz ediliyor.

Biz genç oyuncuların şans bulamaması konusunda faturayı teknik adamlara ve onları buna zorlayan sisteme kesiyoruz ama senin anlattığın başka bir boyut. Demek ki genç oyuncuları sınırlayan bir de ağabeylik sistemi var.

Evet, ortam da genç oyuncuyu eziyor. Hele yurt dışından gelen bir oyuncuysanız takımın ortamına girebilmeniz için çok girişken olmanız lâzım. Hiç kimse durup dururken sizi arasına almaz. Ankaraspor'daki şansımız, Aykut Kocaman gibi bir teknik direktörle çalışmamız oldu.

Evet, konuyu oraya getireceğim. Batak ve Risp gibi çok tecrübeli iki yabancı oyuncunuz var ama Aykut Hoca o bölgede Muhammed'le Ediz'e şans verebiliyor. Forvette De Nigris var ama sen oynuyorsun.

Geçen sezon Aykut Hoca takımdan ayrılınca bunun sıkıntısını yaşadık. İyi oynamama ve iyi çalışmama rağmen yeterince şans bulamadım. İnanır mısınız, Aykut Hoca döneminde o kadar çalışmıyordum. İnsanlar bazı şeylerin değerini kaybettikten sonra anlıyor. Aykut Hocanın ayrılmasının ardından çalışma tempomu yükseltmeme rağmen ismi olan oyuncuları geçemedim. Türkiye'de birçok teknik adamın takımında, ismi olan oyuncuyu geçebilmek gerçekten zor. Çünkü teknik adamların büyük bölümü, "Aman bu hata yapar" diyerek genç oyuncunun yerine tecrübelileri tercih ediyor. Bu da Türkiye'nin şartlarından kaynaklanıyor. Lige baktığınızda bir-iki teknik adamın dışında uzun süreli çalışan bir antrenör göremiyorsunuz. Avrupa'da teknik adamlara güveniliyor ve genç oyuncular üzerine uzun vadeli planlar yapılabiliyor.

Başlangıçta beğendiğin, onun gibi olmak istediğin oyuncular var mıydı?

Ronaldo çok iyi bir oyuncuydu. Bugün için Cristiano Ronaldo öyle. Tabii onlar çok ekstra oyuncular. O düzeye yükselebilmek kolay değil. Türkiye'de ise Sivassporlu Sezer Badur'u çok beğeniyorum. Sakin ve rahat bir futbolcu. Zaten genç oyuncu için rahatlık çok önemli. Bülent Uygun ona güven duyuyor ve Sezer de bu güvenin getirdiği rahatlıkla başarılı oluyor. Almanya'da benim kaptanımdı, takımın 10 numarasıydı. Futbolcunun psikolojisi çok önemli. O psikoloji de bir saat içinde farklılık gösterebilir.

Nedir futbolcunun psikolojisini bozan şeyler?

Bazen aileden uzak kalmak olabilir. Özellikle genç oyuncular için içinde bulunduğu ortam çok önemli. Bir takımın aile olabilmesi çok önemli. Sırf "Paramı kazanayım, seneye başka bir takıma giderim" diye düşünmek yanlış. Bu anlayış ne oyuncuya ne de Türk futboluna fayda getirir.

Galiba çok sayıda genç oyuncunun bir arada bulunması Ankaraspor'un ortamını da kolaylaştırıyor.

Bence genç olmak değil, iyi niyetli olmak önemli. Ankaraspor'da kimse takım arkadaşı için "Bunun ayağını kaydırayım da ben oynayayım" diye düşünmüyor. Herkes oynama fırsatı buluyor. Hem puanları hem de parayı hep birlikte kazanıyoruz. İyi niyetin olduğu yerde başarı mutlaka oluyor. Bunu da bize hocamız öğretiyor. Oyuncuların iyi niyeti ve morali Aykut Hoca için çok önemli. Antrenmanda surat asan ve takımın ahengini bozan oyuncuya hiç tahammül edemez.

Bugüne kadar çalıştığın teknik adamların içinde sana en büyük katkıyı kim yaptı?

Karşıyaka'da beni oynatan teknik direktör Hayrettin Gümüşdağ'dır. Nurullah Sağlam döneminde ise oynama şansı bulamadım. Beni tanımıyordu ve tecrübeli oyunculara şans veriyordu. Ama o gittikten sonra direkt oynadım. Ankaraspor'da en büyük şansım ise Aykut Hoca oldu. Bazen "Başka bir teknik adam olsaydı acaba Süper Lig'den geri döner miydim?" diye düşünüyorum. Tamam, insan kendine güveniyor ama size görev verecek olan teknik direktörün güven duyması da çok önemli.

İstikrar çok önemli

Teknik adamlar oyuncuyla konuşur ve "Senin şu özelliklerin iyi, şunları geliştirmen gerekir" gibi önerilerde bulunurlar. Antrenörlerin bu bağlamda sana neler söylüyor?

Aykut Hocamız dayanıklılığımı, oyun zekâmı ve top tekniğimi beğeniyor, son vuruşlarım konusunda ise daha dikkatli olmamı istiyor. Bir de istikrar önemli. Özellikle benim gibi genç oyuncular devamlılığın ne olduğunu bilmiyor. İki-üç maç iyi gidince her şeyin yoluna girdiğini zannediyor.

Geçtiğimiz sezon bir ara düşme korkusu yaşayan Ankaraspor bu sezon üst sıralarda yer alıyor. Sence Aykut Kocaman'ın geri dönmesi dışında takımda neler değişti?

Geçtiğimiz sezon çok genç bir kadromuz vardı. Bu sezon o oyuncular biraz daha tecrübe kazanmış durumda. Mehmet Çakır ve Neca'nın gelmesi takımın kalitesini yükseltti. Geçtiğimiz sezon genç oyuncular bir kaç maçlık başarının ardından çalışmayı unutunca işler kötü gitmeye başlamıştı. Dediğim gibi, genç oyuncular istikrarın önemini çabuk kavrayamıyor ve bu nedenle de teknik adamlar tecrübeli oyuncuları daha fazla tercih ediyor. Geçtiğimiz sezon o hatayı yaptık ama bu sezon ders almış durumdayız. Artık bir yerine üç çalışıyor ve her şeyi daha iyi yapmaya uğraşıyoruz.

Birkaç hafta ikinci sırada kaldınız. O sırada "Acaba şampiyonluğa gidebilir miyiz" gibi düşünceler geçti mi aklınızda?

Ayaklarımızın üzerine basmamız gerekiyor. Üst üste beş-altı maç kazanmak şampiyonluk için yeterli değil. Mesela bir Fenerbahçe maçı oynadık, her açıdan zordu. O tip maçların atmosferi de diğer faktörleri de farklı oluyor. Şampiyonluk 3-4 sezonluk bir çalışmanın ürünü olarak gelir. Öncelikle takımı oluşturan futbolcuların kendilerini geliştirmesi ve güven kazanması gerekir. Bizim öncelikle ikinciliğin ne olduğunu bilmemiz gerekiyordu. İkinciliği kaybettikten sonra onun değerini daha iyi anladık.

Seyirci 5-6 puan fazla demektir

Seyircisiz oynamak sizi nasıl etkiliyor?

Seyirci çok önemli bir faktör. Seyircinin gücü bir takıma her sezon ekstra 5-6 puan kazandırır. Oyuncu yorulduğunda taraftarın coşkusu ona normalde yapamayacağı şeyleri yaptırır, bir-iki depar daha fazla atmasını sağlar. Biz deplasmanda oynadığımızda bunu daha fazla hissediyoruz. Ankaraspor'un kendi kendine havaya girebilmesi kolay değil.

Bundan sonraki hedeflerin neler?

Takımım adına bu sezonu ilk beş sırada bitirmek istiyoruz. Kendi adıma ise her futbolcu gibi benim de hayalim üç büyüklerde oynayabilmek. İstanbul'da yaşamak, o seyircinin desteğini arkanda hissetmek güzel gerçekten. Ama basamak basamak düşünmek gerekir. Benim için bugünkü öncelik Ankaraspor'da başarılı olmak.

Her oyuncunun kafasında büyük takımda oynama hayali vardır diyoruz. Tamam da mesela sen o üç büyük takımın kadrosuna baktığında, "Ben şu takıma gitsem, şu oyuncunun yerine rahatlıkla oynarım" diyor musun?

Bunu her futbolcu söylüyordur. Zaten kendinize güvenmiyorsanız yanlış mesleği yapıyorsunuz demektir. Ancak bugün o büyük takımlarda oynayan oyuncuların da hakkını vermemiz gerekir. O oyuncular eski takımlarında bir başarı elde etmiş ki seçilmiş ve transfer edilmişler. Ama ben büyük takımda oynamanın daha rahat olduğunu düşünüyorum. Çünkü çok kaliteli oyuncularla birlikte oynamak gibi bir avantaja sahipsiniz.

Bugüne kadar hiç milli olmamışsın. Milli Takım'la ilgili hedeflerin var mı?

21 yaşıma kadar Almanya'da yaşadığım için çok göz önünde değildim ve bu nedenle hiç milli olamadım. Dediğim gibi basamak basamak düşünüyorum ve başarılı olup istikrar da sağlarsam Milli Takım'da oynayabileceğimi biliyorum.

Futbolun dışında neler yapıyorsun?

Ankara'da ev tuttum ve yalnız yaşıyorum. Babam emekli olduğu için sık sık yanıma geliyor ve uzun süre benimle kalıyor. Arkadaşlarım ve yakın çevrem Almanya'da olduğu için burada işim kolay değil. Bazen orayı özlüyorum. Babamın sık sık yanıma gelmesi bu özlemi biraz olsun dindiriyor.

Takım içindeki en iyi arkadaşın kim?

Özer'le hem saha içinde hem de dışında çok iyi anlaşıyoruz. Boş vakitlerimizi de beraber geçiriyoruz. Sinemaya gitmeyi seviyorum. Genellikle evde oturuyorum ve playstation oynuyorum, müzik dinliyorum. Yapacak fazla bir şeyim olmadığı için bazen izin günlerimde bile antrenman yapıyorum.

Evlilik futbolcuyu düzene sokar

Evlenmeyi düşünüyor musun?

Almanya'da bir kız arkadaşım var, sözlüyüz. Bu yaz evlenmeyi düşünüyoruz. Evliliğin genç futbolcu için çok olumlu sonuçlar vereceğini düşünüyorum. Bekârım ve boş zamanlarımda ne yapacağımı bilmiyorum. İnsan bazen yanlış şeyler de yapıyor. Mesela dinlenmeyi unutuyor ve gezmeyi tercih edebiliyorsunuz.

Birçok teknik direktör de oyuncuların bu tavrından rahatsız. Türkiye'deki oyuncuların profesyonel olmadığından yakınıyorlar.

Bunu söyleyen antrenörler haklı. Türkiye'de profesyonel oldum ve ben de yanlışlar yaptım. Karşıyaka'da oynarken, antrenmandan sonra vücudumu dinlendirmem gerektiğini bilmiyordum. Üç-dört ay, kendi kendime "Neden böyle güçsüzüm?" diye düşündüm. Türkiye'de altyapı yeterli olmadığı için böyle bir sorun yaşanıyor. Şimdi Ankaraspor'da Batak'ı, Risp'i izliyorum ve profesyonellik adına dersler çıkarıyorum. Vitaminlerini alırlar, antrenmandan sonra dinlenirler, profesyonellik neyi gerektiriyorsa onu yaparlar.

Avrupa'da oynamak gibi bir hedefin de var mı?

Elbette var. Türkiye'yi küçük düşürmek istemem ama burada ciddi bir sorun yaşanıyor. Büyük takımlar sanki ayrı bir ligde oynuyormuş gibi. Biz de verdiğimiz emeğin karşılığını almak istiyoruz. Bu nedenle Avrupa'ya dönmek istiyorum.

Her zaman hakemleri savunuyoruz ve onlara anlayış gösterilmesi gerektiğini söylüyoruz. Ama bazen de hakemin futbolcuyu çileden çıkardığı pozisyonlar yaşanıyor. Herkesin görüp de hakemin görmediği bir pozisyonda haksızlığa uğradığını düşündüğün zaman neler hissediyorsun?

Artık kızamıyorum bile. Çünkü bunları sürekli yaşıyoruz. Emeğimizin karşılığını alamıyoruz. Sadece o maçta puan kaybetmekle kalmıyoruz. Belki o maçı kazanabilsek havaya girip 10 puan daha kazanacağız. Daha âdil maç yönetimleri Türk futbolundaki rekabetin de önünü açacak.

Türkiye'deki yabancı oyunculardan hangilerini beğeniyorsun?

Gaziantepspor'daki Beto ve Tabata'yı çok beğeniyorum. Küçüklüğümden beri Milan Baros hayranıyım. Menajerlik oyunlarında onu mutlaka takımıma alırdım. Kewell, Lincoln, Alex zaten çok iyi futbolcular. Ama önemli olan 200 bin dolara Denizlispor'daki Roberts gibi oyuncuları bulabilmek. Bizde de Theo Weeks var. Neredeyse bedavaya alınmış. 18 yaşında ve inanılmaz kuvvetli bir oyuncu. Kesinlikle Avrupa'nın iyi takımlarında oynayabilecek bir fiziki yapıya sahip.