TFF'nin en önemli çalışmalarından biri olan "Stratejik Plan" konusunda akıllara gelebilecek soruları, Genel Sekreter Ahmet Güvener'e yönelttik. Hem de stratejik plan dokümanını UEFA'ya anlattıktan hemen sonra. Kendisiyle bu konuları uzunca konuşma şansımız oldu. Çünkü İzlanda'daki volkanik patlama yüzünden İsviçre'den dönüşümüz üç gün süren bir maceraya dönüşmüştü. İşte Cenevre'de başlayıp kâh tren, kâh feribot, kâh otomobil ve nihayetinde uçakla tamamlanan Milano, Ancona, Patra, Atina, İstanbul hattındaki Stratejik Plan röportajı…
Röportaj: Engin Kehale
Türkiye Futbol Federasyonu'nun bir stratejik plan çalışması yapmasındaki amaç neydi?
Bildiğiniz gibi Türkiye Futbol Federasyonu 400'ün üzerindeki çalışanı ve geçen sene itibari ile 180 milyon lira olan bütçesiyle Türkiye'nin en büyük ve önemli kurumlarından biri. Bu büyüklük sadece hacimle ilgili değil. TFF etkisel olarak da çok önemli bir kurum. Büyük kurumlar, belirli bir yön ve plan içinde yönetilir. Böyle büyük kurumların bir yol haritası olması gerekir. Bu çalışmalar misyon, vizyon ve değerler çalışmasıyla başlar, arkasından da stratejik plan çalışması gerekir. TFF, 2004-2005 yıllarında misyon, vizyon çalışmasını bitirmiş ve rahmetli Hasan Doğan döneminde stratejik plan çalışmalarına başlamıştı. Bu çalışmalar çok uzun bir süre aldı, 300'e yakın paydaşımızla görüşüldü, onlarca toplantı yapıldı ve sonunda bugün herkesin elinde tuttuğu stratejik plan çalışması tamamlandı. Bu çalışma, TFF'nin önümüzdeki dört yılda stratejik hedeflerini belirleyen bir çalışma. TFF, bu çalışma sayesinde bütün büyük kurumlar gibi Türkiye'deki futbol paydaşlarına ve topluma karşı kendini hesap verilebilir bir konuma getirdi. Onun için stratejik plan çalışması futbol olarak bir milat özelliği taşıyor. Sanırım bölgemizde ve hatta 53 ülke federasyonun çok azında böyle bir çalışma var. Bu yüzden böyle bir çalışmanın parçası olmaktan şahsım adına gurur duyuyorum. Türkiye Futbol Federasyonu adına da çok önemli bir adım atılmıştır.
Fatih Terim Ekim ayında Milli Takım Teknik Direktörlüğünü bırakırken, "Futbol yatırımları Türkiye'de artıyor, üstyapı gelişiyor ama bu hiçbir zaman altyapıya yansımadı. Futbolumuzun başı ve gövdesi kocaman ama onu taşıyan ayaklar, bacaklar maalesef incecik. O zaman tuhaf bir yaratığı andırıyor zaten" demişti. Stratejik planla Terim'in bahsettiği bu garip yaratık şeklinin ortadan kalkabileceğini düşünüyor musunuz?
Sevgili Fatih Hocanın teşhisi doğru bir teşhis. Bugün Türkiye, Avrupa'da futbol ekonomisi açısından altıncı sırada. Sportif olarak baktığımızda ise durum biraz farklı gözüküyor. Lisanslama ve altyapı organizasyonu olarak da istediğimiz konumda değiliz. Başarının sürekli olması için kesinlikle bir gençlik geliştirme ya da eski deyimiyle altyapı oluşması gerekiyor. Özellikle dikkatli bakılırsa stratejik plan çalışmasında gençlik geliştirmeyle, kayıtlı futbolcu sayısının artmasıyla ilgili çok ciddi hedefler var. Bu hedeflere ulaştığımızda sanırım Fatih Hocanın bahsettiği yaratığın alt kısmı biraz daha güçlü bir hal alacak. Sevgili hocamın da bu konudaki kaygıları bu sayede azalacak.
Stratejik plan dört yıllık bir süreci kapsıyor. TFF'nin önümüzdeki dört yıl içerisinde kadrolarında veya üst kademelerinde değişiklikler olursa bu stratejik planının devamlılığı nasıl sağlanacak?
Bu soru stratejik plan lansmanında da soruldu. Stratejik planın ne olduğunu ve nasıl olduğunu bilen insanlar için aslında çok anlamlı bir soru değil. Ancak kamuoyunu da bu konuda aydınlatmamız gerektiğini düşünüyorum. Bildiğiniz gibi 1.5 yıl sonra bir seçim dönemine giriyoruz. Yeni dönemde kimlerin yönetimde ya da profesyonel kadroda olacağı konusunda şu anda bir yorum yapmak anlamsız ve gereksiz olur. Stratejik planın amacı da aslında bu kadrolar değişse bile TFF'nin ileriye dönük, hatta uzun vadede 100. yılı olan 2023 yılına yönelik bir yol haritasının olmasıdır. Stratejik plan da işte bunu sağlıyor. Hedeflere bakıldığı zaman bu hedeflerin tersine bir politika güdecek bir Federasyonun geleceğine inanmıyorum. Kimse kalkıp "Türkiye'deki lisanslı futbolcu sayısı artmasın, azalsın" demeyecektir. Fakat her Federasyon kendi işleyiş biçimi ve politikalarına göre bu rakamlarda bazı düzeltmelere gidebilir. Stratejik planlar da dört yıllık hedefler de değişmez değildir. Zaman içerisinde aynı doğrultuda olmak üzere rakamsal bazı düzeltmeler yapılabilir.
TFF denilince genellikle insanların aklına hakemler ve A Milli Takım geliyor, ancak bu iki konu stratejik plandaki bölümlerden sadece iki tanesi. Bunlar dışında on tane daha konu başlığı var. Bu konudaki görüşleriniz neler?
Maalesef TFF'nin başarısı kamuoyu tarafından iki şekilde ölçülüyor; A Milli Takım'ın başarısı ve hakemler. Sanki Federasyon bir A Milli Takım kulübüymüş gibi anlaşılıyor. Bir de hakemlerin özellikle Süper Lig ve Bank Asya 1. Lig'de vermiş oldukları doğru ya da yanlış kararla ve buna bağlı olarak MHK ve Federasyonumuza getirilen eleştiriler var. Aslında bu birçok ülkede böyle. Bu iki olay kamuoyunun gözü önünde bulunuyor. Fakat bir gerçek var ki, Türk futbolunun gelişmesi için bu iki konu çok önemli unsurlar olmakla birlikte stratejik planımızda yalnızca iki hedef. Biz Türk futbolunun, TFF'nin güçlenmesini, kulüplerimizin daha çağdaş bir yapıya kavuşmasını istiyorsak sadece bu iki hedefi kendimize temel alamayız. Mutlaka daha değişik konularda, "Gençlik Geliştirme Programları, Futbol Ekonomisi, Kulüp Yapıları, Stadyumlar" gibi konularda kendimize hedefler belirlemeyiz. Bunlar birbirini tamamlayan bütünleşmiş hedefler. İnanıyoruz ki bu hedeflerin tamamı bir arada gerçekleştiğinde hem Federasyona yapılan eleştiriler azalacak hem de gerek A Milli Takımımız gerek hakemlerimiz daha başarılı olacak.
Hedefleriniz arasında Türkiye'deki seyirci ortalamasını yüzde 30 arttırmak bulunuyor. Bu konuda kulüplerin de bir görev üstlenmesi önemli görünüyor. Bu artışı sağlamak için günümüzün popüler terimlerinden "marka değeri"ni mi arttırmayı planlıyorsunuz?
Evet, görünen o ki stadyuma giden seyirci sayısında azalma var. Türkiye'de de var, İtalya'da da var bu sorun. Şu anda en popüler ligler olan La Liga ve Premier Lig'de ise seyirci patlamaları yaşanıyor. Demek ki futbolun marka değeriyle stadyuma giden seyirci arasında doğru orantılı bir ilişki var. Tabii seyirci sayısının artması çok kolay değil. Dolayısıyla "Dört yılda ortalamayı yüzde 100 arttıracağız" diye bir iddiada bulunsaydık gerçekçi olmazdı. Seyircinin artması için önemli unsurlardan biri fiziki yapının, yani stadyumlarının altyapılarının düzeltilmesi. Bu konuda çeşitli çalışmaları şu anda yapıyoruz. Bir diğer konu ise kulüplerin bilinçlendirilmesi. Özellikle maç gelir cinslerinin farklı alanlarda arttırılması. Kulüpler naklen yayın gelirleri dışında, maç hâsılatı, lisanslı ürün satışı gibi konularda da kendilerine önemli gelir kapıları elde etmeli. Dolayısıyla kulüplerle ortak bir çalışma içerisinde "marka değeri" ve buna bağlı olarak da seyirci sayısında önemli artışları dört yıl içerisinde başarmaya çalışacağız.
FTEM projesini biraz açabilir misiniz? Avrupa'da bunu uygulamayı düşünen ya da uygulamaya koymuş ülkeler var mı? Varsa aldıkları sonuçlar neler?
Çok ilginçtir, Sayın Hiddink'e "Stratejik Plan" hakkında detaylı bir sunum yaptım ve bilgiler verdim. Bütün hedefler arasında ilgisini en çok FTEM projeleri çekti, hakkında sorular sordu ve kendisine açıkladım. Biliyorsunuz şu anda 50 kadar merkezde TFF'nin antrenörleri, özellikle kulüplerde oynamayan 10-12 yaşındaki çocuklara çağdaş futbol eğitimi veriyor. Bu yaşlar öğrenmenin altın çağı. Bu yaşlarda futbolu doğru öğrenmeleri gelecekteki yapılanmaları için çok önemli bir unsur. Şansa bakın ki, bu röportajı yaptığımız Yunanistan karasuları FTEM konusunda önemli bir örnek. Yunanistan Futbol Federasyonu Genel Sekreteri ile yaptığım bir toplantıda, kendisine son zamanlardaki başarılını neye borçlu olduklarını sordum. Başarılarını Yunanistan'da her il veya eyalette 48 teknik eğitim merkezi açıp bunların başına bir antrenör koymalarına bağlamıştı. Futbolun gelişmiş ülkelerinin tümünde benzer yapılanmalar mevcut.
Stratejik plana baktığımızda Türkiye'nin Avrupa Şampiyonu olması; oyuncularımızın Barcelona'da, Manchester United'da forma giymesi; yayın haklarında dünyanın en büyük ihalesinin gerçekleştirilmesi gibi hedefler bulunmuyor. Bu TFF'nin hedeflerinin büyük olmamasından mı yoksa başarının kalıcı olması için daha değişik adımların gerekmesinden mi kaynaklanıyor?
Yani tabii biz bunları da yazabilirdik. Örneğin "10 milyon kayıtlı oyuncuya ulaşacağız" diyebilirdik ancak bunlar gerçekçi hedefler olmazdı. Stratejik plan hedeflerinin gerçekçi olması gerekir. Elbette TFF'nin kalıcı hedefleri yıllarca bunlardır denilemez. Bir sonraki dört yılda lisanslı oyuncu sayısı 1 milyondan 1.5-2 milyona çıkabilir. Nihai olarak da TFF dünyanın en iyi üç futbol ülkesinden biri olmayı hedefliyor. Bunu gerçekleştirmemiz tabii ki dört yılda mümkün değil. Gençlik geliştirme programlarına yapacağımız doğru yatırımlarla Türkiye 10-12 yıl içerisinde Avrupa'nın Brezilya'sı olur. Bunu daha önce de söyledim. Konunun uzmanları da söylüyor. Yeter ki biz unutmayalım, acele etmeyelim. Biz aceleci bir milletiz, her şey çok kısa zamanda olsun istiyoruz. Bu gerçekçi değil. Türk futbolunun çağ atlaması için zaman ihtiyacı var. Bunun sağlanması için de stratejik planların hangi Federasyon gelirse gelsin uygulanmaya devam edilmesi gerekir.
"2013 sonuna kadar UEFA ve FIFA tarafından düzenlenen en az üç şampiyona finaline ev sahipliği yapmaya hak kazanmak ve en az bir UEFA veya FIFA kongresine ev sahipliği yapmak" hedefini okuduğumuzda, aklımıza ilk olarak EURO 2016 geliyor. 12 Nisan günü Çırağan Sarayı'nda yapılan "Stratejik Plan Lansmanı" kapsamında Türkiye'ye birçok basın mensubu TFF tarafından davet edildi ve kendilerine ayrıca bir "EURO 2016" sunumu yapıldı. Basın mensuplarının hem stratejik plan hem de EURO 2016 konusundaki düşünceleri hakkında bize ne tür bilgiler verebilirsiniz?
Gelen basın mensupları gerek her iki sunumdan gerek Türkiye'de karşılaştıkları misafirperverlikten çok etkilendi. Hepsi defalarca Türkiye'yi ilk defa farklı bir gözle görebildiklerini belirtti. 2016 yaklaşımımızı son derece pozitif buldular ve diğer ülkelerin adaylıklarına göre Türkiye'nin bir adım önde olduğunu belirttiler. Bu çok önemli bir şey. Verilecek kararda uzmanların teknik değerlendirmeleri kadar Avrupa'daki futbol kamuoyunun görüşleri de etkili olacak. Dolayısıyla bu gazeteciler ülkelerine döndüklerinde konu hakkındaki olumlu görüşlerini yazıyor, yazdılar da. Bu sayede Avrupa kamuoyunun Türk futboluna ve Türk futbolunun geleceğine bakışı konusunda çok önemli katkılar sağlanacak. Ziyareti, EURO 2016'yı almamız konusunda önemli bir etken olarak görüyoruz. Bu konuda çok ümitliyiz.
Türkiye'yi futbolla ileri taşımak
Türkiye Futbol Federasyonu, çağdaş ve kurumsal bir yapıya ulaşmak için en önemli adımlardan bir tanesini 12 Nisan 2010 tarihinde attı. Uzun süredir üzerinde çalışılan "Stratejik Plan", yerli ve yabancı basın mensuplarının katıldığı lansman toplantısıyla tanıtıldı. Çırağan Sarayı'nda düzenlenen tanıtımın açılış konuşmasını yapan Başkan Mahmut Özgener, "TFF tarihinde bir ilk olan bu yol haritası sayesinde, 2013 sonuna kadar, Türk futbolunun hem sportif hem de yönetimsel konularda çok önemli atılımlar gerçekleştireceğine olan güvenimiz tam" dedi. Başkan Özgener'in "Her biri açıkça tanımlanmış ve ölçülebilir nitelikte olan 24 hedefi içeren bu plan sayesinde, TFF ve Türk futbolunun kurumsal kılavuzu oluşacak" dediği "Stratejik Plan"ın lansman toplantısında her konunun uzmanı, sahnede sunumu gerçekleştiren TFF Genel Sekreteri Ahmet Güvener'e eşlik etti. Milli Takımlarla başlayan "Sportif Başarı" konu başlığında görüşlerini paylaşan A Milli Takım Teknik Direktörü Guus Hiddink'i, Milli Takım futbolcusu Nihat Kahveci, FTEM öğrencisi Mete Sevinç, Bayan Milli Takımı kaptanı Bilgin Defterli, TFF HiF Müdürü Zeynepgül Ene, MHK Başkanı Oğuz Sarvan, TFF Futbol Geliştirme Merkezi Direktör Yardımcısı Rasim Kara takip etti. Planda yer alan 7. konu başlığı "Kurumsal Gelişim"le ilgili kürsüye gelen TFF 1. Başkanvekili Lutfi Arıboğan, TFF'nin özel kanunla yönetilen bir kurum olduğunu özel sektör dinamizmiyle yönetilmesi gerektiğini söyledi.
Aslında bu tanıtım toplantısı, çalışmanın sadece kamuoyuna duyurulma bölümüydü. İlk adım ise yaklaşık bir buçuk sene öncesine, hatta belki de beş altı sene öncesine dayanıyor. İlk olarak misyon ve vizyonunu belirledi TFF. Doğru hedeflere ulaşmak için herkesin aynı doğrultuda çalışması gerektiğinin bilincindeydi fakat misyon ve vizyon, uğruna çaba sarf edilecek akıllıca hedefler olmadan istedikleri etkiyi tam olarak yaratamazlardı. Uzmanlar, ilk olarak konu başlıklarını belirledi. Her konuda ekipler toplanıp saatlerce, bazen de günlerce toplantılar yapıp sadece Türkiye'de değil, Avrupa federasyonlarında da eşine az rastlanır bir doküman ortaya çıkardı: "Stratejik Plan."
Thomas Edison şöyle demişti: "İyi şans, fırsatla hazırlığın bir araya gelme durumudur."
Yani ancak kendinizi geleceğe iyi bir şekilde hazırlarsanız karşınıza çıkan fırsatları değerlendirebilirsiniz. TFF, artık ileriye hazırlık yönünde önündeki yol haritasını görebiliyor. Hem de oldukça somut hedeflerle. Stratejik plan dört yıl için hazırlanmış bir belge. Genellikle stratejik planlar 3-5 yıllık dilimler için yapılır. Daha uzunlarını bulmak elbette mümkündür fakat uluslararası ve başarılı kurumların kullandığı zaman ölçütü dört yıldır.
İlk başta bilmeyenler için TFF'nin misyon ve vizyonunu bir hatırlatalım.
Misyon: "Eğitim ve tesisleşme hamlelerinde çağdaş hedeflerle buluşmak, uluslararası düzeyde rekabet edecek altyapıyı oluşturmak, topluma spor kültürünü benimsetmek, futbol ekonomisini büyüten güçlü finansal yapıya sahip bir organizasyon olmak."
Vizyon: "Çağdaş ve kurumsal bir yapıda futbola yaygınlık kazandırmak, ülke genelinde katılımı arttırmak, uluslararası organizasyonlarda sürekli var olmak."
İşte bu iki kavramdan yola çıkarak stratejik plan üç ana başlık altında toplandı: "Sportif Başarı, Güçlü Bir Organizasyon ve Uluslararası Spor Etkinlikleri." Sportif başarının altında "Milli Takımlar, Elit Oyuncular, Bayan Futbolu, Herkes İçin Futbol ve Amatör Futbol, Hakemler ve Teknik Adamlar" bulunuyor. Güçlü bir organizasyonun altında "Kurumsal Gelişim, Futbol Ekonomisi, Yeni İletişim Teknolojileri, Modern Tesisler/Stadyumlar ve Kulüp Yapıları/Organizasyon", Uluslararası spor etkinliklerinin altında ise "Spor Etkinlikleri."
Toplam 11+1 konunun içerisinde ise dört yıllık ikişer "SMART" hedef bulunuyor. SMART İngilizceden gelme "akıllı hedef" anlamına geliyor ve İngilizce kelimelerin baş harflerine göre hedeflerin şu kriterlerde olması bekleniyor: Belirli, ölçülebilen, uygun, gerçekçi ve zaman kısıtlı. Bu sayede her hedefin somutluğunda bir sıkıntı olmuyor, hem ölçülebilmesi ve sonuca bağlı değerlendirmesi, hem de bir bitiş tarihi oluyor. TFF, bu hedefleri kamuoyuna açıklayarak ayrıca kendini hesap verebilir ve hesap sorulabilir bir konuma getirmiş oluyor. Hedeflere baktığımızda bir yandan sportif alanda önemli gelişmeler beklenirken, bir yandan da Türkiye'nin altyapısını sağlamlaştırmak, gelecek nesillere paha biçilmez bir futbol mirası bırakmak için temel adımlar atılmaya başlanıyor.
Şunu ayrıca belirtmek gerekiyor. Stratejik Plan sadece bu dört yılla sınırlı kaldığı sürece beklenen etkiyi tümüyle yaratamayacak. Bu bir başlangıç noktası; altyapıyı hazırlamak için gerekli düzenlemelerin yapılması. Stratejik plan kalıcı bir hale gelip dört yılda bir tekrarlanır, hedefler geliştirilir, doğru yoldan sapılmaz ve kurumsal bir şekilde hareket edilirse Türk futbolunun geleceği güvence altına alınmış olur.
TFF, stratejik planı hazırlayıp kamuoyuna sunduktan sonra şimdi hedefleri nasıl gerçekleştireceğinin çalışmasını yapıyor. Her hedef için proje grupları oluşturup, hedefleri yıllara bölüp alt projeleri geliştirilmeye başlandı. Önemli katkılarından faydalanılacak o kadar çok isim var ki: UEFA 1. Başkan Yardımcısı Şenes Erzik, Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ve Yönetim Kurulu üyeleri, TFF sponsorları, paydaşları ve gittikçe çağdaşlaşan, gelişen profesyonel ve amatör futbol kulüplerimiz. Hedeflerin hepsi TFF çalışanlarını zorlayacak ama ulaşılabilecek noktalar olarak tasarlandı. Hedeflere ulaşmak için birlik içerisinde gece-gündüz çalışmak gerekiyor.
STRATEJİK HEDEFLER
Milli Takım
- U17, U19 ve U21 Milli Takımlarının, FIFA ve UEFA tarafından düzenlenen her şampiyona finallerine katılması, oyuncuların bu takımlardan geçerek A Milli Takım'la entegre olması.
- A Milli Takım'ın EURO 2012 ve 2014 Dünya Kupası finallerine katılması.
Elit Oyuncular
- En üst 2 profesyonel ligde yarışan 15 kulübün gençlik geliştirme programlarının "akademi" standartlarına ulaşmış olması.
- Nisan 2010 itibariyle sayısı 50 olan FTEM'leri 200 adede çıkartarak yılda 12 bin 10-12 yaş grubundaki yetenekli çocuğun futbol eğitimi alması.
Bayan Futbolu
- Nisan 2010 itibariyle 5 bin olan HİF aktivitelerine katılan bayan sayısının 75 bine ulaştırılması.
- Bayan Futbol Liglerinde rekabet eden 45 kulübün 100'e, Nisan 2010 itibariyle 1300 olan amatör lisanslı bayan futbolcu sayısının 6 bine ulaştırılması.
Herkes için Futbol Ve Amatör Futbol
- Nisan 2010 itibariyle 320 bin olan amatör ve HİF lisanslı oyuncu sayısının 1 milyona çıkartılması.
- Profesyonel Liglerin altında yer alacak, katılım kriterli ve bölgesel bir yarı profesyonel/amatör lig oluşturulması.
Hakemler
- Nisan 2010 itibariyle UEFA Elit ve Premier (1. Kategori) kategorilerinde 1 olan Türk hakem sayısının en az 3'e yükseltilmesi.
- Nisan 2010 itibariyle 6500 olan toplam hakem sayısının 15 bine ulaştırılması.
Teknik Adamlar
- 2013-2014 sezonuna kadar aşamalı olarak UEFA JIRA Konvensiyonu ile öngörülen antrenör lisans sistemine geçişin tamamlanması.
- En üst 2 profesyonel ligdeki kulüplerde görev yapan tüm Gençlik Geliştirme Programı sorumlularının, TFF tarafından verilecek "GGP Yönetimi Sertifikası"na sahip olmasının sağlanması.
Kurumsal Gelişim
- Ticari süreçler ile İK süreçlerinin daha etkin bir hale getirilmesine yönelik olarak TFF'nin kurumsal gelişim ve yeniden yapılandırılmasının tamamlanması.
- Performansa dayalı sürecin başlaması ve sürekli iyileştirme projelerine önem verilmesi.
Futbol Ekonomisi
- Tüm ulusal ve bölgesel ligler için isim sponsorluğu sağlanması.
- 2009-2010'da 181 milyon TL olan TFF bütçesinin 2013 sonunda yüzde 40 büyütülmesi.
Yeni İletişim Teknolojileri
- Nisan 2010 itibariyle yıllık 14 milyon olan TFF web sitesinin ziyaretçi sayısının her yıl yüzde 10 artması.
- Doğrudan iletişim kurabileceğimiz kayıtlı kullanıcı sayısının 1 milyona ulaşması.
Modern Tesisler/Stadyumlar
- Nisan 2010 itibariyle 2 olan "UEFA Elit Klasman" stadyum sayısının 6'ya ulaşmasının sağlanması ve 5 yeni modern stadyum projesinin fiilen başlatılması.
- Süper Lig maçlarının oynandığı stadyumların yüzde 75'inin UEFA güvenlik kriterlerine tamamen uygun hale getirilmesi. Süper Lig maçlarının seyirci ortalamasının yüzde 30 artması.
Kulüp Yapıları/Organizasyon
- Tüm Süper Lig ve 1. Lig kulüplerinin, 2011-12 sezonundan itibaren UEFA Kulüp Lisans başvurusunda bulunması ve 2011-2014 arasını kapsayan "3 yıllık stratejik plan" hazırlamalarının sağlanması.
- TFF bünyesindeki tüm ulusal ve bölgesel ligler için kulüp lisanslama sisteminin tamamlanması.
Spor Etkinlikleri
- Uluslararası turnuvalar, toplantılar, futbol etkinliklerine adaylık ve ev sahipliğine yönelik 7 yıllık bir hazırlık planının oluşturulması.
- 2013 sonuna kadar UEFA veya FIFA tarafından düzenlenen en az 3 şampiyona finaline ev sahipliği yapmaya hak kazanılması ve en az 1 UEFA veya FIFA Kongresine ev sahipliği yapılması.