Genç Milli Takımlar için keşfedildiğinde henüz 14 yaşındaydı. Bu seçim onu Eskişehir amatör kümesinden Gençlerbirliği'ne de taşıdı. Geçirdiği bir sakatlık nedeniyle Genç Milli Takımlardan 2.5 yıl uzak kaldı ancak bu sezon Gençlerbirliği'nin stoper bölgesinde yaşadığı şanssızlıklar onun şansına dönüştü. Oynadığı her maçta üzerine biraz daha koyunca Süper Lig'in ışık veren stoperlerinden birisi oldu. Şimdi, uzak kaldığı dönemde ağladığı ay-yıldızlı formasını Ümit Milli Takım düzeyinde giyiyor ve topla olan yakın dostluğu sayesinde sivrilmeyi sürdürüyor.
Röportaj: Nihat Özten / TamSaha
Verimli bir sezon geçirdiğini söyleyebiliriz. Gençlerbirliği A takımında oynamaya başladın ve uzun bir aradan sonra yeniden Milli Takımlara seçildin. 2.5 yıl sonra yeniden ay-yıldızlı formayla buluşmak seni nasıl etkiledi?
Aslında Milli Takımlardan uzak kaldığım dönemde çok zor zamanlar geçirdim. Çünkü söylediğiniz gibi 2.5 sene ayrı kaldım. Uzun bir sakatlık yaşamış ve 7 ay kadar futbol oynamamıştım. Tekrardan iyileşip hedeflerime ulaşmak istiyordum. Şu anda hedeflerimin bir kısmına ulaştım. Gençlerbirliği A takımına çıktım. Şimdi tek amacım A Milli Takım formasını giymek. İnşallah onu da başaracağım.
Sezonu kendi performansın açından değerlendirir misin?
Aslında şans yüzüme güldü diye düşünüyorum. Sezon başında Hacettepe seçmelerine girmiştim ama olmamıştı. Yeniden Gençlerbirliği A2 takımına dönmüştüm. Sonrasında Tomas Doll Hocam beni gördü ve Radeljiç'in sakatlığında şans tanıdı. Sonrasında zaman zaman oynamaya başladım. İlhan ağabey sakatlanınca onun yerine oynadım. Daha sonra Galatasaray maçında iki stoper de sakatlandı ve şans yine bana geldi. İşte o dönemde elimden geleni yaptım. Hocam da bana güvendi. Önümüzdeki sezon da birlikte olacağız inşallah.
Eskişehirspor beni beğenmedi
Eskişehir doğumlusun ama Ankara'da Gençlerbirliği'nde futbol oynuyorsun. Bu yolculuk nasıl gerçekleşti?
O dönemler Millî Takım seçmeleri için Ankara'ya gelmiştim. Orada seçilince Adana'daki seçmelere katıldım ve yine başarılı oldum. Bu seçmeler sonrasında birçok Süper Lig takımı beni arayıp transfer teklifinde bulundu. Ancak Eskişehirspor'dan arayan olmadı. Bursaspor, Konyaspor ve Gençlerbirliği beni isterken, Eskişehirspor "Bu oyuncudan bir şey olmaz" deyince hırs yaptım ve gidip Gençlerbirliği'ne imzayı attım. Yoksa ben de kendi şehrimde kalıp Eskişehirspor'da oynamayı isterdim.
Bu kararla ailenin yanından ayrıldın. Küçük yaşta bu ayrılık seni nasıl etkiledi?
İlk dönem tabii ki zor oldu. Çünkü Ankara'ya gittiğimde henüz 14 yaşındaydım. Ama zaman zaman ailem yanıma geldi, fırsat buldukça ben Eskişehir'e gittim ve alışma dönemini o şekilde geçirdim.
Annen baban ne iş yapıyor, kaç kardeşsiniz?
Bir ağabeyim var. Annem ev hanımı, babam da sanayide çalışıyor, oto kilitçi.
Ailende futbolla ilgilenen var mı? Senin futbolcu olmanı nasıl karşıladılar?
Ağabeyim futbol oynuyordu. Hatta beni teşvik eden de o oldu. Benim oynadığım amatör takımın kalecisiydi ağabeyim. Beni bir idmana götürdü, daha sonra ben de o takımda oynamaya başladım. 6 sene kadar forvet oynadım. Bir sezon takımda stoper açığı vardı. O sezon stoper oynadım ve gösterdiğim performans sayesinde Genç Milli Takımlara seçildim.
Futbolcu olmayı seçmendeki amacın neydi?
Küçüklüğümden beri okulun bahçesiyle halı sahalar arasında sürekli gider gelir, futbol oynardım. Belki oyunu çok sevdiğimden, belki de kendimi başkalarından daha önde görüyordum. Oynadığımız maçlarda arkadaşlarımdan biraz daha iyiydim. Daha yetenekliydim. Onun için de böyle bir tercih yaptım.
Futbolla birlikte eğitimini de sürdürebildin mi?
Şu anda lise son sınıfta okuyorum. Gençlerbirliği'nin bütün oyuncuları gibi Fatoş Abla Lisesi'ne devam ediyorum. Amacım liseden sonra BESYO'ya devam etmek. Gençlerbirliği kulübü zaten oyuncularının eğitimine çok önem veriyor. Zamanı geldiğinde oyuncusunu dershaneye gönderiyor. Yöneticilerimiz, eğitimimiz için de ellerinden geleni yapıyor.
Gelişimine katkı sağlayan antrenörler hangileri?
Önce tabii amatör kümedeki Mesut Altınbaş Hocam var. Sonra beni Milli Takım seçmelerine getiren ve beni amatör ruhtan profesyonel düşünceye geçiren Veis Kamber var. Gençlerbirliği'ne geldikten sonra da Kahraman Karataş, Ahmet Can Atan ve Necati Hocalarımın gelişmemde çok katkısı oldu.
Doll senin hangi özelliklerini beğeniyor?
Sanırım mücadeleden pes etmeyen yapımı ve savunmadan oyun kurabilme yeteneğimi beğeniyor. Alman futbol mantalitesinde de savunma oyuncusundan beklenen bunlar zaten. Sanırım bu nedenle kendisiyle iyi anlaşıyoruz.
Teknik adamlar genç oyunculardan kendilerini geliştirmeleri için eksikliklerini tamamlamalarını ister. Bu anlamda Doll senden neler talep ediyor?
A takımla çalışmaya başladıktan bu yana önemli aşama kaydettiğimi düşünüyorum. Savunmadan pas yaparak çıkma konusunda, hava toplarına sıçramada, yer seçimde ve topa müdahale zamanlamasında çok şey öğrendim. Altyapıda seviye bu kadar yüksek değildi açıkçası. Bu arada takımla yaptığım antrenmanların dışında ekstra çalışmalar da yapıyorum.
İsmimi göremeyince ağlıyordum
2007'nin beşinci ayı ile on birinci arasında 13 kez Genç Milli Takımlarda oynadıktan sonra 2.5 yıl uzak kalmışsın. Bu ayrılık döneminde neler yaşadın?
Ben Gençlerbirliği'ne, Milli Takım seçmeleri sayesinde transfer olmuş bir oyuncuyum. Dolayısıyla çıkış yaptığım ilk takım Genç Milli Takımlar. Oradan uzak kalmak bana çok dokunmuştu açıkçası. Takım arkadaşlarım Soner ve Metin Genç Milli Takımlara gidiyordu. Kulüpte Milli Takımlara çağrılan oyuncuların isimleri ilân ediliyordu. Orada ismimi göremediğim zaman odama gidip ağlıyordum. Yani Milli Takım'ı o kadar önemsiyordum. Ondan dolayı hırs yaptım biraz da. Geri dönmeyi çok istedim. Ondan sonra bir çapraz bağ ameliyatı geçirdim ve iyileştikten sonra da Ümit Milli Takım'a seçildim.
Sakatlık sürecinde umutsuzluğa kapıldığın da oldu mu?
Olmaz mı, oldu elbette. Sanki sakatlık hiç geçmeyecekmiş gibi geliyor insana. Uygulanan tedavinin bir işe yaramayacağını düşündüğünüz oluyor. Futbol hayatınızın biteceğini düşünüyorsunuz.
Peki, o dönemde en büyük destekçin kimdi?
Hiç kimse… Kendi kendime tedavi oldum.
Gençlerbirliği savunma dörtlüsünün tamamı stoper özellikli oyunculardan kurulu. Sağda oynayan Orhan Şam da solda oynayan Aykut Demir de aslında stoper. Bu durum senin ilk on birdeki şansını arttırıyor mu?
Aslında bu durum işimi daha da zorlaştırıyor. Çünkü İlhan ağabey ve Radeljiç oynamadığında ilk akla gelen isimler Orhan ve Aykut ağabeyler oluyor. Ama bu rekabet beni daha hırslandırıyor, kamçılıyor. Ben takımda 3 değil de 5 stoper görüyorum ve kendimi daha fazla çalışmak zorunda hissediyorum. Bence rekabetin yüksekliği benim gelişimim açısından da avantaj getiriyor.
Bu rekabet içerisinde takımdaki tecrübeli oyuncular bilgilerini gençlere aktarma konusunda yakın davranıyor mu?
Çok yakın davranıyorlar. Benim bölgemde oynayan Orhan ağabey, İlhan ağabey, Aykut ağabey hatta orta saha oyuncusu Kerem ağabey olsun, hepsinden büyük destek ve yardım görüyorum. Bugüne gelmem onların da sayesinde oldu diyebilirim. İyi oynadığım maçlarda onların bana verdiği desteğin büyük payı var.
Türkiye'deki altyapılarda oyuncuların eksik yetiştirildiği söyleniyor. Özellikle Arda Turan'ın altyapılardaki eksiklerle ilgili çok net ve çarpıcı açıklamaları olmuştu. Sen bu konuda ne düşünüyorsun?
Bence Arda ağabeyin söyledikleri çok doğru. Altyapılarda yeterli eğitim verilmiyor. Bu nedenle de yeterince iyi oyuncu çıkmıyor. Altyapılarda oyunculara biraz daha özen gösterilmeli. Ama sanırım Gençlerbirliği oyuncuları olarak biz çok şanslıyız. Çünkü hem antrenör hem de tesis anlamında birçok kulüpten daha iyi imkânlara sahibiz.
Turkcell Süper Lig'deki ilk maçını hatırlıyor musun?
Bu sezonun 12. haftasındaki Bursaspor maçında ilk kez forma giymiştim. 44. dakika Radeljiç'in burnu kırılmıştı. Hocam bana dönüp "Isın" demişti. Ben de ısınma hareketleri sırasında bir hareketi beş defa yapmışım. Tabii o sırada ne yaptığımın farkında değildim, maçı izleyen ailem sonradan söyledi bunu. Maça girerken inanılmaz bir heyecan duyuyordum ama sahaya ayak bastıktan sonra her şey bitti. O maçta Bursaspor'u deplasmanda 2-1 yenmiştik.
Mevkiin itibarıyla ligde beğendiğin oyuncular kimler?
Galatasaray'da Lucas Neill süper bir oyuncu bence. Bu sezon Bursaspor'da zaman zaman oynayan Zapotocny'yi de çok beğeniyorum.
Peki "Savunması zor" diye düşündüğün forvet oyuncusu var mı? Kime karşı oynamak istemezsin mesela?
Güiza'ya karşı biraz zor olabilir diye düşünüyorum. Çünkü çok koşan, sürekli sağa sola deplase olan bir oyuncu. Onun her stoperi zorlayacağını düşünüyorum.
Türkiye'de genç oyuncu olmak zor
Türkiye'deki genç oyunculara yeterince şans verildiği fikrinde misin?
Kesinlikle verilmiyor. Mesela bir Arsenal takımını izliyoruz, neredeyse tamamı 18, 19, 20 yaşlarında gencecik oyunculardan oluşuyor. Mesela Gençlerbirliği'nde kaç senedir oynayabilen genç oyuncu olarak bir ben varım, bir de Ferhat Kiraz vardı. Üç sezon antrenmanlara çıktı ama oynadığı sadece bir-iki maçı var.
Ligimizde yabancı oyuncuların futbolumuza katkı sağladığı fikrinde misin? Yoksa uygulanan 6+2 kuralı gençlerimizin önünü mü kapatıyor?
Önleri kapanıyor tabii genç oyuncularımızın. Yabancılar takıma ayak bastıklarından itibaren kesinlikle bir adım önde. Çünkü sen altyapıdan yetişiyorsun, onlar yurtdışından para ödenek getiriliyor. Dolayısıyla teknik adamlar da kendilerini yabancı oyunculara öncelik vermek zorunda hissediyor.
Peki, ligimizdeki yabancıların kalitesini nasıl değerlendiriyorsun?
Bence altyapılarda daha iyi oyuncular var. Çok yetenekli, gelişmeyi bekleyen ve bunun için de oynamaya ihtiyacı olan çok sayıda genç oyuncumuz, ülkemizi dolduran sıradan yabancı futbolcular yüzünden oynama fırsatını bulamıyor.
Gençlerbirliği hem maddi açıdan hem de sahip olduğu tesislerle oldukça güçlü bir kulüp. Ancak bir türlü şampiyonluğu zorlayacak bir takım kuramadı. Bunun nedenleri ne sence?
Çünkü Gençlerbirliği bugüne kadar gerçekten şampiyonluğu hedeflemedi hiçbir zaman. Şampiyon olabilmeniz için öncelikle mental olarak bu hedefe hazır olmanız gerekiyor. Kendinizi şampiyon olabileceğinize inandırmanız lâzım. Eğer şampiyon olacaksanız, bu hedefe uygun transferler yapmalısınız. Ama Gençlerbirliği'nin hedefi hep orta sıralar oldu.
Taraftar desteğinden yoksun oynamak oyuncuyu nasıl etkiliyor?
Aslında çok da kötü etkilemiyor. Normalde sen yine kendi oyununu oynuyorsun. Ama taraftar olduğu zaman daha bir istekleniyorsun. Gençlerbirliği'nin de oyuncusunu motive edebilecek güçte bir taraftar desteği olsaydı çok daha iyi olabilirdi belki. Ancak şunu da eklemem gerekiyor. Gençlerbirliği'nin taraftarı sayısal anlamda az olsa bile bilinç düzeyleri çok üst seviyede.
Bursa'nın sırrı takım oyunu
Bu sezon Bursaspor'un şampiyon olmasını nasıl açıklamak gerekiyor? Hem bütçe hem de oyuncu kadrosu olarak arkasında bulunduğu takımları geçmelerini nasıl yorumluyorsun?
Bursaspor şampiyonluğu sonuna kadar hak etti. O dar bütçeyle, bir Fenerbahçe kadar geniş kadrosu bulunmamasına rağmen yine de oynadıkları futbolla şampiyonluğu çok hak ettiler. Mesela bizim maçta puan kaybettiler ama o maçta bizim çok üzerimize futbol oynamışlar, çok gol kaçırmışlardı. O maçı kazanmış olsalardı şampiyonluklarını bir-iki hafta öncesinden ilân edebilirlerdi. Belki çok paraları yok ama takım oyununu müthiş oynadılar. Bir bakıyorsunuz, stoper Ömer Erdoğan gidiyor ve 6 gol atıyor. Bir de kadroya baktığımızda, çoğu şampiyonluk için yarıştıkları takımdan gönderilmiş oyuncular var. Bir araya geldiklerinde iyi bir takım oldular. Onları tebrik ediyorum.
Bursaspor'un şampiyonluğu bundan sonra Türk futbolunun geleceğini nasıl etkileyecek?
Bence Anadolu takımlarını olumlu yönde etkileyecek. Gençlerbirliği, Sivasspor, Kayserispor gibi takımların önümüzdeki sezonlarda şampiyonluğa oynayacağını düşünüyorum. Çünkü bu hedefi önlerine koymamak için bir nedenleri kalmadı. Ortada artık somut bir örnek var.
Gelecek hedeflerin nelerdir?
İlk önce Ümit Milli'den A Milli Takım'a gitmek istiyorum. Daha sonra da Gençlerbirliği'nde bir sezon boyunca tamamen oynayıp direkt Avrupa'ya gitmeyi arzuluyorum. İngiltere'de, Liverpool'da oynamayı çok isterim.
Futbol dışında kalan zamanlarında neler yaparsın?
Sinemaya gitmekten çok hoşlarınım. Boş günlerim hemen hemen neredeyse tamamı sinemada geçer. Bütün filmleri izlerim. Ayrıca izleyemediklerimi bilgisayarda ve televizyonda takip ederim. Televizyonla çok haşır neşirim.