TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Taraftarın sevgili Dede'si 1.02.2012
Taraftarın sevgili Dedesi

Bir oyuncu düşünün, kariyerinin 9 yılını bir takımda, 13 yılını bir başka takımda geçirmiş olsun. Parasızlığa ve her türlü olumsuzluğa rağmen gemiyi terk etmeye asla yanaşmasın. Üstelik zengin ve ünlü taliplerinin varlığına rağmen... O oyuncu bir de yetenekli ve çalışkansa taraftarların sevgilisi mertebesine yükselmesinden daha normal ne olabilir? 33 yaşındaki Brezilyalı yıldız şimdi tüm tecrübesi ve birikimiyle Eskişehirspor'da. Elbette kendisini taraftarın sevgilisi yapan vefası da yanında.

Röportaj: Koray Gürtaş - Selim Şakarcan

Günümüzde dünya futbolunda çok hızlı bir transfer sirkülasyonu var ama sen şu ana kadarki kariyerini üç kulübe sığdırdın. Bunu neye bağlıyorsun?

Atletico Mineiro'da 9 yıl, Borussia Dortmund'da ise 13 yıl geçirdim. Bu sezon ise Eskişehirspor'a geldim. Hayatımda sadece üç takım oldu. Bunun sebebi ise hizmet ettiğim takımla kendimi özdeşleştirmem ve uzun süre aynı takımda oynama isteğim.

Dortmund kariyeri sonrası Eskişehirspor'a transferin nasıl gerçekleşti? Açıkçası senin futbolu bırakacağın ya da ülkene döneceğin konuşuluyordu?

Evet gerçekten ülkeme dönme olasılığım çok yüksekti. Üstelik Borussia Dortmund'la olan sözleşmem bittikten sonra Brezilya'nın Botafogo takımıyla önsözleşme imzaladım. Son anda bir pürüz çıktığı için bu transfer gerçekleşmedi. Bu gelişmenin ardından benimle ciddi şekilde ilgilenen Eskişehirspor'a imza atmayı uygun buldum.

Eskişehirspor'a geldiğin için mutlu musun?

Evet, burada çok mutluyum. Açıkçası Türk futbolunun bu kadar ilerlemiş olduğunu düşünmemiştim. İnsanların çok cana yakın olmaları ve hayatı sevmeleri de beni çok etkiledi.

Borussia Dortmund'un çok ateşli ve şöhretli bir taraftarı var. Eskişehirspor'un taraftarı da onlar gibi çok etkili ve Türkiye'nin en iyi taraftar gruplarından biri. Taraftarlar seni çok sevdi. Onlarla aranda bu kadar kısa sürede nasıl bu kadar iyi bir bağ kuruldu?

Taraftarların beni sevmesi ve bana saygı duyması bence sadece çalışmama bağlı. Her zaman elimden gelenin en iyisini yaptığım için onlar da bana saygı duyuyor. Atletico Mineiro'nun taraftarları da çok çılgın bir taraftar grubudur ve onlar da bana aynı ilgiyi göstermişti. Borussia Dortmund için ne diyeceğimi bilemiyorum. Her maça 80 bin taraftar geliyordu, 80 bin… Ne diyeceğimi bilemiyorum. Borussia Dortmund'da sıkıntılı günler de yaşadım. 2002 yılında maddi sorunlar yaşıyorduk. Birçok oyuncu maddi sıkıntılar nedeniyle kulübü terk etti ama ben kalmaktan yanaydım. Amoroso, Rosicky, Ewerton, Koller, hepsi kulübü terk etti. Birçok kişi bana neden kaldığımı, neden takımdan ayrılmadığımı soruyordu. Hatta o sıkıntılı dönemde Bayern Münih ve Roma'dan teklifler aldım, geri çevirdim. O dönemde yönetim maaşlarda yüzde 50 indirim yapma kararı aldı ve bu nedenle futbolcuların çoğu takımdan gitmeye karar verdi. Ben bunu kabul ettim ve maaşımın yüzde 50'sini verseler de takımda kalmaya razı olduğumu söyledim ve kaldım. Bu olay taraftarın bana olan sevgisini ve bağlılığını daha da artırdı.

Yakın geçmişte transfer teklifleri oldu ve Eskişehirspor'dan ayrılma ihtimalin vardı. Bu dosya kapandı mı? Kapandıysa Eskişehirspor taraftarının bunda etkisi oldu mu?

Kesinlikle burada kalmamda Eskişehirspor taraftarının çok büyük rolü oldu. Skibbe, Hertha Berlin'le anlaştıktan sonra benim de gideceğim konuşuluyordu ama ben burada kalmaya karar verdim. Üstelik kontratımı da 2014 yılına kadar uzattım. Sadece Eskişehirspor'da değil, genel olarak kariyerimde taraftar her zaman önemli bir rol oynamıştır. Borussia Dortmund'da her zaman mücadele eden bir oyuncuydum. Bu da bana olan ilginin nedeniydi. Taraftarlar beni sonuna kadar destekledi. Dortmund'da oynarken çok ciddi bir sakatlık yaşadım. Çapraz yan bağlarım kopmuştu ve uzun süre oynayamamıştım. Stada ilk geldiğimde taraftarlar benim için bir sürpriz hazırlamıştı. "Dede hemen aramıza dön" "Seni çok özledik" gibi pankartlar açmışlardı. O günü unutamıyorum. Bir de geçen seneki doğum günümü Dortmund'da 4 bin taraftarla birlikte kutlamıştık. Bunu da unutmam mümkün değil. Benim için çok duygulu bir anıydı. Almanya'dan birçok ünlü futbolcu geldi geçti ama hiçbiri için böyle bir doğum günü kutlaması yapılmamıştı. O doğum günümde müzik eşliğinde birçok etkinlik düzenlediler. Youtube'daki videoların haddi hesabı yok. Bazı taraftarlar kafalarının arkasına ve kollarına "Dede" dövmeleri yaptırdılar. Bunları unutmam mümkün değil.

Eskişehirspor bandosu için neler söylemek istersin? Tüm Türkiye'de hayranlık uyandıran güzel bir ekip.

İnsana keyif veren aslında onlar. İnsanın resmen kalbine işliyor, tıpkı Brezilya'da olduğu gibi.

Dortmund'da iki Bundesliga şampiyonluğu yaşadın. Biri veda senende, daha az oynadığın bir dönemde gerçekleşti. Diğeri ise daha aktif olduğun bir dönemde yaşandı. Hangi şampiyonluk senin için daha anlamlı, daha heyecan vericiydi?

Geçen seneki şampiyonluğumuzda bir sakatlık geçirmiştim ve takım çok iyi bir uyum sağlamıştı. Benim o takıma tekrar girmem ve uyum sağlamam biraz zordu. İlk şampiyonluğumuzda ise çok aktif bir oyuncuydum ve çok iyi bir performans sergilemiştim. Şampiyonlukta çok büyük bir katkım vardı. Son şampiyonlukta pek katkım olmasa da bu şampiyonluk da çok duygusaldı.

Dortmund son dönemde genç oyuncu yetiştirme ve vitrine çıkarma konusunda çok başarılı. Bu verimliliği neye bağlıyorsun?

Aslında Borussia Dortmund'da genç oyuncuların öne çıkması çok sık görülen bir durum değil. Ama geçen sezon bu konuda çok büyük bir ilerleme sağladılar. Daha önceki yıllara baktığımızda böyle bir şey hatırlamıyorum. Bu son şampiyonlukta gençlerin katkısı gerçekten çok önemliydi.

Borussia Dortmund'da birlikte forma giydiğin Nuri Şahin için neler söylemek istersin?

Nuri çok iyi bir arkadaşım, sık sık telefonlaşıyoruz. (Dede burada cep telefonunu gösteriyor. Ekran resminde Nuri Şahin ile birlikte Dortmund'un şampiyonluk kutlamalarında çekilmiş bir fotoğraf var) Nuri Şahin ve Mario Götze beni Dede olarak değil, efsane olarak yani onlara yol gösteren ve öncülük eden biri olarak görüyorlardı.

Nuri Şahin Real Madrid'de düzenli oynayamadığından dolayı biraz sıkıntılı. Onun Real Madrid'e transferi ve kadroya girememesi hakkında neler düşünüyorsun?

Nuri'nin Real Madrid'e gitmesi kesinlikle doğru bir karardı. Sık sık konuşuyoruz, kendisine de üzerine basa basa söyledim. Çok doğru bir karar verdi ve biraz daha sabretmesi lâzım. Zaman zaman Nuri beni arıyor, maalesef bir sakatlık geçirdi ve bu nedenle pek şans bulamıyor. Bir de şu var, Real Madrid'e gitmiş olabilir ama Almanya'daki kapılar ona her zaman açık, kapanmış değil.

Sabrederse ve forma şansı bulursa başarılı olacağına inanıyor musun?

Yüzde yüz, kesinlikle oynar ve başarılı olur. Nuri ilk maçına 16 yaşında çıktı. Maç öncesi bana geldi ve "Dede ne olursun bana yardım et, çok heyecanlıyım ve ne yapacağımı bilemiyorum, yanımdan ayrılma" dedi. Nuri çok iyi bir oyuncu ve çok iyi bir karaktere sahip. Real Madrid'e gittiği için çok seviniyorum. Real Madrid'e giden oyuncu kesin oynayacak diye bir şey söz konusu değil. Ama onun sorunlarını aşarak Real Madrid'de kalıcı olması İspanyol kulüplerinin transferde Türk oyuncuları tercih etmesi anlamında da çok olumlu etki yapacaktır.

Brezilya Millî Takımı'nda sadece 1 kez oynama şansı buldun. Tabii ki bunda Roberto Carlos gibi bir oyuncu ile aynı dönemde oynamış olmanın etkisi büyük. Roberto Carlos ismi senin için ne ifade ediyor?

Tam olarak sizin söylediğiniz gibi benim mevkiimde Roberto Carlos gibi büyük bir oyuncu olduğu için Brezilya Millî Takımı'nda sadece bir kez forma giyebildim. Ama Roberto Carlos benim için örnek bir insan ve örnek bir futbolcu. Kendisi adına mutluyum. 1999 yılında millî takımdaydım. Ronaldo, Ronaldinho, Fenerbahçeli Alex, Rivaldo ve Roberto Carlos ile aynı takımda... Ben daha ufaktım, onlarla aynı takımda olmak benim için bir rüyaydı. Antrenmanda bacaklarım titriyordu. Roberto Carlos yanıma geldi ve bana yardımcı oldu. Bu yaklaşımı beni çok etkiledi.

Yakın zaman öncesine kadar Roberto Carlos dünyanın en iyi sol beki olarak kabul ediliyordu ve bu konuda pek tartışma yaşanmıyordu. Sence şimdi dünyanın en iyi sol beki kim? Tek bir isim söyleyebilir misin, yoksa birkaç isim mi sayarsın?

Real Madrid'de oynayan Marcelo dünyanın en iyisi olmasa da, en iyi birkaç sol bekinden biri. Marcelo ile beraber Manchester United'da oynayan Evra'yı da söyleyebilirim. O da aynı mevkide görev yapan çok kaliteli bir oyuncu.

Eskişehirspor ligin ilk yarısında çok iyi bir performans gösterdi ve ilk yarıyı dördüncü sırada tamamladı. Ligin ikinci yarısında da bu performansı gösterebilecek misiniz?

İkinci yarıya iyi başlayamasak da hedefimiz sezon sonunda ilk dörde girebilmek. O olmazsa ilk sekize kalıp Avrupa play-off'una girmek istiyoruz. Sezon başında sanıyorum hiç kimse ilk yarıyı dördüncü sırada bitirebileceğimizi düşünmemiştir. Futbolda her zaman doğru adımları atmalısınız ve çok çalışmalısınız. Her zaman her şey istediğiniz gibi gitmeyebilir. O yüzden sabırlı olmanız gerekiyor. Çok küçükken kaleci Taffarel'in bana aşıladığı bir şey vardı. Benim örnek aldığım insan odur. Taffarel bana ne olursa olsun herkese saygı duymam gerektiğini söylemişti.

Eskişehirspor'da teknik kadro değişikliği oldu. Yeni teknik kadro ile takım arasındaki uyum süreci tamamlandı mı, daha zamana ihtiyaç var mı?

Skibbe geldiği zaman da bir uyum sürecine ihtiyaç duyuyorduk. Belli bir zaman geçmesi gerekiyordu. Aynısını Real Madrid'de Mourinho için de söyleyebiliriz. Şu anki teknik direktörümüz Ersun Yanal çok zeki bir insan. Kendisi bir sistem oturtmaya çalışıyor. Tabii ki zamana ihtiyacı var. Sabretmemiz gerekiyor. Hocamız çok deneyimli, birçok büyük takımı çalıştırdı. Bence Eskişehirspor en doğru kararı verdi.

Biraz daha hücum eden, topa daha fazla sahip olan bir Eskişehirspor mu izleyeceğiz yeni dönemde? Taktik anlamda bir değişim yaşanıyor mu?

Takımımız yeni sistemde topa daha çok sahip olacaktır. Topa daha çok sahip olduğu zaman da daha iyi şeyler yapacaktır. Bence hocamızın oturtmaya çalıştığı sistem tam meyvelerini verirse iyi bir takım olacağız. Ama her zaman amaç üç puan almaktır. Mesela Mourinho, Chelsea'de iken iyi futbol oynatmadı ama şampiyon oldular. Inter'de de öyle. Ne yaparsanız yapın sonuç üç puana geliyor, önemli olan üç puan. Mesela Skibbe zamanında çok disiplinli bir takımımız vardı. Maçların çoğunu 1-0 kazandık ama gol yemedik. Bu da iyi yani bunu da kabul etmek lâzım, işe yaradı. Benim oyun stilime bakarsanız, ben daha çok topa sahip olmak istiyorum, daha fazla oynamak istiyorum. Futbolun teknik yönüne daha çok bakıyorum. Örnek, Barcelona. Takımın ve hocamızın biraz zamana ihtiyacı var. Bu uyum sürecini atlattığımız zaman her şey istediğimiz gibi olacak.

Eskişehirspor lig dışında kupada da mücadele ediyor. Kariyerine bir kupa daha eklemek istersin şüphesiz. Türkiye Kupası'ndaki şansınızı nasıl görüyorsun?

Tabii ki kupa şampiyonluğu yaşamak isterim.Benim için her maç önemlidir. Kupada da başarılı olmak istiyoruz.

Borussia Dortmund'da oynarken UEFA Kupası'nda Galatasaray'a karşı forma giymiştin. Galatasaray turu geçmişti ve UEFA Kupası'nı kazanmıştı. O maçlara dair aklında neler kaldı?

Ben birçok maç izledim ve birçok maçta oynadım ama Galatasaray ile oynadığımız maçı unutmam mümkün değil. Çünkü evimizde, 80 bin seyirci önünde oynadığımız maçta 60 bin Galatasaray taraftarı vardı. Sahaya çıkar çıkmaz 60 bin seyirciyi görünce zaten ürktük ve kendi kendime maçı kaybedeceğimizi söyledim. Gerçekten Türk taraftarlarını kutlamak gerekiyor.

Türkiye'de beğendiğin oyuncular var mı?

Takımımızdan Alper'i beğeniyorum. Fenerbahçeli Alex zaten başka bir şey… Trabzonsporlu Burak çok iyi bir hücum oyuncusu. Bir de Beşiktaş'tan Quaresma. Aslında daha birçok iyi oyuncu var ama şu an hepsi aklıma gelmiyor.

Kariyerinde birçok statta futbol oynadın. Oynamaktan en keyif aldığın, en beğendiğin statlar hangileri?

Westfalen ve Maracana...

Brezilya kadın futbolunda söz sahibi ülkelerden biri. Türkiye'de ise bu branş yeni gelişiyor. Sana göre ülkemiz bu alanda ilerlemek için neler yapmalı?

Biz erkekler futbol oynuyorsak kadınlar neden oynamasın. Buna mutlaka saygı duymamız gerekiyor. Brezilya, Almanya ve Amerika'ya baktığımız zaman da kadın futbolunun ne kadar ileri gidebileceğini görebilirsiniz. Türkiye de bence bu ülkeleri örnek almalı.

Brezilya 2014 Dünya Kupası'na ev sahipliği yapacak. Daha vakit var ama Dünya Kupası ve Brezilya'nın şansı ile ilgili ne düşünüyorsun?

2014'te favori Brezilya bence ama her şeyden önce bütün dünya Brezilya'nın nasıl bir ev sahipliği yapacağını ve futbolla nasıl yatıp kalktığını görecek.

Kardeşlerinin de futbolcu olduğunu biliyoruz. Hatta ağabeyin Leandro ile Borussia Dortmund'da üstelik bir Şampiyonlar Ligi maçında birlikte forma giydiniz. Onların kariyerleri devam ediyor mu?

Leandro şu anda futbol oynamıyor. Kardeşim Lucas ise Portekiz Ligi'nde Uniao Leiria takımında oynuyor.

Portekiz'de oynayan kardeşinin Türkiye'ye gelme ihtimali var mı?

Neden olmasın. Belki önümüzdeki yaz o da buraya transfer olur.

Uzun süre Almanya'da yaşadıktan sonra Eskişehir'e geldin. Kentle ilgili gözlemlerin neler?

Eskişehir çok güzel ve genç bir şehir. Genç bir nüfusa sahip çok canlı bir şehir. Akşam saat dokuzda, onda insanların dışarıda futbol oynadığını, eğlendiğini görebilirsiniz. O açıdan Eskişehir'i biraz Brezilya'daki şehirlere benzetiyorum.