TR
EN
Site İçi Arama
Detaylı Arama
Abdullah Durak: "Daha fazlasını yapabilirim" 31.10.2008
Abdullah Durak: "Daha fazlasını yapabilirim"

Kayserispor'un bu sezon futbol piyasasına sunduğu 21 yaşında pırıl pırıl bir yetenek. Topu kazanmak için savaşacak kadar güçlü, kullanırken ince işler yapabilecek kadar kabiliyetli. Süper Lig'deki ilk sezonunu yaşıyor ama 40 yıllık orta saha ustaları gibi oynuyor. Bu performansıyla Ümit Milli Takım'ın da gözdelerinden biri. Sahneye aniden çıkışının üzerinde bir baskı oluşturduğunu söylüyor ve kapasitesinin tamamını kullandığında çok daha iyi noktalara geleceğine inanıyor.

Röportaj: İlker Uğur

Biz seni bu sezon tanıdık. Bir anda ortaya çıkıverdin ama herhalde bunun gerisinde de bayağı bir çalışma, yoğun bir tempo, ilginç anılar vardır. Öncelikle futbola nasıl başladığını biraz anlatabilir misin?

Niğde doğumluyum, futbola da Niğde'de, Kemerhisar Belediye Spor'da başladım. Daha sonra Niğde Belediyespor'a transfer oldum. Kayserispor'la yaptığımız bir hazırlık maçında, Kayserispor'un PAF Takım Antrenörü Özcan Senem Hocam beni beğendi ve Kayserispor PAF Takımı'na alındım. Oradan yükselerek A takıma kadar çıktım.

Futbola sokakta başladın sanırım. Peki, amatör bir takıma geçmek ya da futbola bir iş olarak sarılma fikri ne zaman aklına geldi?

Futbola ilk başladığım günden beri tek hedefim futbolcu olmaktı. Başka hiçbir şey düşünmüyordum.

Bu düşüncelerinin en büyük nedeni yeteneğin olsa gerek. Futbolcu olmak isteyen pek çok yetenekli insan var ama futbolcu olamıyor ve başka işlere yöneliyorlar. Futbolcu nasıl olunur, biraz anlatabilir misin?

Bütün işlerde ve hayatın çoğu alanında olduğu gibi futbolcu olmanın da tabii bazı kuralları var. Öncelikle sabretmek ve çok çalışmak gerekiyor. Her şey dışarıdan göründüğü gibi olmuyor.

Yani 90 dakika koşup geri kalan zamanda yatmıyorsunuz.

Bunun sezon başı kampı var, onu futbolcu olmayan bilmez. Futbolcunun o kampta günlerce ne çektiğini kimse bilmez. Sonra oyununa göre nasıl çile çektiğini bilmez. Sadece 90 koşup geri kalan zamanda yatmıyoruz yani. Futbolculuk dünyanın en zor mesleklerinden birisi.

Futbola ilk başladığın pozisyon da orta sahada savunmaya dönük bir pozisyon muydu? Hangi oyuncuyla konuşsak herkes forvet olarak başladığını söylüyor.

İlk başladığımda sağ açıktım. Sonra orta sahaya döndüm.

Hem güçlü hem zeki olmak zorundayız

Oynadığın mevki belki de futbolun en zor mevkilerinden biri. Senden hem hücuma destek vermeni hem basit oynamanı hem savunmayı kontrol etmeni hem de rakibinin orta sahadan hücum eden oyun kurucusunu durdurmanı istiyorlar. Oynadığın mevkiin özelliklerinden bahsedebilir misin?

Orta saha oyuncusu hem hücuma hem savunmaya destek vereceği için çok güçlü olmak zorunda. Aynı zamanda çok zeki olmalı. O yüzden çok zor bir mevki. Güçlü bir fiziğe sahip olmak yetmiyor, kendinize her zaman çok iyi bakmak durumundasınız. O yüzden bir forvet oyuncusu kadar göz önünde olmasa da orta saha oyuncusun yükü daha ağır. Bu bölgede oynamak çok ciddi bir sorumluluk istiyor.

İyi bir noktaya değindin. Orta saha oyuncusu çok koşar, çok müdahale eder, çok güçlü olması lâzım. Bu eskiden böyle değildi. Bizim bildiğimiz orta saha oyuncusu hep 10 numara olarak görülürdü ve bu anlayış son dönemde değişmeye başladı. Bu değişimin yeteneği kısıtlı bazı futbolculara fırsat yarattığını düşünüyor musun?

Evet, olabilir. Futbol sadece orta sahada değil tüm dünyada değişiyor. Koşmaya ve fazlasıyla mücadele etmeye dayanıyor. Eskiden benim de izlediğim maçlarda bir-iki iyi pas atıp maç boyunca yatan oyuncular vardı. Ama futbol artık bu şekilde oynanan bir oyun değil. Bütün takımlar için böyle. Artık iyi takım-kötü takım diye bir ayrım kalmadı. O gün sahada iyi mücadele eden takım kazanıyor.

Kayserispor'da bir anda ortaya çıktın. Bu ortaya çıkma hikâyesi nasıl oldu, biraz ondan öncesiyle de bağlantılı herhalde.

Sezon başı kampını iyi geçirdim. Tolunay Hoca da bana güvendi ve şans verdi. Ben de bu şansı iyi değerlendirmek istiyordum. Aslında daha iyi değerlendirebilir ve şimdi daha farklı bir konumda olabilirdim. Ama kolay değil. Bir yandan üzerimde baskı oluştu. Şimdilik ancak bu kadarını yapabildim. Daha iyisi de yapabilirim. Bunun için zamana ihtiyacım var.

Alıngan bir insanım

Gazeteler ve televizyonlar senden söz ettiği zaman bu senin üzerinde nasıl bir etki yaratıyor?

Çıkan yazılar ve söylenen sözler iyi olduğu zaman çok iyi bir etki yaratıyor. Mesela ben Kayserispor.com'a giriyorum, yorumlara bakıyorum. İyi olduğu zaman ben de çok iyiyim. Ama alıngan bir insanım ve kötü yorumlarla karşılaşınca ilk başlarda çok üzülüyordum. Ancak kendimi geliştirdim ve eleştirilerden kendime ders çıkarmayı biliyorum artık.

Kayserispor'un bir taraftar sorunu var. Hep iyi gidiyorsunuz son üç sezondur. Ama istediğiniz taraftar sayısına ulaşamıyorsunuz. Galiba bir tek Avrupa Kupası maçlarında arzulanan sayılara ulaşılabildi, değil mi?

Bunun nedenini ben de bilmiyorum. Kayserispor gerçekten çok iyi bir takım. Bir de zevk veren bir futbol oynuyoruz.. Galibiyeti zorlanarak değil, keyif veren bir futbolla alıyoruz. Ama taraftarın maçlarımıza neden gelmediğini bilmiyorum. İnşallah bundan sonra onlardan daha fazla destek alabiliriz.

İki ay önce Aghahowa ile röportaj yaptığımızda o da Kayserispor'un oynamak istemesine vurgu yaptı. Öyle bir takım olmak size de zevk veriyordur herhalde.

Tabii bir de bu oyuncuların kişiliğiyle alakalı. Bizim takımda topu şişiren oyuncu yok, defanstan bile pas yaparak çıkıyorlar. Hocamızın talimatı pas yapmak. Biz futbol oynamaya çalışıyoruz ve başarılı da oluyoruz. Dışarıdan izleyenler de sanırım keyif alıyordur.

UEFA Kupası'nda Paris Saint Germain eşlemesi biraz şanssız mı oldu? Aslında orada kazanabilirdiniz.

Evet, orada da kazanabilirdik, burada da kazanabilirdik. Biraz şansızlık oldu. Burada kaçırdığımız pozisyonlar var. Sahamızda yediğimiz gollerin faturasını ağır ödedik. Paris St. Germain de çok iyi bir takım. Bence biraz tecrübesizlik nedeniyle elendik.

Peki, kurada eşleşince ya da maçtan önce Paris St. Germain'i gözünüzde büyüttüğünüzü düşünüyor musun?

Hayır, zaten Tolunay Hoca takımı motive ederken herkes farkında. Bütün futbolcular artık büyük takım-küçük takım ayrımı olmadığını biliyor. O gün mücadele eden kazanıyor. Biz de bunun bilincindeydik. Zaten hiç kimseyi gözümüzde büyüttüğümüz yok. Rakip kim olursa olsun, sonuçta her şey saha içinde bitiyor. Kimsenin kimseyi küçültmeye de büyütmeye de hakkı yok.

Kayserispor'un birinci hedefi ne? Türkiye Kupası mı ligi birinci pozisyonda bitirmek mi? Hangisini ön plana koyuyorsunuz?

Vallahi Türkiye Kupası'nı yine istiyoruz. Alışkanlık yaptı geçen seferden. Ligde de elimizden geldiği sürece şampiyonluğu kovalamak istiyoruz.

Büyük düşünmek lazım

Potansiyel görüyorsun yani.

Takıma bakınca görülüyor. Fenerbahçe'yle oynadık, Galatasaray'la oynadık; bakıyorum da onlardan hiçbir eksiğimiz yok. Bursa olsun, Antep olsun onlardan da bir eksiğimiz yok. Büyük düşünürsek büyük şeyler oluyor. Ama önce büyük düşünmemiz önemli.

Ama bir kırılma noktası var. Sivasspor geçen sezon son 4 haftada o kırılma noktasında gitti. Ondan önce Gaziantepspor 2001'de benzer bir noktada gitmişti. Siz de yanılmıyorsam iki sezon önce böyle bir noktaya gelmiştiniz. O noktayı geçmek için ne gerekiyor sence?

Yanılmıyorsam Sivasspor bir Fenerbahçe maçında kaybetti. O maçlara daha iyi konsantre olmak gerekiyor. O maçları atlatmak gerekiyor. Bir maç atlattın mı zaten gerisi geliyor. İnşallah biz bu sefer öyle bir pozisyona gelir ve o noktada şeytanın bacağını kırıp Türkiye'de bir ilk daha yaşatırız.

Ligde takımlar arasındaki güç farkı gitgide azalıyor. Fakat sezon sonunda tabloya baktığımızda yine ilk sıralarda büyük takımları görüyoruz. Sence aradaki makasın daralması yeni bir şampiyon çıkartacak mı?

Bence şampiyonluk önce şehirle alakalı bir şey. Önce şehir sahip çıkacak takımına, sonra çok büyük yatırımlar yapılması ve üzerine doğru adımların eklenmesi gerekiyor.

Kayserispor'un stat projesi bu anlamda doğru bir adım sayılabilir mi?

Çok doğru bir proje bence. Bir kere dediğim gibi yatırım lâzım. Ne ekersen onu biçersin. Küçük şeyler düşünürsen küçük şeyler gelir başına. O yüzden büyük düşünmek lazım. İnşallah 5 sene içinde Anadolu'dan şampiyonluğa aday değil şampiyon bir takım çıkar. Kayserispor olsun, Bursaspor olsun, Sivasspor olsun, Anadolu'dan bir şampiyon çıkar inşallah.

Bu konuda istikrar çok önemli galiba. Sivasspor, Bülent Uygun'la üçüncü sezonunu geçiriyor. Tolunay Kafkas da ikinci sezonunu yaşıyor ve siz gayet iyi gidiyorsunuz.

İstikrar zaten sadece futbolda değil hayatın bütün alanlarında gerekiyor. Sizin de dediğiniz gibi, bu takımların başarısının ana nedeni istikrar olabilir.

Senin kişisel hedeflerine gelirsek, bir gün bir İstanbul takımında form giymek gibi bir hayalin var mı?

İstanbul takımı hayalimde mutlaka vardır. Bütün futbolcuların hayalinde vardır üç büyük takımdan birinde oynamak. Ben de oynamak isterim mutlaka. Ama şimdilik Kayserispor'da oynayıp kalıcı olmak tek hedefim. Daha sonra kulüp menfaatleri doğrultusunda tabii ki gitmeyi isterim.

Avrupa'ya değil, önüme bakıyorum

Avrupa hayalin var mı?

Henüz düşünmüyorum oraları. Önüme bakıyorum. Daha sonraki gelişmelere göre ileride bir şeyler olabilir.

Son iki seneye baktığımızda Ümit Milli Takım'dan 8-9 futbolcunun A Milli Takım'a çıktığını görüyoruz. Onlardan birisi olmak için can atanlardansın herhalde.

Mutlaka. Ama şimdi bu Fatih Hocayla da alakalı. Bu kampta da gördük, genç oyuncular A takıma çıkabiliyor ve oynayabiliyorlar. Fatih Hoca hakkı olana hakkını veriyor. O yüzden çalışmak, iyi oynamak ve istikrarlı olmak lâzım. Ben oraya çıkıp sonra inmek istemiyorum. A Milli Takım'a çıktıktan sonra kalıcı olmayı amaçlıyorum. Bunun için de istikrar sağlamak lâzım.

Kendine örnek aldığın oyuncular var mı?

Örnek aldığım demeyeyim de beğendiğim oyuncuların belirli özelliklerini örnek alıyorum. Alex'in soğukkanlılığını, Ragıp ağabeyin oyun zekâsını, Mehmet Topuz ağabeyin vuruşlarını örnek alırım kendime. Birçok oyuncudan bir şeyler toplayıp kendimde bir artı yaratmaya çalışırım. Aurelio da beğendiğim oyuculardan biri. Yurt dışından ise Zidane örnek aldığım bir oyuncuydu.

Kendini geliştirmek için ekstra çalışmalar yapıyor musun?

Mutlaka. Ağırlık çalışmalarına gidiyorum. Kamp dönüşü de kendime yeni bir program hazırlayacağım. İdmanlardan sonra da şut ve frikik çalışması yapıyorum.

Futbolcuların ekstra bir özelliği artık çok şey değiştirebiliyor, çünkü artık herkes birbirine benziyor. Buna inanıyor musun?

Tabii, mesela futbolcunun şut atma özelliği çok şeyi değiştirebiliyor. Gerçekten bazı futbolcular var, şut atma özelliğini çıkarın, basit bir futbolcu olabiliyor. Ama sadece şut atıp duran topu iyi kullandığı için çok iyi bir oyuncuya dönüşebiliyor.

Beckham için öyle derler. Beckham orta çalışmış hayatı boyunca, tamamen duran topa vuruyor.

Ama Beckham da iyi vuruyor gerçekten de (Gülüyor).

Özel hayatında neler yapıyorsun.

Tesislerde kalıyorum. Dışarı çıkmayı fazla sevmiyorum. Zaten Kayseri'de de fazla bir seçenek yok. Tesiste oyun oynuyorum, internette geziyorum. Monoton bir hayatım var.

Bilgisayar oyunu oynuyor musun?

PSP, Playstation oynarım. Müzik dinlerim, arkadaşlarla sinemaya giderim.

Kayserispor'dan Eren'le de konuştuk, "Takımda çok güzel bir arkadaşlığımız var, hiç sorun yok" demişti.

Evet doğrudur. Takımda 3-5, hatta 10 senedir arkadaş olanlar var. Artık herkes sahada birbirinin ne yapacağını biliyor. Saha içinde olsun, dışında olsun takım iyice kaynaştı. Yeni gelenleri hemen içimize alıyoruz. Başarının ve istikrarın sırrı burada bence.

Mehmet Topuz da iyi bir kaptan herhalde.

Mehmet ağabey, Eren'in de dediği gibi beni gerçekten şaşırtıyor. Onun yerinde başka birisi olsa bazı durumlarda farklı davranabilirdi. Ama ben de onun gibiyim, o yüzden iyi anlıyorum kendisini. Futbolu sevmek insanın içinde olacak, hiçbir idmanı ne olursa olsun kaçırmayacak. Mehmet ağabey bence futbolu çok sevdiği için idman kaçırmıyor.